4 Mart 2014 Salı



Rojin “ Fay Kırığı - 3”,  Mehmet Eroğlu,  381-XXXVIII
----------------------------------------------------
Mehmet Eloğlu’ndan Fay Kırığı üçlemesinin son romanı: "Rojin" Savaş karşıtı savaş romanı Mehmet Eloğlu’nun Fay Kırığı Üçlemesi, "Mehmet" ve "Emine"nin ardından Mayıs ayında yayımlanan "Rojin"le son buldu. Sırasıyla hepsini okuduğum benim de yayınlandığı günlerde okuduğum bu roman "Rojin"de,  Eroğlu üçleme adına her şeyin başlangıcını oluşturan yıla, 1993'e geri dönüyor.
Eroğlu, bir anlamda Türkiye’nin 2002’den bugüne sosyal yönden değişimini, evrimini, sosyal katmanların birbiri içine sızmalarını anlatmaya çalışan, "Fay Kırığı" üçlemesine 2009'da ilk roman Mehmet'le başlamıştı. Eroğlu üçlemenin bu ilk romanında, zengin sevgilisi tarafından terk edilen ve bundan sonra başarılı giden spor yaşamını bir kenara bırakarak sevgilisi gibi zengin olma hayalleri uğruna yurt dışına çıkan fakir bir gencin hikâyesini anlatıyor gibi göründe de Eroğlu'nun dillendirdiği roman kahramanı Mehmet'in de içine girdiği, hatta genel müdürlük koltuğuna oturduğu Kadıoğulları Holding'in zenginliğine zenginlik kattığı, sermayelerini Kayseri'den kente taşıyarak İstanbul'a yerleştiği, taşralı zenginlerin kentli olma çabalarının ortaya çıktığı yılların, yani yeni bir partinin değil, yeni bir rejimin  iktidara geldiği yılların anlatımıydı bizlere… Üstüne Mehmet bir Kadıoğulları'nın kızı Emine'yle aşk yaşamaya başlamıştı, evleneceklerdi. Bu da Eroğlu'na 2011'de yayımlanan ikinci romanın konusunu verecekti: Emine... Üçlemenin ikinci romanı Emine, Mehmet ve Emine'nin evlilikleri odağında Türkiye'deki "laik" ve "muhafazakâr" kesimin içeriden çıkarılmış tablosunu çizdi. Bir de tabii muhafazakâr bilinen yaşamların aslında ne kadar "maddiyat" merkezli yaşandığını gösterdi. Göstermelik Müslümanlığın yaşandığı bir âlemin sofralarına konuk olduk Emine'de okuyucu olarak.
Bu iki romanın merkezinde ise bugünlerden uzakta gerçekleşen bir olayın varlığı söz konusuydu. 1993'te ilk iki romanda sıkça anılan ama derinliğine inilmeyen, şimdiki ortakların; Yakup Kadıoğulları, Cenk Plevneli ve Mehmet Esen'in birlikte askerliklerini yaptıkları Şemdinli'de gerçekleşen bir olay... Bu olay bugüne öyle yansıyacaktır ki Kadıoğulları, Plevneliler ve Mehmet Esen'in yaşamı sil baştan değiştirecektir. "Fay Kırığı" üçlemesinin son romanı Rojin, işte bu yıllara odaklanıyor.
Davetlerde, kokteyllerde ya da "önemli" işlerin, toplantıların peşinden koşarken görmeye alıştığımız kahramanlar, Rojin'de bu kez dağ kovuklarında yaşam mücadelesi verirken çıkıyor karşımıza.  Üçlemenin her romanında merkezde yer alan kahramanımız Mehmet Esen’in yolculuğuyla başlıyor. Bir diğer cephede ise Mehmet’in İstanbul ve zenginlik günlerinde “geçmişin hayaleti” olarak karşımıza çıkan Zeynep Bilmez’i yani Rojin’i görüyoruz. Biri TSK’ ya, diğeri PKK'ya hizmette.
Son olarak da Rojin'in ilk iki romandan bağımsız, kendi ayakları üstünde durabilen bir roman olduğunu hatırlatmakta yarar var. Mehmet ve Emine, hikâyenin takibi açısından biri olmazsa diğerinin yarım kalacağı bir kurguda tasarlanmıştı. Ancak Rojin hikâyeyi takip edenler için güzel bir bitiş romanı olarak okunabileceği gibi tek başına da bir bütünlük oluşturuyor.
Her şeyden önce dürüst, gerçekçi ve savaşın dilini çok iyi bilen bir yazarla karşı karşıyayız Rojin'de. Yazarın, savaşın dilini çok iyi bilmesi sakın yanlış anlaşılmasın. Savaş karşıtı bir savaş romanı bu en son elimizdeki

İletişim Yayınları 1.Baskı 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder