20 Ağustos 2021 Cuma

 

Marx ve Oyuncak Bebek, Maryam Madjidi, 466 / CXCVIII

1.  2017 Prix Goncourt  du Premier Roman,

2 . 2020 Notre-Dame de Sion , NDS Edebiyat Ödülü

Çeviri: Barış Tut   

 

“Farklı ‘kişilikleri’ arasında iç barışı sağlayamayan bir mülteci kalıcı bir sürgündür, sürekli kökünden sökülmüş bir kişidir.”

-o-

1980 yılında Tahran’da doğan, altı yaşındayken ailesiyle Paris’e yerleşen, Paris’te, motor hareketleri gelişmemiş çocuklara, zihinsel engellilere, Çinli ve Türk öğrencilere, tutuklulara öğretmenlik yapan, yabancı çocuklara Fransızca öğreten, kendi yaşamını anlatan kitabın yazarı, Maryam Madjidi’nin yolu, dört yıl yaşadığı Pekin’le, iki yıl yaşadığı İstanbul’a da düşmüş.

 

Roman 2017’de Goncourt İlk Roman Ödülü’ne, 2020’de de benim tarafsızlığından kuşku duymadığım, Notre-Dame de Sion NDS Edebiyat Ödülü’ne değer görüldü.

-o-

Maryam Madjidi, “Marx ve Bebek”, adlı kitabında, İranlı çocukluğundan, Fransız yaşamına kadar, doğduğu toprakları, ana dilini, vatanından ve yakınlarından kopuşunu… yeni bir ülkeye, değişik bir dile alışma, kök salma çabalarını, günümüzde göçün evrensel ikilemini, kendi yaşam öyküsünü şiirsel bir dille, kronolojik ve doğrusal bir öykü sunmayı reddederek, bir çiçek dürbünün içinde gezer gibi anlatıyor…  öyküsünü evrensel kılmak için bir yandan kendinden uzaklaşıyor, ama başkalarının da aynı şeyi ondan önce yaşamışlığına vurgu yapıp kendisininkine benzer tüm geçmiş öyküleri sahipleniyor.

 

Madjidi, yaşamı boyunca İranlı kökleri ile yaşadığı Fransa’daki varlığı arasında gidip gelirken hiçbir yerde kendisi değildir. “Ona göre, farklı "kişilikleri" arasında iç barışı sağlayamayan bir mülteci kalıcı bir sürgündür ve kökünden sökülmüş bir kişidir.”

 

Bu arayışta Maryam Madjidi, İran'da kalan, “Bu sizin çocuğunuz değil, partinin çocuğu da değil! Bir daha söylüyorum size, o benim ilk kız torunum!” diye haykıran, büyükannesinin sesinden yardım alıyor ve senaryosunda bu iç sesin şekillendiği sahnelerde sanal olarak değiş tokuş yaptığı pasajlar, çiçek dürbünün buketleri arasında öne çıkıyor.

 

Doğmadan önce “-bacak bacak üstüne atmış, Tahran’a abanan Alborz Dağları’nın üzerinde oturan, Ölüm’ün üniformalı hali-“ Devrim Muhafızlarının, pençelerine düşmemek için ikinci kat penceresinden atlayan annesi ile hayata tutunan, Komünist bir anne ve babanın çocuğu Madjidi… İran’dan kaçmak zorunda kaldıklarında ebeveynleri iz bırakmamak için, onu ünlü bir oyuncak firmasına ait bebek de dâhil olmak üzere oyuncaklarını dağıtması için teşvik ederler. Ama, küçük bir kızın oyuncak bebeğinden ayrılması kolay değildir. O da Komünizm ile paylaşmak istemediği oyuncaklarını, ebeveynlerinin yasak kitapları gömdüğü gibi gömer. Kitap bu nedenle Marx ve Oyuncak Bebek adını alır ve kitabın genelinde sorulan soruda gömülen Marx mı, oyuncak bebek midir yanıtı aranır?

-0-

Bilinmeyen bir ülkede düşüş şiddetlidir. Kruvasanların tadı, lavaş gibi değildir. Camembert çorap gibi kokar. Küçük kız, okulun ilk gününde tamamen kaybolur. Acı onu kaçmaya, okuldan çıkmaya iter. Konuşmaz. Ama Fransızcayı içer, dinler, sindirir. Fransızcayı doğurup Farsçayı terk ettiği güne kadar hiçbir şey söylemez. “Fransızca, annesinin dili olmasa da dildeki annesidir.”

 

Fransızcayı doğurduğunda, oryantal oynayıp, Farsça şiirler okuyan bir yetişkin olarak, erkekleri baştan çıkarır… sesini değiştirip, İranlı kadın kılığına girip, peçesini sallayarak onların çoktan fethedilmiş gözlerinin ateşi altında, kollarında Ömer Hayyam'a Farsça başlar, Fransızca bitirir.

 

Buna, “’Kışkırtıcı tarz’, der. “Şeytani yaratıklarca ayartılmamaya çalışan ama aklı tamamen kadının kalçasında ve cinsel organında olan, kadının tek tüyünün bile kendisini doğru yoldan çıkardığı erkeğin saf ve temiz aklının ırzına geçme niyetinde olma, anlamına geliyor. Evet, doğru, ama benden kaçıyorlar, çünkü ben, finansal ve entelektüel anlamda güç sahibiyim.” diyen Maryam’ın,

-0-

Sonunda ben de sızarak girdim, çiçek dürbünün içindeki, Maryam’ın dünyasına ve sesini dinlemeye başladım buketlerin arasında…

 

“Bugün benim doğum günüm. Bu kez dayım yok. Gelmeyecek. Kutlama için Gole Maryam –Sümbülteber- olmayacak. Babam seslendirme sanatçısı. Her sabah onun öykülere nefes veren sesini dinliyorum. O öykülerden, eksik olmayan çiçeklerin, hediye edilmiş olması gerekirken edilememiş tüm Gole Maryam’ların yerine mis kokulu çiçekler çıksın istiyorum. İki yıldır Çin’de yaşıyorum ve gerçek bir kruvasan için her şeyi verirdim. Fransa, artık bizim mekânımız, vatanımız. Kadınlarımız burada sevgiyle hayat verecek, yaşlılarımız da onurlu bir biçimde o hayatı teslim edecek. Ama İran’ı, onu hatırlatmak için omzuma yaslanan babaannemin o kısık sesini her zaman arayacağım.”

-0-

Tıpkı, bir önce tanıtımını yaptığım AĞABEY kitabında da vurgulandığı gibi; Madjidi, ailesiyle, Fransa arasında yapılan anlaşmaya göre, Fransız gibi olmaya çabalar. Nereden geldiğini unutur zaten bunun da pek bir önemi yoktur artık.

 

Maryam da bu kitabı, düşünebildiği dil, Fransızca yazmış,  Farsça ile besleyip, bestelemiş. Çevirmen Barış Tut da başarılı bir şekilde çevirerek kitabın NDS ödülüne katkı sağlamış.

 


Konusu ile Türkiye’nin gündemindeki mülteci tartışmalarına, belki de çiçek dürbününden bakmamızı sağlayacak bu kitabı okuyun. Kalın, tasasız, sağlıkla ve kitapla!


 

20.08.2021 mehmetealtin,

https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/

-----------------------------------------------------------

Profil Kitap, 1. Baskı, Nisan 2018