Marx
ve Oyuncak Bebek, Maryam Madjidi, 466 / CXCVIII
1. 2017 Prix Goncourt du Premier Roman,
2
. 2020 Notre-Dame de
Sion , NDS Edebiyat Ödülü
Çeviri: Barış Tut
“Farklı ‘kişilikleri’ arasında iç barışı sağlayamayan bir mülteci kalıcı bir sürgündür, sürekli kökünden sökülmüş bir kişidir.”
-o-
1980 yılında Tahran’da doğan, altı yaşındayken ailesiyle Paris’e
yerleşen, Paris’te, motor hareketleri gelişmemiş çocuklara, zihinsel
engellilere, Çinli ve Türk öğrencilere, tutuklulara öğretmenlik yapan, yabancı
çocuklara Fransızca öğreten, kendi yaşamını anlatan kitabın yazarı, Maryam
Madjidi’nin yolu, dört yıl yaşadığı Pekin’le, iki yıl yaşadığı İstanbul’a da
düşmüş.
Roman 2017’de Goncourt İlk Roman Ödülü’ne, 2020’de de benim
tarafsızlığından kuşku duymadığım, Notre-Dame de Sion NDS Edebiyat Ödülü’ne
değer görüldü.
-o-
Maryam Madjidi, “Marx ve Bebek”, adlı kitabında, İranlı
çocukluğundan, Fransız yaşamına kadar, doğduğu toprakları, ana dilini,
vatanından ve yakınlarından kopuşunu… yeni bir ülkeye, değişik bir dile alışma,
kök salma çabalarını, günümüzde göçün evrensel ikilemini, kendi yaşam öyküsünü şiirsel
bir dille, kronolojik ve doğrusal bir öykü sunmayı reddederek, bir çiçek
dürbünün içinde gezer gibi anlatıyor…
öyküsünü evrensel kılmak için bir yandan kendinden uzaklaşıyor, ama başkalarının
da aynı şeyi ondan önce yaşamışlığına vurgu yapıp kendisininkine benzer tüm
geçmiş öyküleri sahipleniyor.
Madjidi, yaşamı boyunca İranlı kökleri ile yaşadığı Fransa’daki varlığı
arasında gidip gelirken hiçbir yerde kendisi değildir. “Ona göre, farklı
"kişilikleri" arasında iç barışı sağlayamayan bir mülteci kalıcı bir
sürgündür ve kökünden sökülmüş bir kişidir.”
Bu arayışta Maryam Madjidi, İran'da kalan, “Bu sizin çocuğunuz değil, partinin çocuğu da değil! Bir daha söylüyorum
size, o benim ilk kız torunum!” diye haykıran, büyükannesinin sesinden
yardım alıyor ve senaryosunda bu iç sesin şekillendiği sahnelerde sanal olarak
değiş tokuş yaptığı pasajlar, çiçek dürbünün buketleri arasında öne çıkıyor.
Doğmadan önce “-bacak bacak üstüne atmış, Tahran’a abanan Alborz
Dağları’nın üzerinde oturan, Ölüm’ün üniformalı hali-“ Devrim Muhafızlarının,
pençelerine düşmemek için ikinci kat penceresinden atlayan annesi ile hayata tutunan,
Komünist bir anne ve babanın çocuğu Madjidi… İran’dan kaçmak zorunda kaldıklarında
ebeveynleri iz bırakmamak için, onu ünlü bir oyuncak firmasına ait bebek de dâhil
olmak üzere oyuncaklarını dağıtması için teşvik ederler. Ama, küçük bir kızın
oyuncak bebeğinden ayrılması kolay değildir. O da Komünizm ile paylaşmak
istemediği oyuncaklarını, ebeveynlerinin yasak kitapları gömdüğü gibi gömer.
Kitap bu nedenle Marx ve Oyuncak Bebek adını alır ve kitabın genelinde sorulan
soruda gömülen Marx mı, oyuncak bebek midir yanıtı aranır?
-0-
Bilinmeyen bir ülkede düşüş şiddetlidir. Kruvasanların tadı,
lavaş gibi değildir. Camembert çorap gibi kokar. Küçük kız, okulun ilk gününde
tamamen kaybolur. Acı onu kaçmaya, okuldan çıkmaya iter. Konuşmaz. Ama
Fransızcayı içer, dinler, sindirir. Fransızcayı doğurup Farsçayı terk ettiği
güne kadar hiçbir şey söylemez. “Fransızca, annesinin dili olmasa da dildeki
annesidir.”
Fransızcayı doğurduğunda, oryantal oynayıp, Farsça şiirler okuyan
bir yetişkin olarak, erkekleri baştan çıkarır… sesini değiştirip, İranlı kadın
kılığına girip, peçesini sallayarak onların çoktan fethedilmiş gözlerinin ateşi
altında, kollarında Ömer Hayyam'a Farsça başlar, Fransızca bitirir.
Buna, “’Kışkırtıcı tarz’, der. “Şeytani yaratıklarca ayartılmamaya çalışan ama aklı tamamen kadının
kalçasında ve cinsel organında olan, kadının tek tüyünün bile kendisini doğru
yoldan çıkardığı erkeğin saf ve temiz aklının ırzına geçme niyetinde olma,
anlamına geliyor. Evet, doğru, ama benden kaçıyorlar, çünkü ben, finansal ve
entelektüel anlamda güç sahibiyim.” diyen Maryam’ın,
-0-
Sonunda ben de sızarak girdim, çiçek dürbünün içindeki,
Maryam’ın dünyasına ve sesini dinlemeye başladım buketlerin arasında…
“Bugün benim doğum günüm. Bu kez
dayım yok. Gelmeyecek. Kutlama için Gole Maryam –Sümbülteber- olmayacak. Babam seslendirme
sanatçısı. Her sabah onun öykülere nefes veren sesini dinliyorum. O öykülerden,
eksik olmayan çiçeklerin, hediye edilmiş olması gerekirken edilememiş tüm Gole
Maryam’ların yerine mis kokulu çiçekler çıksın istiyorum. İki yıldır Çin’de yaşıyorum
ve gerçek bir kruvasan için her şeyi verirdim. Fransa, artık bizim mekânımız,
vatanımız. Kadınlarımız burada sevgiyle hayat verecek, yaşlılarımız da onurlu
bir biçimde o hayatı teslim edecek. Ama İran’ı, onu hatırlatmak için omzuma
yaslanan babaannemin o kısık sesini her zaman arayacağım.”
-0-
Tıpkı, bir önce tanıtımını yaptığım AĞABEY kitabında da
vurgulandığı gibi; Madjidi, ailesiyle, Fransa arasında yapılan anlaşmaya göre,
Fransız gibi olmaya çabalar. Nereden geldiğini unutur zaten bunun da pek bir
önemi yoktur artık.
Maryam da bu kitabı, düşünebildiği dil, Fransızca yazmış, Farsça ile besleyip, bestelemiş. Çevirmen Barış
Tut da başarılı bir şekilde çevirerek kitabın NDS ödülüne katkı sağlamış.
Konusu ile Türkiye’nin gündemindeki mülteci tartışmalarına,
belki de çiçek dürbününden bakmamızı sağlayacak bu kitabı okuyun. Kalın, tasasız,
sağlıkla ve kitapla!
20.08.2021 mehmetealtin,
https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
-----------------------------------------------------------
Profil Kitap, 1. Baskı, Nisan 2018