26 Aralık 2016 Pazartesi


Bonzai, Alejandro Zambra, 19 / CXXXI
----------------------------------------------------------------------------------
Acı, yontulur ve şekillenir.
Gonzalo Mıllan ([1])
Sizlere daha önce iki kitabını tanıttığım Zambra’nın bu romanı gerçek bir novella… Sadece 90 sayfa olmasına rağmen büyüleyici. Sonunda kız ölür, oğlan yalnız kalır. Gerisi edebiyat.” S.13.
Romanın kahramanlarından Julio ve Emilia’nın ayrılmalarından yıllar sonra, Julio, bir gün son eserinin el yazısıyla hazırlanmış sayfalarını düzenleyip yazacak birini arayan ünlü bir romancı ile tanışır.  Julio, o gün yakında yazacağı kitabı da hayal etmek için işi kabul eder. Kendi başarısız aşk öyküsünü, yazarın yazdığı, trans-plantasyon yaptığı, hayatını roman haline getirdiği düşüncesi içinde “transkripsiyona” devam ederken aynı zamanda, bonsai sanatını araştırmaya ve kendi bonsai ağacını geliştirmeye başlar.
Romanda anılan ve simgeleşen Bonsai ile minik bir ağaç olan bonsai arasında bir karşılaştırma geçerliyse de, kitap benzerliklere daha derin bir şekilde bakmamızı önerir;
  • Bonsai saksı dışına çıktıkça bir bonsai olmayı bırakır. Minyatür olması bir bonsai'nin belirleyici özelliği değildir.
  • Sınırlama, bonsai ve doğanın geri kalanı arasındaki katı sınırdır.
  • Romanın da öyle… 
  • Karakterlerden birisi, diğeri üzerinde, düşünmeyi bıraktığında o hikâyeden sonsuza dek yok olur. Ancak hikâyeyle ilgili olan şeyler titizlikle korunur…
“ Çabucak, aynı şeyi okumayı, benzer düşünmeyi ve farkların üstünü örtmeyi öğrendiler. Kısa süre içinde kibirli bir samimiyet yakaladılar. En azından o zaman dilimi içinde Julio ve Emilia bir yumru biçimini almayı becerdi. Nihayetinde mutluydular.” S.22
“Eğer hayatını değiştirmeyecekse biriyle birlikte olmanın ne anlamı var?” s.25
“’Tantalia’ kendilerini birleştiren aşkı simgelemesi için bir bitkicik almaya karar veren bir çiftin hikâyesi. Bitkicik ölürse onları birleştiren aşkın da öleceğinin sonradan farkına varıyorlar.” S.28 ve,
“Onları birleştiren sonsuz aşkı temsil etmesi için bir bonzai almaya karar veriyorlar. Sonra her şey mahvoluyor ama oğlan kızı asla unutmuyor… kızın öldüğünü öğreniyor… anısına bir şey yapmak istiyor. Bunun ne olduğunu henüz bilmiyorum.” S.57… “ Bilmek, her zaman, her şeyi engelleyebilme imkânı sağlamaz…” s.33
Sevgi, Bonsai gibi kıymetlidir, çünkü ölebilir.
mehmetealtin, 23.12.2016
-------------------------------------- 
Natos Kitap Yayınevi, Haziran 2015, 1. Basım



[1] ) Gonzalo Millán Arrate, Şilili, Şair, D.1947-Ö.2006 

14 Aralık 2016 Çarşamba


Liste, Timur Soykan, 844 – 76 / CXXX
----------------------------------------------------------------------------------
Kimsenin de umurunda olmadığı gerçekleri örten Gücün, içten içe ezdiği ve herkesin bir alt rütbedekinin karakterini taciz ettiği, insanların zaafları sayesinde dönen devletin kirli çarkının tam da ortasında 2012 yılında işlenen bir cinayet… devletin namusunu beceren bir katil… Hükümet-Cemaat ortaklığı henüz bozulmamış ama kamuoyu önünde olmasa da kavga başlamış.

15 Temmuz’dan tam bir ay önce raflara düşen bu kitap, bugünlere nasıl gelindiğini son derecede gerçekçi bir kurgu ile anlatıyor. Olaylar ve isimleri dışında kişiler güncel… taraflı anlatımının tarafsızlığı, mükemmel… kitabı elden düşürmeyi bırakın artık güncel her siyasal polisiye olaya bakışınıza da (KÖ), kitaptan önce ve/veya (KS)  kitaptan sonra diye başlayabilirsiniz… ve bazı alıntılar;

·         “Cemaat’in… Milli iradeye karşı bir tehdide dönüşme riskini uzun süredir düşünüyordum.” S.51
·         “Hakan, ihanetinin bedeliyle yüzleşmekteydi. Vicdan kalbini avucunun içine almış sıkarken ekranda vaazlarını izleyerek büyüdüğü Hocaefendi’nin yüzü, teşkilatın imamı Ruh’un baba şefkati, Işık Evleri’ndeki ağabeylerinin ilgisi, birlikte kılınan namazlar, beraber dökülen gözyaşları ve kendisine duyulan güven ondan hesap soruyordu.” S.80
·         “İçişleri bakanlığı Müsteşarı, ‘ Suriye’deki rejim yanlılarına mal edeceğiz bu olayı. Yoksa bütün bölge kontrolden çıkar.’ demişti.” S.238
Ve zurnanın .it dediği yer
·         “… olayda, onlar olmasa da… bunun böyle olmasını sağlayacaksın.” S.332

Liste’yi mi soruyorsunuz? Gerçeklerin ortaya çıkma gibi bir huyu olduğuna göre O Liste de bir gün elbet ortaya çıkacak…

-------------------------------------- 

Can Yayınları, Mayıs 2016, 1. Basım

6 Aralık 2016 Salı


Öğle Yemeği, Evelio Rosero,  160/ CXXIXI
----------------------------------------------------------------------------------
Sizlere daha önce tanıttığım Kolombiyalı Evolio Rosero’nun Ordular adlı kitabının yorumunu, ezilenlerin yanında saf tutan bir din adamının aşağıdaki sözleri ile bitirmiştim.
“’Sadece barış çağrısı yaptığımız için önüne gelen bizi canının istediği gibi suçlayabilir.’ … dedi peder…  nitekim öncülü Peder Ortiz Özgürlük Teolojisini yaymakla suçlanıp, testisleri yakılmış, kulakları kesilmiş ve sonra da kurşuna dizilmişti.”
Evolio Rosso’nun bu kitabı ise Kolombiya’nın başkenti Bogota’da bir kilisede kirli para aklama dâhil ahlak dışı ilişkiler yumağına dolanan kilise çalışanlarının özel yaşamlarını ve kilisenin karanlık yanlarını ortaya seriyor.  
“Tanrı’nın öteki yüzü,
Hayvanın kurşuni boynunda,
Ruhun burnunda.
César Vallejo “[1]
 “…Zangoç Machado, karanlık bir adamdı… İçindeki karanlık insanın kanını donduruyordu.” S.21 “… kilisedeki herkes Peder Almida ile zangocu öldürmek istiyor.” S.91
Tamamen bir kilisede geçen romanın anlatıcısı kilise çalışanı Kambur Tancredo Victor Hogo’nun Notre Dame de Paris adlı romanının Quasimodo adlı kahramanına nazire yapar gibidir.
“…Kambur Tancredo, bir hayvana dönüşmekten ölesiye korktu… kendi kendini yalayıp yutan,, yiyip bitiren bir hayvana… hele Perşembe günü öğlenleri, bir kez daha ki en kötüsü buydu. Sabina’nın kutsanmış gri eteğini kaldırdığını… hayal etti.” S.13, 19, 23 “ …Sabina, ‘bugün mavi eşarp taktığımı fark etmişsindir herhalde… neden gece yanıma gelmedin?... bunu talep ediyorum, anlıyor musun?” s.34 “ Tancredo, fikri de bedeni gibi Şehevî, diye düşündü.” S.38 “ … tıpkı, yıllar önce, kadının ardından duşa girip onu hiç beklemediği bir anda bastığı gibi.”s.59 “ Bir gün sabina Tancredo’yu Almida ile zangocun paraları sakladıkları odaya götürdü… kaçalım buradan, bu kutulardan biri bile bizi geçindirir… lanet olası vaftiz babam olacak olan o zangoç, daha küçük bir kızken taciz ediyordu beni… Almida da Merhamet Yemeklerinin işçi kızlarına aynısını yapıyor…” s.93, 94 “ Sabina, Don Justiniano kilisede görüldüğünden bu yana oransız bir hızla çoğalmaya başlayan para kutularının üzerinde ağlarken…” s.94  ‘kutsal peder kıçımı elledi,’ dedi”” s.109
ve Don Justiniano Kolombiya oligarşisinin kirli işlerinin en tipik sıfatlara sahip temsilcisi, bence romanın satır aralarına gizlenmiş ana kahramanı olsa yeridir.
Don Justiniano ana bağışçıydı… Etrafı korumalarla çevrili bu adamda karanlık ve vahşi bir şeyler vardı… ve her ziyareti… kilisenin ikinci katında peder Juan Pablo Almadia ile Machado’nun özenle gizlediği bavullarca para demekti. “ s.43
“ Peder Almadia’nın hizmetinde çalışan üç Lilia… tek bir kişiymiş gibilerdi. Kendilerini artık kokularından tanıyan ve koca bir sırayı sadece onlara vermeyi yeğleyen müminlerin ortasında bir adaydılar… ama bu bir imtiyaz mıydı yoksa yalnızlığa mı mahkûm edilmişlerdi bilinmez…” S.52 “ Kocalarımızı köyde aynı gün öldürdüler. Cinayetleri kimin işlediği bilinmiyordu… Geriye sadece biz kadınlar kaldık, çünkü çocukları da götürdüler. Neyse ki Tanrı’nın sonsuz merhameti sayesinde Peder Almida’ya rastladık.” S.72
-------------------------------------- 
Can Yayınları, Mayıs 2016, 1. Basım



[1] Bkz. Vıkıpedı, César Abraham Vallejo Mendoza (d. 16 Mart 1892, Santiago de Chuco, Peru - ö. 15 Nisan 1938, ParisFransa), Latin Amerika edebiyatında toplumsal değişime sözcülük etmiş Perulu şair ve yazar.