Yedinci
Gün, İhsan Oktay Anar, 253-VII
-----------------------------------------------
Puslu Kıtalar Atlası, Kitab-ül Hiyel,
Efrasiyâbın Hikâyeleri, Amat ve Suskunlar’dan sonra altıncı kitabi
Yedinci Gün’de yazar, Baba, Oğul ve Hayalet adlı üç bölümlük kitapta Baba, Oğul
ve Kutsal Ruh üçlemesine ve On Emir’de altı gün çalışıp yedinci gün dinlenme
emrine gönderme var.
Kitap,
Baba bölümü ile başlıyor ve İstanbul’da yedi şeyhin ustura ile kazılıp
kömürleşmiş kafalarının cesetlerinin bulunmasıyla başlıyor. Roman, inançsız
Paşaoğlu’nun, İslamiyeti benimsemesiyle gelişirken, birden İhsan Sait adlı
barbar bir Moğol’un öyküsüne sıçrıyor. Benim gibi anlatmanın şehvetine kapılıp
yan öyküleri uzattıktan sonra İhsan Sait’in “oğlu” Ali İhsan’a rastlayan yazar,
Ali İhsan’ın babasına bıraktığı fotoğrafla, Magdalı Meryem misali, İhsan Sait’i
Prenses Dojira’ya âşık ediyor. Ali İhsan da gelecekte kendisini yanağındaki
yara izinden tanıyacak olan Dojira’ya, nasıl ulaşacağına dair bıraktığı
notlarla, babasına yol gösterirken, roman daldan dala sıçrayarak devam ediyor.
Bu bölümde, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ideolojik temellerini oluşturan
kişilere ve yöneticilerine de veryansın
eden yazar, Moğollara ve ne anlamı varsa Masonlara da giydirdikten sonra
İngiltere’de “Meryem kadar mukaddes
bakire…”, “Dersaadet’teki … bir kerhaneden farksız mecliste… durmadan kendi
piçlerinden gebe kalan hürriyet” in İttihatçılar tarafından nasıl ırzına geçildiğine
değinmeden edemiyor.
Oğul
bölümünde Arap, Acem erbaşlar, Alman komutanlar ile beraber Türk, Ali İhsan’ı
Sarıkamış’a donmaya gönderiyor.
Son
bölüm, Hayalet’te ise, ne hikmetse, Emil Zola’nın “İtham Ediyorum” başlıklı
yazısına göndermeyle İdris Amin Zula, çıkıyor sahneye… ama yazar, kitabın son sayfasında “kitabımdaki kusurları, rastlayınca sevinip
tatmin olsunlar diye muhterislere sadaka olarak verdim” dediği için doğrusu
korkudan ben de daha fazla eleştiremedim![1]
------------------------------
İletişim
Yayınları, 2012
[1] Ayrıntılı eleştiri için bkz.
Okuduğum Kitaplar, Metin Celal, Cumhuriyet Kitap, 20 Eylül 2012, sayı 1179,
s.10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder