30 Temmuz 2023 Pazar

 

Aşktan ve Gölgeden, Isabel Allende

Çeviri: Eren Yücesan Cendey

“Şili’ye ve yazgısına inanıyorum.

Başka insanlar, ihanetin galebe çaldığı bu karanlık ve acı anı yenecekler. Siz de bunu bilerek ilerlemeye devam edin er ya da geç, o büyük caddeler tekrar açılacak ve özgür insanlar yeni bir toplum oluşturmak için o caddelerden yürüyecekler.

Bunlar benim son sözlerim, fedakârlığımın boşuna olmadığından eminim. Sonunda, en azından, suçu, alçaklığı ve ihaneti cezalandıracak bir ahlâk dersi olacak.

Yaşasın Şili! Çok yaşa halkım! Yaşasın işçiler!”

Salvador Allande, Santiago de Chile, 11 Eylül 1973,

Allende’nin ölümünden hemen önce radyodan yaptığı veda konuşmasından…

***

Bilindiği gibi 4 Eylül 1970'te Şili’de Unidad Popular adayı olarak Başkanlığa seçilen,  uyguladığı sosyal politikalar nedeniyle CIA ajanı General Augusto Pinochet tarafından yürütülen askerî darbe sırasında Başkanlık Sarayı’nda dövüşerek canını veren… Seçimle iktidara gelmiş Marksist Devlet Başkanı Salvador Allende’nin kişiliğinde demokrasiye yapılan bu darbe, Şili’de yaşayan birçok kesimde sarılmaz ve onulmaz yaralar açar; insanlar kaybolur, öldürülür ya da göç etmek zorunda kalır.

 

Salvador Allende’nin yeğeni Isabel Allende de yurdundan kaçarak yıllarca ülkesini hasretle ananlar arasında yerini alır. Romanlarında vatan özlemi, yaşadıklarından izler ve ezgiler mutlaka yer alır ve ezilenlerin, direnenlerin yaşadıklarını aktarmayı, umudu diri tutmayı görev bilir. Bir tümcenin peşini asla bırakmaz. “Bir gün elbette döneceğiz!”

 

1. Bir Başka İlkbahar, 2. Gölgeler, 3. Tatlı Yurdum adlı, anlam yüklü başlıklarıyla üç bölümden oluşan bu romanda, ana kahramanlar, gazeteci Irene ile fotoğrafçı Francisco’nun birbirlerine olan saf tutkuları, “Aşktan”… Dört ailenin yaşam sarmalında, Şili’deki diktatörlük rejiminin kanlı tarihi “Gölgeden” anlatılır. Isabel Allende, baskı rejimleri altındaki birçok ülkede aynıları yaşanan siyasi cinayetleri, ayrımcılığı, işkence, yolsuzluk ve sansürleri kahramanlarının kişiliğinde… aşkın acımasız ama bir o kadar da umutlu güncel deviniminin gölgesinde, aşk ile sevginin, dostluk ile dayanışmanın iç içe geçmişliğinde tüm iyi insanların dünyayı sırtladığını söyler.  

***

 

Romanındaki ana karakterler, Irene Beltrán ile Francisco Leal’dir. Ortak noktaları: duyguları, sevgileri, dünya görüşleridir. Yazar, sürükleyici ve gerçekçi anlatımıyla dört aileyi birbirine yamarken;

a) Beltrán ailesinde baba Eusebio Beltrán’ın yanında, ironik adıyla “Tanrı’nın İsteği” huzurevi sahibi anne Beatriz Alcántara de Beltrán, romanı ekseninden kaydırmaya çalışan bir karakter olarak öne çıkmaktadır. Kocası, dondurulmuş bir banka hesabı ve bir sefireye yaraşır harcamalar yığınıyla baş başa bırakıp gittiğinden beri -kendi deyişi ile onurlu bir düzeyde kalabilmek için- huzurevi işletmektedir. İrade gücünün, diyetlerle geçen uzun yılların, jimnastiğin, yoganın ve kozmetik buluşların sonucu olan bedeni, hayattaki tek başarısıdır. Bencil, kayıtsız, kendi tarz ve düzeninin şık dünyasına kapılmış kadın için ailesinden çok para önemlidir. Yoksa aynı mahallenin öteki kadınları gibi mahallerinin sakin ve düzenli dünyasında yazları deniz kıyısına, kışları kayak pistlerine nasıl gidebilirdi? Hak, hukuk, adalet, özgürlük ve ekmek için yollara dökülenler bir yana, ülkedeki huzuru hafif müzik, yarışmalar, çekilişler, aşk ve çizgi film programları ile yansıtan cuntacı medyanın güdümündeki insanları temsil etmektedir.

 

Sosyo-kültürel anlamda farklılıklar taşıyan, varlıklı bir ailenin çocuğu Eusebio Beltrán ile orta halli bir ailenin sıradan ama güzel kızları Beatriz arasındaki derin nefreti, onlar kendileri fark etmeden Irene hissetmiştir. Irene babasını gerçekten seven tek insandır ve babasını birkaç yıl boyunca daha evde tutan da onun varlığıdır. Ancak zamanla Irene hayranlık duyduğu bu insanın sırasında, nefretinin dışavurumunda despot ve acımasız biri olabileceğini de görür. Onun, annesinden, annesinin engellemelerinden ve kendisinin biteviye ve sonlanmayan projelerinden kaynaklanan borçlarından kurtulmak için evi terk ederek kaçtığını düşünmektedir.    

 

Kuzeni Irene’yi, büyükbabasının bahçesinde oynadıkları günden beri seven, erişkinliğin ilk uyanışlarını birlikte yaşayan, Francisco’nun taktığı namla “Ölümün Nişanlısı” Yüzbaşı Gustavo Morante ise; sözünün eri bir âşık, antrenmanlarından yorgun yüreği ile ebedi nişanlısına bağlı yaşamını sürdüren biri olarak ailenin sarmalındaki ikincil ama bir o kadar da önemli bir kişidir. Onuru ve vicdanı ile meslek yaşamında öğrendikleri zihninde çatışmaktadır.

 

b) Leal ailesinin sofrasında, Irene kralın arabasına atmak üzere bomba yapan anarşistlerin arasına düştüğünü hisseder. İspanya İç Savaşı sonrası Güney Amerika’ya kaçan Profesör Leal, General Franco ölene kadar çorap giymemeye yeminli bir devrimcidir. Disiplinli bir siyasi militanlık, Profesör Leal’e şiddetin ve terörizmin stratejik bir yanlışlık olduğunu öğretmiştir. Günün birinde bir oğlunun mezara, bir oğlunun sılaya, torunlarının bilinmeyen uzak bir köye düşeceğini ve yanında kalan tek oğlu José’nin siyasi polis tarafından tehdit edileceğini hiç düşünmemiştir.

 

Mantık ve Edebiyat öğretmeni Profesör Leal, ateşli bir komünist ve tanrıtanımazdır ama dinî inançlarına bağlı eşi Hilda ile uzlaşarak kilisede evlenmiştir. Çocuklar vaftiz edilecek ama laik okullarda okuyacak, baba erkek, anne ise kız çocuklarının adlarını koyacaktı. İlk çocukları olduğunda Leal savaştadır, Lenin’in ilk adı Vladimir yerine Hilda’nın büyükbabası Javier adı konur. İkinci çocukta Hilda, José adının konmasını istemiş José İlyiç’te karar kılmışlar ama hangi adla çağırılacağı yazı turasını Hilda kazanmış, José’de karar kılınmıştır. Son çocuk Francisco’da ise Leal, Ruslara olan sevgisini zaten yitirmiştir. Katolik olan Hilda bu inancını sürdürür ama kişisel olarak Marx’a bir düşmanlık da beslemezdi. Hilda, iç savaş sonrası Fransa’daki toplama kampından iyi yürekli bir Fransız postacı tarafından kurtarılıp Leal’e kavuştuktan sonra yitirdiği belleğini ve yaşama sevincini yeniden kazanır.  Belleği ayıklama sürecine girer, geçmişin acı anılarını tamamen siler, bir daha onları hiç anmaz.

 

Ailenin büyük çocuğu, Francisco’nun yaşamı boyunca en yakın dostu, koruyucusu, koşulsuz arkadaşı, en büyük ağabeyi sendikal çalışmaları nedeniyle rejimin kara listesindeki siyasi ambargolu işsiz, Javier Leal’in parmaklarının arasında evirip çevirdiği iplerle attığı düğümlerin gizemi çocuk parkında çözülmüştür.

 

Diktatörlüğe kafa tutacak cesaretini, yürekliliğini ve kararlılığını hissettirmeyen ama insanlara yardım elini uzatmak için kilisenin bütün olanaklarını seferber eden, taktik geri adımlar atsa da hedefe ulaşmak için gerekli azmi yitirmeyen… Alçakgönüllü, halktan yana kardinalin yakınlığını kazanabilen az kişiden biri olan José Leal ise kilisenin ve kilisenin diktatörlüğe karşı yer altı teşkilatının bir mensubu olarak ailesinin adil genlerini ve direniş ruhunu taşımaktadır.

 

c) Digna’nın yüreği, yıllar önce gezici bir sirkin bilet gişesinde yeşil sarı üniformasıyla oturan, müşterileri derin kara gözleriyle içeriye davet eden adamı, çocuklarının babası Hipólito Ranquileo,’yu her gördüğünde çarpardı.

 

Ranquileo ailesinin annesi, Digna Ranquileo, birkaç haftadır Tanrı’dan Evangelina adına yardım istiyordu. Evangelina doğalı on beş yıl olmuş, doğduğunda kafasındaki sarışın tüyleri görünce, hiç kuşkusuz, kendi çocuğu olmadığını anlamıştı. Doğumdan sonra Digna ile Señora Flores, çocuklarını değiş tokuş ederek yanlışlığı gidermek istemiş ama hastane müdürü saç rengiyle böyle bir şey yapmalarına karşı çıkmış, hapisle tehdit etmişti. Onlar da yıllarca uğraşmış, yok Sosyal Yardımlaşma’ nın grevi, yok Nüfus Kayıt Bürosu’nun yangını, personel değişiklikleri, arşivlerin yok oluşu ile umutları tükenmiş, kendilerinden olmayan bebekleri benimseyerek kabullenmişlerdi.

 

Pradelio del Carmen Ranquileo,  Evangelina’nın öz kardeşi olmadığını aklından hiç çıkarmamıştı. Ranquileo Ailesi’nde herkes ona öz çocuklarıymış gibi davranıyordu ama o, küçüklüğünden beri ona başka gözle bakmıştı. Masumiyetle karışık bir günahkârlık… Ellerini kız kardeşiyle kirletmemek için evden ayrılıp askere gitmiş bir daha da dönmemişti. Askerde onun göreve düşkünlüğüyle, yaşamını bayrağına adamasıyla alay ederlerdi.

 

d) Flores ailesine yanlışlık sonucu katılan Evangelina Ranquileo (Flores)[1], biyolojik annesi Digna’ya benzeyen bedenine karşın duyguları Digna’nın anneliğini reddediyordu.  Kendi yaşamının aynı zamanda Evangelina Flores (Ranquileo) Sánchez’in[2] yaşamı olduğunu on beş yaşından itibaren biliyordu.

 

Bu dört ailenin ortak kümesinde bulunan Irene Beltrán ve Francisco Leal’in öykülerinde satırlara anlam veren diğer alt karakterler: kız kardeşini arayan bir adamın peşindeki Teğmen Juan de Dios Ramirez … her şeyi, her şeyini yazdığı kirli not defterinin içindekilerinin bir gün canına mal olacağını bilemeyen Çavuş Faustino Rivera… Irene Beltran’a müthiş yakınlık duyan, güncel pişmanlığı, rol gereği düzgün uzatamadığı eli, akıtamadığı yaşları, öpemediği dudaklarıyla eski aktris Joséfina Bianchi... ve Francisco’nun aralarında köklü bir dostluğun kurulabileceğini ama asla bir aşk olmayacağını hissettirdiği, sadece dergi işleri değil yeraltı çalışmaları konusunda da sırdaşı, bayağılık karşısında acı çeken, güzelliğin davranış biçimi olduğunu kavramış, yaratıcı gücünün dizginlerini serbest bırakmış, sanat yapıtları, gerçek stil sahibi mobilyalar, lüks eşyalar konusunda uzman, cinsel tercihi nedeniyle köyden kaçmış, kuaför Mario…

***

Kitabı okurken Salvador Allende’nin satırların arasında belirdiğini, Gölgeler’in içinde kıyımlar baş verip, ser verip, sır vermediğinde öykünün Şili’de geçtiğini, noktalama işaretlerinden bile anlarsınız… Roman, Gölgeler içinde parlayan bir Aşk’tan, bir cinayetin aynanın sırının sırrına, ülkeye ve karakterlere yansıyan görüntüsüdür. Aynada gerçeğin üzerine yığılan kayalar, gerçeğin mayalanmasıyla galeyana gelmiş, önlerinde engel olan ne varsa sürüklemeye başlamıştır.

 

Yazar, Aşk’ın kurgusunu Irene ve Francisco üzerinden, Gölge’nin kurgusunu, Evangelina Flores (Ranquileo) Sánchez  üzerinden çatmaktadır. Flores doğumlu sarışın Evangelina on beş yaşında olmuş, durduk yere geçirdiği nöbetler üzerine halk bunun büyülü bir şey olduğuna karar vererek ondan medet ummaya başlamıştır.  Digna Ranquileo,  Tanrı’dan onun adına yardım istiyor, günah çıkartma odalarında zenginlerle işbirliği yapan rahip, bu tür şanssızlıkların sapkın tarikatlara girenlerin başına geldiğini söylemektedir. Bu durumu öğrenen ve haberleştirmeye gelen gazeteci Irene ve fotoğrafçısı Francisco, Ranquileo’ların evine gelmeleriyle öykü olgunlaşmaya, askerlerin de onları izlemeleriyle gelişmeye ve kamuya mal olmaya başlar.

 

Teğmen Juan de Dios Ramirez ve Çavuş Faustino Rivera, Evangelina’yı alıp cipe sürüklemişlerdi. Ranquileolar, sabah onu sormaya gittiklerinde geceyi hücrede geçirdiğini ve sabah serbest bırakıldığını söylemişler, Evangelina Flores (Ranquileo) Sánchez’i ile üvey kardeşi Pradelio’yu Los Riscos’ taki sorgulamadan sonra bir daha gören olmamıştı. Polis ise devletin en büyük gücüydü ve her türlü dış denetimden bağımsızdı. Başpiskoposluğun, Kilise’nin tartışılmaz gücüne dayanarak Kardinal tarafından yönetilen, Marksist papazlarla, rejim düşmanlarına yardım eden tehlikeli laiklerle dolu servisi, hükümet karşıtlarına politik görüşlerini sormadan yardım ediyorlardı ama Kardinal’in gölgesi José Leal bile onların izlerini bulamamıştı.  On beş yaşındaki Evangelina Ranquileo (Flores) de bütün olanları öğrenmiş, kendi yaşamının Evangelina Flores (Ranquileo) Sánchez’in yaşamı olduğunun farkına varmıştı. Çünkü o ölmüşse, kendi de ölmüş olacaktı. Bu düşünce onu adalet arayacak ve tüm dünyaya meydan okuyacak bilince kavuşturmuştu.

 

Irene’nin nişanlısı Yzb. Gustavo Morante, Irene’nin aklından geçenleri bir bilse olanlara dayanamazdı. Çünkü Yzb. Gustavo Morante’nin yine gelecekteki karısına bu tuhaflıklar hiç yakışmazdı. Sanki Irene bu nişanı ömrünün sonuna dek uzatmak, arada sırada kedi yavrusu gibi onunla oynaşmak ve böylece koşullu özgürlüğü yaşamak istiyordu. Aralarındaki bağ öylesine değerliydi ki, buna kimsenin dokunmasını istemiyor; öte yandan Francisco ile hep birlikte olmaya çalışıyordu. Her ikisi de birbirlerinden ayrılmamak için bahaneler uyduruyorlardı.

 

Francisco, o güne kadar onu çevredeki gerçeklerden ve Leal ailesinin gündeminden uzak tutmuştu. Irene, ülkeyi saran kaygı denizinde masum ve habersiz yüzüyordu. Yine de onu omuzlarından tutup silkelemek, gerçekleri açıklamak isterdi. Ama saçları rüzgârdan dağılmış bu kızın o keskin gerçekler için yaratılmadığını biliyordu. Yanağından öptü. Onu sonsuza kadar sevmenin kaderi olduğunu biliyordu. Birbirlerinin erdemlerini ve kusurlarını tanıyarak gelişen bu ilişkiyi her ikisi de ötekinin ölümüne dek sürdürmeye kararlıydı ve bir öpücük ömürlerinin sonuna kadar onları birbirlerine mühürlemişti. 

 

Francisco bu arada hem moda fotoğrafları çekiyor… Hem José’nin gecekondu mahallesinde babasının tecavüzüne uğramış bir kız çocuğunu tedavi ediyor… Hem de bazı sığınmacıları sınırdan çıkartan, dayanışmaya bağlı örgüt üyelerini sınırdan içeriye alma işini düzenleyen bir örgütle ilişki içerisindeydi.

 

“ Çok sonraları Irene ile Francisco, yaşamlarındaki akışın nerede yön değiştirdiğini kendilerine sorduklarında, Los Riscos’un terk edilmiş o madenine girdikleri o uğursuz pazartesi gününü hatırladılar. Orada dağın tepesinde yapayalnızken görünmez bir sınırı geçtiklerinin, yeni ve korkunç bir boyuta girdiklerinin bilincine varmışlardı. Her türlü tutkunun peşine düşüp, ayak bastıkları bu yerde canlı ve hayaletlerle bir aradaydılar.

***

Başlangıçta kahramanların öyküdeki yerlerini ve adlarını yerleştirmeye çalışırken okuyucuyu savuran romanda, Kapitalizm’in örgütlü güçleri, din, devlet, asker, polis ve siyaset, yerlerini alırken… Kapitalizm’in halklar üzerindeki en ağır baskıcı rejimi Faşizm’in ikinci ve itici temel kolonlarından dini temsilen kilisenin Güney Amerika’daki “sapkın” inançlılarında varlıklarının amacının ve anlamının farkında olan Birleşmiş Halkın yanındaki temsilcileri öykünün çözümünde onurlu yerlerini alırken… Cuntacı rejime başkaldırısı ile Yzb. Gustavo Morante’yi Francisco Leal’in gözünde şerefli bir yoldaş kılar, kahramanların anıları Francisco ile Irene’nin yürekleri ile Birleşmiş Halkın yüreğinde şerefli yerini alırken… “Vatan aşkı için!” adaleti cuntanın istediği biçimde düzenleyenler, raporları yok edenler,  Kilise’nin onurlu avukatlarına bürokratik karmaşalar içinde yollarını yitirtip kendilerine uygun yasalar uyduranlar, tanıklara saldıranlar ve öldürenler, suçu kurbanların yoldaşlarının üzerine iğreti giydirenler, tarihin karanlık çöplüğüne gömülmeye yazıldılar.

 

Bu arada televizyonlar her zamanki gibi hafif müzik, yarışmalar, çekilişler, aşk ve çizgi film programlarına devam ediyordu. Gazetelerdeki haberler huzur vericiydi, harika bir ülkede yaşıyorlardı… Çirkin haberler sadece yurtdışından çözüm bulamayan sorunlarla boğuşan, mutluluk tanımayan ülkelerden sızıyordu. Dehşetli zenginlikten, ekonomik mucizeden ve bu rejim sayesinde ülkeye akan yabancı sermayeden söz ediliyordu… Mutluluk zorunluydu… Ulusal topraklar üzerinde iki ayrı ülke vardı, bir tanesi yıldızlı seçkin tabakaya aitti, öteki ise sessiz ve bir kenara itilmiş bir sınıftı.

***


Kitabı bitirip, kapadığınızda; emperyalizmin Şili’deki faşist silahlı gücü, cunta ve türevlerini oluşturanlar bugün nerelerde, hâlâ içimizde dışımızda, iletişim ve ulaşımla küçülmüş dünyamızda kimler, kimlerle beraber fotoğraf veriyorlar? Düşününüz.

Isabel Allende,
siyasi düşüncesi ve kalemi ile gerçekleri arayan kurgularında, Gölgeler içinde yaşayan insanın zıtlarının birliğinde vicdansızlığı, kötülüğü gösterdiği kadar, Aşk’la, umudu,  onuru ve iyiliği de aşılıyor bize… anlayarak yaşamak için, kalın sağlıkla, her zamanki gibi kitapla…

Çeviri için not: Kitabın başında kahramanları yerine oturtmak için not almanızı öneririm. Çevirideki devrik tümceler ve anlam kaymalarından dolayı başlangıç bölümünün oldukça yıldırıcı olduğunu, öykü sizi kavradıktan sonra çeviri hatalarının görmezden gelindiğini söyleyebilirim. Ayrıca 270. Sayfanın son paragrafındaki Francisco Ranquelio’nun, Pradelio Ranquelio olması gerektiğini düşünüyorum.



27.07.2023 mehmetealtin, 366/CCXX

https://eflatunharmaniyeli.blogspot.com.tr/

-----------------------------------------------------------

Can Sanat Yayınları, 5. Baskı, Aralık 2022

 

 



[1] Evangelina Ranquileo (Flores) : Biyolojik ailesi Ranquelio, koruyucu ailesi Flores

[2] Evangelina Flores (Ranquileo) Sánchez : Biyolojik ailesi Flores, koruyucu ailesi Ranquileo