Aşktan ve
Gölgeden, Isabel Allende
Çeviri: Eren
Yücesan Cendey
“Şili’ye ve yazgısına
inanıyorum.
Başka insanlar, ihanetin
galebe çaldığı bu karanlık ve acı anı yenecekler. Siz de bunu bilerek
ilerlemeye devam edin er ya da geç, o büyük caddeler tekrar açılacak ve özgür
insanlar yeni bir toplum oluşturmak için o caddelerden yürüyecekler.
Bunlar benim son sözlerim,
fedakârlığımın boşuna olmadığından eminim. Sonunda, en azından, suçu, alçaklığı
ve ihaneti cezalandıracak bir ahlâk dersi olacak.
Yaşasın Şili! Çok yaşa
halkım! Yaşasın işçiler!”
Salvador Allande, Santiago
de Chile, 11 Eylül 1973,
Allende’nin
ölümünden hemen önce radyodan yaptığı veda konuşmasından…
***
Bilindiği gibi 4 Eylül 1970'te Şili’de Unidad Popular adayı
olarak Başkanlığa seçilen, uyguladığı
sosyal politikalar nedeniyle CIA ajanı General Augusto Pinochet tarafından
yürütülen askerî darbe sırasında Başkanlık Sarayı’nda dövüşerek canını veren… Seçimle
iktidara gelmiş Marksist Devlet Başkanı Salvador Allende’nin kişiliğinde demokrasiye yapılan bu darbe, Şili’de yaşayan birçok kesimde sarılmaz ve
onulmaz yaralar açar; insanlar kaybolur, öldürülür ya da göç etmek zorunda kalır.
Salvador Allende’nin yeğeni
Isabel Allende de yurdundan kaçarak yıllarca ülkesini hasretle ananlar arasında
yerini alır. Romanlarında vatan özlemi, yaşadıklarından izler ve ezgiler
mutlaka yer alır ve ezilenlerin, direnenlerin yaşadıklarını aktarmayı, umudu
diri tutmayı görev bilir. Bir tümcenin peşini asla bırakmaz. “Bir gün elbette
döneceğiz!”
1. Bir Başka İlkbahar, 2. Gölgeler, 3. Tatlı Yurdum adlı, anlam yüklü
başlıklarıyla üç bölümden oluşan bu romanda, ana kahramanlar, gazeteci Irene
ile fotoğrafçı Francisco’nun birbirlerine olan saf tutkuları, “Aşktan”… Dört
ailenin yaşam sarmalında, Şili’deki diktatörlük rejiminin kanlı tarihi
“Gölgeden” anlatılır. Isabel Allende, baskı rejimleri
altındaki birçok ülkede aynıları yaşanan siyasi cinayetleri, ayrımcılığı,
işkence, yolsuzluk ve sansürleri kahramanlarının kişiliğinde… aşkın acımasız
ama bir o kadar da umutlu güncel deviniminin gölgesinde, aşk ile sevginin,
dostluk ile dayanışmanın iç içe geçmişliğinde tüm iyi insanların dünyayı
sırtladığını söyler.
***
Romanındaki ana karakterler, Irene Beltrán ile
Francisco Leal’dir. Ortak noktaları: duyguları, sevgileri, dünya
görüşleridir. Yazar, sürükleyici ve gerçekçi
anlatımıyla dört aileyi birbirine yamarken;
a) Beltrán
ailesinde baba Eusebio Beltrán’ın yanında, ironik adıyla “Tanrı’nın İsteği”
huzurevi sahibi anne Beatriz Alcántara de Beltrán, romanı ekseninden
kaydırmaya çalışan bir karakter olarak öne çıkmaktadır. Kocası, dondurulmuş bir
banka hesabı ve bir sefireye yaraşır harcamalar yığınıyla baş başa bırakıp
gittiğinden beri -kendi deyişi ile onurlu bir düzeyde kalabilmek için- huzurevi
işletmektedir. İrade gücünün, diyetlerle geçen uzun yılların, jimnastiğin,
yoganın ve kozmetik buluşların sonucu olan bedeni, hayattaki tek başarısıdır. Bencil,
kayıtsız, kendi tarz ve düzeninin şık dünyasına kapılmış kadın için ailesinden çok
para önemlidir. Yoksa aynı mahallenin öteki kadınları gibi mahallerinin sakin
ve düzenli dünyasında yazları deniz kıyısına, kışları kayak pistlerine nasıl
gidebilirdi? Hak, hukuk, adalet, özgürlük ve ekmek için yollara dökülenler bir
yana, ülkedeki huzuru hafif müzik, yarışmalar, çekilişler, aşk ve çizgi film
programları ile yansıtan cuntacı medyanın güdümündeki insanları temsil
etmektedir.
Sosyo-kültürel anlamda farklılıklar taşıyan,
varlıklı bir ailenin çocuğu Eusebio Beltrán ile orta halli bir ailenin sıradan
ama güzel kızları Beatriz arasındaki derin nefreti, onlar kendileri fark
etmeden Irene hissetmiştir. Irene babasını gerçekten seven tek insandır ve babasını
birkaç yıl boyunca daha evde tutan da onun varlığıdır. Ancak zamanla Irene
hayranlık duyduğu bu insanın sırasında, nefretinin dışavurumunda despot ve
acımasız biri olabileceğini de görür. Onun, annesinden, annesinin engellemelerinden
ve kendisinin biteviye ve sonlanmayan projelerinden kaynaklanan borçlarından
kurtulmak için evi terk ederek kaçtığını düşünmektedir.
Kuzeni Irene’yi, büyükbabasının bahçesinde
oynadıkları günden beri seven, erişkinliğin ilk uyanışlarını birlikte yaşayan, Francisco’nun
taktığı namla “Ölümün Nişanlısı” Yüzbaşı Gustavo Morante ise; sözünün eri bir âşık,
antrenmanlarından yorgun yüreği ile ebedi nişanlısına bağlı yaşamını sürdüren
biri olarak ailenin sarmalındaki ikincil ama bir o kadar da önemli bir kişidir.
Onuru ve vicdanı ile meslek yaşamında öğrendikleri zihninde çatışmaktadır.
b) Leal ailesinin sofrasında, Irene kralın arabasına
atmak üzere bomba yapan anarşistlerin arasına düştüğünü hisseder. İspanya İç
Savaşı sonrası Güney Amerika’ya kaçan Profesör Leal, General Franco ölene kadar
çorap giymemeye yeminli bir devrimcidir. Disiplinli bir siyasi militanlık,
Profesör Leal’e şiddetin ve terörizmin stratejik bir yanlışlık olduğunu
öğretmiştir. Günün birinde bir oğlunun mezara, bir oğlunun sılaya, torunlarının
bilinmeyen uzak bir köye düşeceğini ve yanında kalan tek oğlu José’nin siyasi
polis tarafından tehdit edileceğini hiç düşünmemiştir.
Mantık ve Edebiyat öğretmeni Profesör Leal, ateşli
bir komünist ve tanrıtanımazdır ama dinî inançlarına bağlı eşi Hilda ile
uzlaşarak kilisede evlenmiştir. Çocuklar vaftiz edilecek ama laik okullarda okuyacak,
baba erkek, anne ise kız çocuklarının adlarını koyacaktı. İlk çocukları
olduğunda Leal savaştadır, Lenin’in ilk adı Vladimir yerine Hilda’nın
büyükbabası Javier adı konur. İkinci çocukta Hilda, José adının konmasını
istemiş José İlyiç’te karar kılmışlar ama hangi adla çağırılacağı yazı turasını
Hilda kazanmış, José’de karar kılınmıştır. Son çocuk Francisco’da ise Leal,
Ruslara olan sevgisini zaten yitirmiştir. Katolik olan Hilda bu inancını
sürdürür ama kişisel olarak Marx’a bir düşmanlık da beslemezdi. Hilda, iç savaş
sonrası Fransa’daki toplama kampından iyi yürekli bir Fransız postacı
tarafından kurtarılıp Leal’e kavuştuktan sonra yitirdiği belleğini ve yaşama
sevincini yeniden kazanır. Belleği
ayıklama sürecine girer, geçmişin acı anılarını tamamen siler, bir daha onları
hiç anmaz.
Ailenin büyük çocuğu, Francisco’nun yaşamı boyunca
en yakın dostu, koruyucusu, koşulsuz arkadaşı, en büyük ağabeyi sendikal
çalışmaları nedeniyle rejimin kara listesindeki siyasi ambargolu işsiz, Javier
Leal’in parmaklarının arasında evirip çevirdiği iplerle attığı düğümlerin
gizemi çocuk parkında çözülmüştür.
Diktatörlüğe kafa tutacak cesaretini, yürekliliğini
ve kararlılığını hissettirmeyen ama insanlara yardım elini uzatmak için
kilisenin bütün olanaklarını seferber eden, taktik geri adımlar atsa da hedefe
ulaşmak için gerekli azmi yitirmeyen… Alçakgönüllü, halktan yana
kardinalin yakınlığını kazanabilen az kişiden biri olan José Leal ise kilisenin
ve kilisenin diktatörlüğe karşı yer altı teşkilatının bir mensubu olarak
ailesinin adil genlerini ve direniş ruhunu taşımaktadır.
c) Digna’nın yüreği, yıllar önce gezici bir
sirkin bilet gişesinde yeşil sarı üniformasıyla oturan, müşterileri derin kara
gözleriyle içeriye davet eden adamı, çocuklarının babası Hipólito Ranquileo,’yu
her gördüğünde çarpardı.
Ranquileo ailesinin annesi, Digna Ranquileo, birkaç
haftadır Tanrı’dan Evangelina adına yardım istiyordu. Evangelina doğalı on beş
yıl olmuş, doğduğunda kafasındaki sarışın tüyleri görünce, hiç kuşkusuz, kendi
çocuğu olmadığını anlamıştı. Doğumdan sonra Digna ile Señora Flores, çocuklarını değiş tokuş ederek
yanlışlığı gidermek istemiş ama hastane müdürü saç rengiyle böyle bir şey
yapmalarına karşı çıkmış, hapisle tehdit etmişti. Onlar da yıllarca uğraşmış,
yok Sosyal Yardımlaşma’ nın grevi, yok Nüfus Kayıt Bürosu’nun yangını, personel
değişiklikleri, arşivlerin yok oluşu ile umutları tükenmiş, kendilerinden
olmayan bebekleri benimseyerek kabullenmişlerdi.
Pradelio del Carmen Ranquileo, Evangelina’nın öz kardeşi olmadığını aklından
hiç çıkarmamıştı. Ranquileo Ailesi’nde herkes ona öz çocuklarıymış gibi
davranıyordu ama o, küçüklüğünden beri ona başka gözle bakmıştı. Masumiyetle
karışık bir günahkârlık… Ellerini kız kardeşiyle kirletmemek için evden ayrılıp
askere gitmiş bir daha da dönmemişti. Askerde onun göreve düşkünlüğüyle,
yaşamını bayrağına adamasıyla alay ederlerdi.
d) Flores ailesine yanlışlık sonucu katılan Evangelina
Ranquileo (Flores)[1], biyolojik
annesi Digna’ya benzeyen bedenine karşın duyguları Digna’nın anneliğini
reddediyordu. Kendi yaşamının aynı
zamanda Evangelina Flores (Ranquileo) Sánchez’in[2] yaşamı
olduğunu on beş yaşından itibaren biliyordu.
Bu dört ailenin ortak kümesinde bulunan Irene Beltrán ve
Francisco Leal’in
öykülerinde satırlara anlam veren diğer alt karakterler: kız kardeşini arayan
bir adamın peşindeki Teğmen Juan de Dios Ramirez … her şeyi, her şeyini yazdığı
kirli not defterinin içindekilerinin bir gün canına mal olacağını bilemeyen Çavuş
Faustino Rivera… Irene Beltran’a müthiş yakınlık duyan, güncel pişmanlığı, rol
gereği düzgün uzatamadığı eli, akıtamadığı yaşları, öpemediği dudaklarıyla eski
aktris Joséfina Bianchi... ve Francisco’nun aralarında köklü bir dostluğun
kurulabileceğini ama asla bir aşk olmayacağını hissettirdiği, sadece dergi
işleri değil yeraltı çalışmaları konusunda da sırdaşı, bayağılık karşısında acı
çeken, güzelliğin davranış biçimi olduğunu kavramış, yaratıcı gücünün
dizginlerini serbest bırakmış, sanat yapıtları, gerçek stil sahibi mobilyalar,
lüks eşyalar konusunda uzman, cinsel tercihi nedeniyle köyden kaçmış, kuaför
Mario…
***
Kitabı okurken Salvador Allende’nin satırların
arasında belirdiğini, Gölgeler’in içinde kıyımlar baş verip, ser verip, sır vermediğinde
öykünün Şili’de geçtiğini, noktalama işaretlerinden bile anlarsınız… Roman,
Gölgeler içinde parlayan bir Aşk’tan, bir cinayetin aynanın sırının sırrına, ülkeye
ve karakterlere yansıyan görüntüsüdür. Aynada gerçeğin üzerine yığılan kayalar,
gerçeğin mayalanmasıyla galeyana gelmiş, önlerinde engel olan ne varsa
sürüklemeye başlamıştır.
Yazar, Aşk’ın
kurgusunu Irene ve Francisco üzerinden, Gölge’nin kurgusunu, Evangelina Flores (Ranquileo)
Sánchez üzerinden
çatmaktadır. Flores doğumlu sarışın Evangelina on beş yaşında olmuş, durduk yere geçirdiği nöbetler üzerine halk
bunun büyülü bir şey olduğuna karar vererek ondan medet ummaya başlamıştır. Digna Ranquileo, Tanrı’dan onun adına yardım istiyor, günah
çıkartma odalarında zenginlerle işbirliği yapan rahip, bu tür şanssızlıkların
sapkın tarikatlara girenlerin başına geldiğini söylemektedir. Bu durumu öğrenen ve haberleştirmeye gelen
gazeteci Irene ve fotoğrafçısı Francisco, Ranquileo’ların evine gelmeleriyle
öykü olgunlaşmaya, askerlerin de onları izlemeleriyle gelişmeye ve kamuya mal
olmaya başlar.
Teğmen Juan de Dios Ramirez ve Çavuş Faustino Rivera,
Evangelina’yı alıp cipe sürüklemişlerdi. Ranquileolar, sabah onu sormaya
gittiklerinde geceyi hücrede geçirdiğini ve sabah serbest bırakıldığını
söylemişler, Evangelina Flores (Ranquileo) Sánchez’i ile üvey kardeşi Pradelio’yu Los Riscos’ taki sorgulamadan sonra bir
daha gören olmamıştı. Polis ise devletin en büyük gücüydü ve her türlü dış
denetimden bağımsızdı. Başpiskoposluğun, Kilise’nin tartışılmaz gücüne dayanarak
Kardinal tarafından yönetilen, Marksist papazlarla, rejim düşmanlarına yardım
eden tehlikeli laiklerle dolu servisi, hükümet karşıtlarına politik görüşlerini
sormadan yardım ediyorlardı ama Kardinal’in gölgesi José Leal bile onların izlerini
bulamamıştı. On beş yaşındaki Evangelina
Ranquileo (Flores) de bütün olanları öğrenmiş, kendi yaşamının Evangelina Flores
(Ranquileo) Sánchez’in yaşamı olduğunun farkına varmıştı. Çünkü o ölmüşse, kendi de ölmüş
olacaktı. Bu düşünce onu adalet arayacak ve tüm dünyaya meydan okuyacak bilince
kavuşturmuştu.
Irene’nin nişanlısı Yzb. Gustavo Morante, Irene’nin
aklından geçenleri bir bilse olanlara dayanamazdı. Çünkü Yzb. Gustavo
Morante’nin yine gelecekteki karısına bu tuhaflıklar hiç yakışmazdı. Sanki Irene
bu nişanı ömrünün sonuna dek uzatmak, arada sırada kedi yavrusu gibi onunla
oynaşmak ve böylece koşullu özgürlüğü yaşamak istiyordu. Aralarındaki bağ
öylesine değerliydi ki, buna kimsenin dokunmasını istemiyor; öte yandan
Francisco ile hep birlikte olmaya çalışıyordu. Her ikisi de birbirlerinden
ayrılmamak için bahaneler uyduruyorlardı.
Francisco, o güne kadar onu çevredeki gerçeklerden
ve Leal ailesinin gündeminden uzak tutmuştu. Irene, ülkeyi saran kaygı
denizinde masum ve habersiz yüzüyordu. Yine de onu omuzlarından tutup
silkelemek, gerçekleri açıklamak isterdi. Ama saçları rüzgârdan dağılmış bu
kızın o keskin gerçekler için yaratılmadığını biliyordu. Yanağından öptü. Onu
sonsuza kadar sevmenin kaderi olduğunu biliyordu. Birbirlerinin erdemlerini ve
kusurlarını tanıyarak gelişen bu ilişkiyi her ikisi de ötekinin ölümüne dek
sürdürmeye kararlıydı ve bir öpücük ömürlerinin sonuna kadar onları
birbirlerine mühürlemişti.
Francisco bu arada hem moda fotoğrafları çekiyor… Hem
José’nin gecekondu mahallesinde babasının tecavüzüne uğramış bir kız çocuğunu
tedavi ediyor… Hem de bazı sığınmacıları sınırdan çıkartan, dayanışmaya bağlı
örgüt üyelerini sınırdan içeriye alma işini düzenleyen bir örgütle ilişki
içerisindeydi.
“ Çok sonraları
Irene ile Francisco, yaşamlarındaki akışın nerede yön değiştirdiğini
kendilerine sorduklarında, Los Riscos’un terk edilmiş o madenine girdikleri o
uğursuz pazartesi gününü hatırladılar. Orada dağın tepesinde yapayalnızken
görünmez bir sınırı geçtiklerinin, yeni ve korkunç bir boyuta girdiklerinin
bilincine varmışlardı. Her türlü tutkunun peşine düşüp, ayak bastıkları bu yerde
canlı ve hayaletlerle bir aradaydılar.
***
Başlangıçta kahramanların öyküdeki yerlerini ve
adlarını yerleştirmeye çalışırken okuyucuyu savuran romanda, Kapitalizm’in örgütlü güçleri, din, devlet, asker, polis ve siyaset, yerlerini
alırken… Kapitalizm’in halklar üzerindeki en ağır baskıcı rejimi Faşizm’in
ikinci ve itici temel kolonlarından dini temsilen kilisenin Güney Amerika’daki “sapkın”
inançlılarında varlıklarının amacının ve anlamının farkında olan Birleşmiş
Halkın yanındaki temsilcileri öykünün çözümünde onurlu yerlerini alırken… Cuntacı
rejime başkaldırısı ile Yzb. Gustavo Morante’yi Francisco Leal’in gözünde
şerefli bir yoldaş kılar, kahramanların anıları Francisco ile Irene’nin
yürekleri ile Birleşmiş Halkın yüreğinde şerefli yerini alırken… “Vatan aşkı
için!” adaleti cuntanın istediği biçimde düzenleyenler, raporları yok edenler, Kilise’nin onurlu avukatlarına bürokratik
karmaşalar içinde yollarını yitirtip kendilerine uygun yasalar uyduranlar,
tanıklara saldıranlar ve öldürenler, suçu kurbanların yoldaşlarının üzerine
iğreti giydirenler, tarihin karanlık çöplüğüne gömülmeye yazıldılar.
Bu arada televizyonlar her zamanki gibi hafif müzik,
yarışmalar, çekilişler, aşk ve çizgi film programlarına devam ediyordu. Gazetelerdeki
haberler huzur vericiydi, harika bir ülkede yaşıyorlardı… Çirkin haberler
sadece yurtdışından çözüm bulamayan sorunlarla boğuşan, mutluluk tanımayan
ülkelerden sızıyordu. Dehşetli zenginlikten, ekonomik mucizeden ve bu rejim
sayesinde ülkeye akan yabancı sermayeden söz ediliyordu… Mutluluk zorunluydu… Ulusal
topraklar üzerinde iki ayrı ülke vardı, bir tanesi yıldızlı seçkin tabakaya
aitti, öteki ise sessiz ve bir kenara itilmiş bir sınıftı.
***
Kitabı bitirip, kapadığınızda; emperyalizmin Şili’deki faşist
silahlı gücü, cunta ve türevlerini oluşturanlar bugün nerelerde, hâlâ içimizde
dışımızda, iletişim ve ulaşımla küçülmüş dünyamızda kimler, kimlerle beraber fotoğraf
veriyorlar? Düşününüz.
Isabel Allende, siyasi düşüncesi ve kalemi ile gerçekleri arayan
kurgularında, Gölgeler içinde yaşayan insanın zıtlarının birliğinde vicdansızlığı,
kötülüğü gösterdiği kadar, Aşk’la, umudu,
onuru ve iyiliği de aşılıyor bize… anlayarak yaşamak için, kalın
sağlıkla, her zamanki gibi kitapla…
Çeviri için not: Kitabın başında kahramanları yerine
oturtmak için not almanızı öneririm. Çevirideki devrik tümceler ve anlam
kaymalarından dolayı başlangıç bölümünün oldukça yıldırıcı olduğunu, öykü sizi
kavradıktan sonra çeviri hatalarının görmezden gelindiğini söyleyebilirim.
Ayrıca 270. Sayfanın son paragrafındaki Francisco Ranquelio’nun, Pradelio Ranquelio olması
gerektiğini düşünüyorum.
27.07.2023 mehmetealtin, 366/CCXX
https://eflatunharmaniyeli.blogspot.com.tr/
-----------------------------------------------------------
Can Sanat Yayınları, 5. Baskı,
Aralık 2022
[1]
Evangelina Ranquileo (Flores) : Biyolojik
ailesi Ranquelio, koruyucu ailesi Flores
[2]
Evangelina Flores (Ranquileo) Sánchez : Biyolojik
ailesi Flores, koruyucu ailesi Ranquileo