6.27 Treni, Jean-Paul Didierlaurent, 353 / CLXXIV
2018 NOTRE DAME DE SION (NDS) EDEBİYAT ÖDÜLÜ
----------------------------------------------------------------------------------------------
Çalıştığı geri dönüşüm
işletmesindeki, Zerstor500’ün hazmedemediği atık kitap sayfalarını, 6.27
treninin kapı girişindeki katlanır koltuğunda oturan Vilain Guigniol’un
gözlerinden, tren yolcularının kulaklarına yansıtan yazar… masalsı bir dille yazdığı
bu kitapla aldığı ödüllere, 2018 NDS ödülünü de ekleyerek, Türkiye’de dikkatleri
üzerine çekmiş durumda… Bunda çevirmen Aysel Bora’nın katkısı da büyük…
Kitabı ödüllendiren, her zaman
güvenilir olduğunu düşündüğüm NDS edebiyat ödülleri seçici kurulunun çok doğru
bir karar verdiğini söylemeliyim.
Romandaki her karakteri adeta ayrı
vagonlara, vagonlarda da kompartımanlara yerleştiren, buna rağmen merak
unsurunu sonuna kadar canlı tutan yazar, rayların üzerinde etkileyici bir dille
akıp gidiyor. Roman, kitabın her bir satırında
egemen olan günümüzün sosyo-ekonomik koşullarının ortaya çıkardığı en büyük
sorunun, sıkıntı, yalnızlık veya seçilmiş yalnızlık duygularının üzerine kurulmuş…
ama umut kesilmez umuttan…
Nefret ettiği şefi
Kowalski, yardımcısı Brunner ve geri dönüşüm makinesi Zerstor500’e karşılık… Fabrika
bekçisi Yvon ile Zerstor500’ün içinde ayaklarını kaybeden Guiseppe ve tüm
mahrem sırlarını anlattığı küçük kırmızı balığı dışında kimsesi olmayan kitabın
kahramanı Guylain, makinenin imha edemediği, birbirinden bağımsız kitap
sayfalarını, yasak olduğu halde makinenin içinden alıp, her sabah, işe giderken
bindiği 6.27 treninde, bu sayfaları yolculara okumaktadır…
·
“Vilain
Guignol… Kahkahalara ve alaylara meydan vermemek için görünmez olmayı
öğrenmişti. Her gün aynı saate bindiği trende, yirmi dakika süren yol boyunca
yaptığı okumalar sonunda, yıllar içinde, yolcular ona zararsız kaçıklara karşı
takınılan hoş görülü saygıyı gösterir olmuşlardı… Guylain yolcuları günlerin
tekdüzeliğinden koparan, adeta kısa bir soluktu ” S.13
·
“Guylain, Brunner’in
iflah olmaz ve tehlikeli bir hıyar olduğunu, en kötü türen bir yılan olduğunu,
kafasına yerleştirmişti.” S.22 “Ve Brunner, normal konuşmayan ama kükreyen,
uluyan, küfreden, şefimiz Bay Kowalski’nin kıçını yalamak için hiçbir fırsatı
kaçırmıyordu.” S.23
·
“Ana giriş
kapı bekçisi Yvon tamamen okumasına gömülü, dakikalarca tek kelime etmeden
durabilirdi. Sessizliği dolu doluydu.” S.30 “ “ ‘ Kafiye tutturacağım diye,
bazen işin gerçeğini yansıtmayan birtakım laf ebelikleri yapsa da…’ s.124 Konuşunca
kimsenin karşında duramayacağı on iki hecelik Aleksandrin hecelerini
sıralamakta ustalaşmıştı.”S.33
·
“16 Nisan
2002’de kitapları parçalayıp geri dönüşüm sağlayan Zerstor500’ün şef operatörü
Guiseppe Carminetti’nin bacaklarından artakalan şeyler de şekilsiz bulamaca karıştığında…
Guisseppe’nin son çığlıkları hangarda yankılanırken, pislik Kowalski makineyi
tekrar çalıştırmaya başlamıştı.”S.43… Şirketin araştırması sonucunda, Guiseppe’nin
kanında, sözde, litrede iki gramdan fazla alkol bulunmuştu!” s.42 “ Oysa sorun
kofradaydı… arızalı kofra tam olarak çalışamıyor ve levye OFF konumunda olsa
dahi, kendi kafasına göre elektrik veriyordu.” S.44 “
Guiseppe, heyecandan titreyen bir sesle elindeki kitabı
Guylain’e tanıtmıştı: ‘ Eski Zaman Bahçeleri ve Sebze Bostanları’… Kitabın basıldığı
AF87452 rulo numaralı kâğıt, atık işleme ve doğal geri dönüşüm işletmesinde 16
Nisan 2002’de üretilmişti… İhtiyar bacaklarına yeniden kavuşmuştu!” s.46-47
Guylain’in yalnızlığı,
trende taşınabilir bir bellekte bulduğu, 14717 fayans arasındaki derzlerde yatan
çirkinlikten güzellik, sığlıktan derinlik,
basitlikten renkahenk bir dünya yaratan günlük ile değişecek… günlüğün yazarına
ve söylemine âşık olacaktır.
·
“ Taşınabilir
bellek, Guylain’in hayatına tesadüfen girdi… açıp 1. Belge’yi okuduğunda,
aklında kalan ‘Emziren bir kadının göğsü gibi cömert güzel bir 3, mutlu olmama
bol bol yeterdi ama 14717; bu rakam sırf kemikten ibaret… cümlesiydi.’” S.77 “
… 17. Belge’yi okuduğunda, aklında kalan ise ‘… insanlar buraya sadece
bağırsaklarını ve idrar keselerini boşaltmak için gelmiyor. Bazılarının,
yanımda içlerini döküp rahatladıkları hiç de ender değildir… dedi…’ Julie”
S.107
“ (…) bir süreden beri bu gezegende renkleri daha
canlı, olayları daha az ciddi, kışları daha az sert, dayanılmazı daha
dayanılır, güzeli daha güzel, güzeli daha az çirkin gösterme, kısaca hayatı
bana daha güzel gösterme gücüne sahip bir insanın olduğunu keşfettim. “ s.131
Diderlaurent’ın
6.27 treni ile satırların arasında giderken, kelimelerle gerçeklerin her
koşulda ortaya çıkmak gibi yararlı bir huyları olduğunu bir kere daha gördüm,
sevindim ve umutlandım.
Hiçbir zaman
atmaya kıyamayacağınız, çocuklarınız, torunlarınız ve dahi büyükleriniz ile
paylaşacağınız bu kitabı, başucunuza koyun, Kowalski ile Zerstor500’un
kötülüğünden koruyun.
08.08.2018
mehmetealtin, https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
-----------------------------------------------
Can Yayınları, 3. Baskı, Nisan
2018, Çeviri: Aysel Bora