8 Ağustos 2018 Çarşamba




6.27 Treni, Jean-Paul Didierlaurent, 353 / CLXXIV

2018 NOTRE DAME DE SION (NDS) EDEBİYAT ÖDÜLÜ
----------------------------------------------------------------------------------------------

Çalıştığı geri dönüşüm işletmesindeki, Zerstor500’ün hazmedemediği atık kitap sayfalarını, 6.27 treninin kapı girişindeki katlanır koltuğunda oturan Vilain Guigniol’un gözlerinden, tren yolcularının kulaklarına yansıtan yazar… masalsı bir dille yazdığı bu kitapla aldığı ödüllere, 2018 NDS ödülünü de ekleyerek, Türkiye’de dikkatleri üzerine çekmiş durumda… Bunda çevirmen Aysel Bora’nın katkısı da büyük…


Kitabı ödüllendiren, her zaman güvenilir olduğunu düşündüğüm NDS edebiyat ödülleri seçici kurulunun çok doğru bir karar verdiğini söylemeliyim.


Romandaki her karakteri adeta ayrı vagonlara, vagonlarda da kompartımanlara yerleştiren, buna rağmen merak unsurunu sonuna kadar canlı tutan yazar, rayların üzerinde etkileyici bir dille akıp gidiyor. Roman, kitabın her bir satırında egemen olan günümüzün sosyo-ekonomik koşullarının ortaya çıkardığı en büyük sorunun, sıkıntı, yalnızlık veya seçilmiş yalnızlık duygularının üzerine kurulmuş… ama umut kesilmez umuttan…

Nefret ettiği şefi Kowalski, yardımcısı Brunner ve geri dönüşüm makinesi Zerstor500’e karşılık… Fabrika bekçisi Yvon ile Zerstor500’ün içinde ayaklarını kaybeden Guiseppe ve tüm mahrem sırlarını anlattığı küçük kırmızı balığı dışında kimsesi olmayan kitabın kahramanı Guylain, makinenin imha edemediği, birbirinden bağımsız kitap sayfalarını, yasak olduğu halde makinenin içinden alıp, her sabah, işe giderken bindiği 6.27 treninde, bu sayfaları yolculara okumaktadır…
·         “Vilain Guignol… Kahkahalara ve alaylara meydan vermemek için görünmez olmayı öğrenmişti. Her gün aynı saate bindiği trende, yirmi dakika süren yol boyunca yaptığı okumalar sonunda, yıllar içinde, yolcular ona zararsız kaçıklara karşı takınılan hoş görülü saygıyı gösterir olmuşlardı… Guylain yolcuları günlerin tekdüzeliğinden koparan, adeta kısa bir soluktu ” S.13


·         “Guylain, Brunner’in iflah olmaz ve tehlikeli bir hıyar olduğunu, en kötü türen bir yılan olduğunu, kafasına yerleştirmişti.” S.22 “Ve Brunner, normal konuşmayan ama kükreyen, uluyan, küfreden, şefimiz Bay Kowalski’nin kıçını yalamak için hiçbir fırsatı kaçırmıyordu.” S.23

·         “Ana giriş kapı bekçisi Yvon tamamen okumasına gömülü, dakikalarca tek kelime etmeden durabilirdi. Sessizliği dolu doluydu.” S.30 “ “ ‘ Kafiye tutturacağım diye, bazen işin gerçeğini yansıtmayan birtakım laf ebelikleri yapsa da…’ s.124 Konuşunca kimsenin karşında duramayacağı on iki hecelik Aleksandrin hecelerini sıralamakta ustalaşmıştı.”S.33

·         “16 Nisan 2002’de kitapları parçalayıp geri dönüşüm sağlayan Zerstor500’ün şef operatörü Guiseppe Carminetti’nin bacaklarından artakalan şeyler de şekilsiz bulamaca karıştığında… Guisseppe’nin son çığlıkları hangarda yankılanırken, pislik Kowalski makineyi tekrar çalıştırmaya başlamıştı.”S.43… Şirketin araştırması sonucunda, Guiseppe’nin kanında, sözde, litrede iki gramdan fazla alkol bulunmuştu!” s.42 “ Oysa sorun kofradaydı… arızalı kofra tam olarak çalışamıyor ve levye OFF konumunda olsa dahi, kendi kafasına göre elektrik veriyordu.” S.44 “

Guiseppe, heyecandan titreyen bir sesle elindeki kitabı Guylain’e tanıtmıştı: ‘ Eski Zaman Bahçeleri ve Sebze Bostanları’… Kitabın basıldığı AF87452 rulo numaralı kâğıt, atık işleme ve doğal geri dönüşüm işletmesinde 16 Nisan 2002’de üretilmişti… İhtiyar bacaklarına yeniden kavuşmuştu!” s.46-47

Guylain’in yalnızlığı, trende taşınabilir bir bellekte bulduğu, 14717 fayans arasındaki derzlerde yatan çirkinlikten güzellik, sığlıktan derinlik,  basitlikten renkahenk bir dünya yaratan günlük ile değişecek… günlüğün yazarına ve söylemine âşık olacaktır.
·         “ Taşınabilir bellek, Guylain’in hayatına tesadüfen girdi… açıp 1. Belge’yi okuduğunda, aklında kalan ‘Emziren bir kadının göğsü gibi cömert güzel bir 3, mutlu olmama bol bol yeterdi ama 14717; bu rakam sırf kemikten ibaret… cümlesiydi.’” S.77 “ … 17. Belge’yi okuduğunda, aklında kalan ise ‘… insanlar buraya sadece bağırsaklarını ve idrar keselerini boşaltmak için gelmiyor. Bazılarının, yanımda içlerini döküp rahatladıkları hiç de ender değildir… dedi…’ Julie” S.107
“ (…) bir süreden beri bu gezegende renkleri daha canlı, olayları daha az ciddi, kışları daha az sert, dayanılmazı daha dayanılır, güzeli daha güzel, güzeli daha az çirkin gösterme, kısaca hayatı bana daha güzel gösterme gücüne sahip bir insanın olduğunu keşfettim. “ s.131

Diderlaurent’ın 6.27 treni ile satırların arasında giderken, kelimelerle gerçeklerin her koşulda ortaya çıkmak gibi yararlı bir huyları olduğunu bir kere daha gördüm, sevindim ve umutlandım.

Hiçbir zaman atmaya kıyamayacağınız, çocuklarınız, torunlarınız ve dahi büyükleriniz ile paylaşacağınız bu kitabı, başucunuza koyun, Kowalski ile Zerstor500’un kötülüğünden koruyun.


-----------------------------------------------
Can Yayınları, 3. Baskı, Nisan 2018, Çeviri: Aysel Bora