Aşk ve İsyan, Nedim Gürsel, 544/ CXCI
“
Bu kentte tanıştığı, yarenlik ettiği, hikâyelerini dinlediği insanlar, hayal
perdesi benzeri, deve derisinden kesilmiş suretlerden mi ibarettiler acaba?
Hayal perdesine çıkıp rollerini oynadıktan sonra kayıplara mı karışıyorlardı? “
s.179
Nedim
Gürsel’in bu romanı, Voltarie’nin “dünyadaki
acıların birer zorunluluk olduğunu ve Tanrının bundan daha iyi bir dünya
yaratmasının mümkün olmadığını ileri süren”… filozof Leibniz'in "mümkün dünyaların en iyisi" felsefesini eleştirmek için
yazdığı (Candide ou l'Optimisme = Candide, ya da İyimserlik) romanın kahramanı
Candide’nin, Arabesk filminin konusuna taş çıkartırcasına, İstanbul’da başına
gelenlerin ironik ve erotik bir dille anlatırken…
Candide’nin kişiliğinde Lale Devri’ndeki Osmanlı’nın, geçmişinde
boncuk arayanların gözüne sokarcasına, karanlık yüzünü, siyasal şiddet ve
dalavereler içinde eşcinsel ilişkileri, tarihî gerçeklere uygun, ama abartılı
kurmaca bir dil kullanıyor. Kitapta padişahların ırzına bile geçebilen oldukça
hırpalanmış bir Osmanlı yaşamı karşımıza çıkarken… savaş meydanındaki mehter yürüyüşünde dahi ikinci
adımda civelek taburlarının arkadan gelip gelmediğini kaygıyla izleyen, padişah
dahil, savaşçıları örnek göstererek…
bunun hayatın olağan akışı olarak alınıp,
algılandığını duyuruyor.
Bu durumun
kanıtlanmış örneklerinden birisi olan; Zenta’da bozguna uğrayıp, sadaret
mührünü düşmana kaptıran… eyalet paşaları ile birlikte Tisa ırmağında boğulup
ölen Elmas Mehmet Paşa’ya, unvanını, ona ilk görüşte âşık olan, Sultan IV.
Mehmet, Avcı Mehmet, verdiğini söylerken gibi onun ölümünden sonra da II.
Ahmet’in kapatması olan Elmas bu dönemde üç tuğlu paşa, ardından Sultan II. Mustafa
zamanında ise sadrazam olurken, sefahatin siyasetini tavana vurarak mühürlüyor.
Siyasetin her
türlü rüşvete, hırsızlığa, rezilliğe dışavurumuna diğer örnek kişiler ise gelecekte celladı olacak Patrona Halil’i,
asılmaktan kurtaran Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa ile hamamda kendisine
Patrona’dan başka kimseyi dokundurtmayan Ayasofya vaizi İspirzade’de olsa
gerektir.
Hele bir de
Patrona Halil isyanında Ayasofya vaizi başrolde olmak üzere hazırlık safhasında
görev alanlara, “Manav Muslubeşe, Çardak
Kolluğu çorbacısı, kahveci Ali usta, Çardak Kahvehanesi çubuktarı Rum Angeli.
Ayasofya hamamı destebaşı ve vaiz İspirzade’nin muhabbet tellalı Karayılan Bey,
Kıptî at cambazı Musa, Cebeci Ocağı neferi Turşucu İsmail, yorgancı Kanlı Veli,
kayıkçı Alacalı Mustafa” ‘ nın adlarına göz gezdirildiğinde, Osmanlı’nın
parıldayan aynasının arkasındaki sırın sırrı ortalığa saçılıp resmî
tarihlerdeki parlak görünümü darmadağın oluyor.
Lale devrinde
geçen romanda anlatıldığı üzere… Bonneval Kontu Claude Alexandre, nam-ı diğer
Humbaracı Ahmet Paşa’nın alafranga ile alaturkanın kesiştiği fakirhanesinde
isteyen şerbet, istemeyen şarap ikram edilirken… halka kıraathane açıp bedava
kek dağıtan da olmadığı gibi insanlar hayal perdesinde rollerini yapıp
kayıplara karışmakta, boğdurulan şehzadeler, kellesi giden paşalar ve vezirler,
iğdiş edilenler, cariyeler, perdede oynamakta… yeni padişah yâr bana bir eğlence
deyince, sazendeler çalar hanendeler söylerken, cellat kelle alıp, aynı oyun devamlı
oynanmakta… Padişah’ın hattı hümayunu bostancı başının elinde, sadrazamın mührü
celladın elinde, bok yoluna gidilse de yenileri gelmektedir yerine…
Özetle tarihsel
roman yazacağım diye işkembe-i kübradan atmayan yazar, tutarlılığı elden bırakmadan,
kurmacayla gerçeği aralarında fark gözeterek ince bir zekâ ve hünerle hayal
perdesine yansıtsa da kullandığı dil, kafayı yemiş yaşlı erkekler dünyasının
belirtileri içinde… kıvrak zekâsını yadsırcasına basit ve fazlasıyla erotik. Yahu
ne olacak, alt tarafı bir nokta demeyin! Arapçada hamur teknesi gibi Be’nin
altındaki nokta, tavşan kafalı Tı’nın üstüne sıçrayıp bir adet de çoğalırsa bu
kitap kimine göre olur makbul, kimine göre de olur maktul. O zaman kim koşacak
yazarın yardımına? Bu dilin, edebi inceliği, derinliği ve varsa ironisi, ben
kavrayamadım. Bu da benim cehaletim. Eğer bu mizahsa, bu da mizah anlayışımın
kıtlığından her halde… Anlayan varsa bana bir açıklasın hele.
Kısacası mizahi derinlikten çok, seksi derinliği
olan kurgu, kitabı keyifle okunmaktan uzaklaştırsa da Osmanlı’nın parıldayan
aynasının arkasını görmek isteyenlere bu kitabı öneririm.
Kalın kitapla, tasasız ve
sağlıkla…
19.01.2021 mehmetealtin,
https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
Doğan
Kitap, 1. Baskı, Eylül 2020