14 Nisan 2016 Perşembe

Ağaçların Özel Hayatı, Alejendro Zambra, 18/CVIII
---------------------------------------------------------------------------------
Türkçede Eve Dönmenin Yolları ve Bonzai adlı iki kitabı daha olan, benim yeni tanıştığım, Alejandro Zambra'nın beni, sayfalarının içtenlik dolu sıcaklığında saran bu kitabı, çokbilmişlerin deyişi ile ‘novella’sı da ‘insanın kendine yabancılaşmasının’ bir başka örneği…
“Juliàn, Daniela’yı oyalamaya çalışıyor… uydurduğu bir dizi hikayeyle, Ağaçların Özel Hayatı’yla… kahramanları bir kavak ağacıyla bir baobap ağacı, geceleri kimse onları görmezken fotosentez hakkında… aptal beton parçaları olmaktansa ağaç olmanın getirdiği sayısız faydalar hakkında…” s.13
Bence kitabın adı, yukarıdaki alıntının içinde… ve yazar için hayat, kendi özelinde,   diyalektik temelinde akıp giden bir süreç, ağacın farklı dallarından oluşan nitelikli bir toplam… bu kadar basit yani… ve özetle
“Daniela, her şeyi altüst etmek üzere geldiğinde Verònica üniversitede Güzel Sanatların ikinci yılındaydı.” S.20
“Juliàn… uyuyan kızın, Daniela’nın babası olma ve hâlâ resim kursundan dönmemiş kadının, Verònica’nın kocası olma rolünün düştüğü bir dünyadan davet aldı.” S.19
“Verònica, yolun ortasında lastik değiştiren bir kadın… kimse ona yardım etmek için durmuyor. Böyle olmuştur, diye düşünüyor Juliàn, Verònica’nın kaybolmuş, uzak bir caddede tek başına lastik değiştiren görüntüsüne tutunarak işin içinden çıkıyor.” S.42
“’Daniela’… sevmekten vazgeçmek için seviyor ve başkalarını sevmek ya da bir süreliğine veya sonsuza dek yalnız kalmak için sevmekten vazgeçiyor. Bu temel doktrin.” S.69 “ Bu bir aşk hikâyesi, pek de özel sayılmaz: iki kişi, isteyerek ve masumane bir şekilde, kısa bir süre içinde doğal olarak düşüşe geçecek paralel bir dünya kuruyor. Sınıfına ait izler yakaladığı, ortalama… ezbere aşk cümleleri… kaybolan ve sonra tekrar kurulan hayaller…” s.79
…ve bu kitap, ağacın farklı dallarından oluşan nitelikli bir toplam… bu kadar güzel yani…
-------------------------------------- 
Notos Kitap, 1. Baskı, Haziran 2015


5 Nisan 2016 Salı

Doppler, Erlend Loe, 142/CVII
---------------------------------------------------------------------------------
Norveç edebiyatının en çok okunan yazarlarından biri olan Erlend Loe’nin baskısı  bir kitabı daha var Türkçede, Naif Super… bu da ikinci romanı dili çok temiz… hikaye varlığını korurken, mizah ve hiciv satır arasından ustalıkla kendisini hissettiriyor.

Romanın ana teması Marx’ın İnsanın Kendine Yabancılaşması kavramında gizli ki;

İnsan, doğadan koparak kültürel-toplumsal alanda kendine ikinci bir doğa kurmak anlamında, doğaya yabancılaşır. Bu insan oluşu açıklayan niteliğiyle olumlu karşılanan yabancılaşmadır, zorunlu bir süreç olarak anlaşılır. İkinci yabancılaşma ise, bizzat kapitalist pazarın ve kapitalist toplumsal sistemin yarattığı yabancılaşmadır. Bunun sonucu olarak insan kendi doğasına yabancılaşır. Böylece insan kendine, kendi emeğine, ilişkilerine, dünyaya ve yaşama yabancılaşır. Kapitalist pazarın bir unsuru olarak işleyen çarklardan biri haline gelir.

Kitap da bu sürecin tam bir tarifi sanki…
“ Bu ülkenin dışında hiç tanımadığım bir dünya var. Yardıma muhtaç… Norveç’te yaşıyorsan, koşullar hakkında doğru bir fikrin olmuyor diye düşünüyorum… Norveç’in bankalarda milyonlarca kronu var… paraları istifliyoruz. İnsanların arasına karıştığımız da yok… Norveç ise dünyanın önemsiz bir banliyösü… “ s.116

“Yaşamında eğlence ve oyuna çok az yer vermiş…Uzun bir yaşamdan sonra insan birdenbire kendini tanıyamaz oluyor.. Beden kendini yabancı ve korkmuş hissediyor. Alışkın oldukların birden itici gelmeye başlıyor ama öyle zırt diye başka biri de olamıyorsun, çoktan iş işten geçmiş…” s.92

“Başarılarla yattım, başarılarla kalktım. Başarılarla uyudum. Başarı soludum ve yavaş yavaş yaşamımı yitirdim. Şimdilerde olana bitene böyle bakıyorum. Allah çocuklarımı benim kadar başarılı olmaktan korusun.” S.30

“Ormandayım çünkü orada olmalıyım. Beni anlayamazsın çünkü orada olmak zorunluluğunu hiç hissetmedin. Sen hayatını gayet güzel idame ettiriyorsun, bense zar zor… benim onlarla geçinmeye artık gönlüm yok.” S.26
“ orman sakin ve dostanedir… başka her yerden daha az kafa karıştırır… yaşamını ormanın ellerine bırakabilirsin çünkü orman dinler ve anlar… yıkmaz, yeniden kurar ve her şeyin büyümesine izin verir.” S.50

--------------------------------------- 

Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2016