Acı
Portakal, Yiğit Bener 788/ CLXXXIX
18.
Yüzyılda Fransızlar tarafından kurşuna dizilen,
Haitili
militan, Sanité Belair’in anısına...”
-0-
Yiğit Bener’in
bu romanı da "Heyulanın Dönüşü”ne benzer ama bu sefer bir başka boyutta… uzun yıllar yurt dışında kalmak zorunda kalan
eski bir devrimcinin yıllar sonra görev, eğitim, aşk üçgeninde kendiyle
hesaplaşmasını iki katmanda ele alırken, birinci katmanı, “El Turco” adlı
devrimcinin yaşananlar üzerinden hem kendi özeleştirisini, hem de eril dünyanın
özeleştirisini kapsıyor ki; roman bu açıdan kadınların okuyup yorumlamasına
değer.
İkinci katmanı
ise babanın geçmişinde yaşananların kızıyla tartışması ki; Türkiye’de yaşayan
ve hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun bir babanın kızıyla, geçmişinin
mahreminde, konuşabilmesi romanın kurgusu açısından tartışmaya değer.
Bu iki değer
ışığında roman, - aile içinde başlayan sessiz ve/veya şiddet yükü ömür boyu
okulda, sokakta, askerde, poliste, güvenlikte, hapishanede, kamu kurumlarında, darbeci ya da otoriter iktidar sözcülerinin
konuşmalarında artarak rastlanan - eril sesin… “bacılarına” bile yan bakmayı
zül sayıp, cinselliği devrim sonrasına erteleyen sesin tacizinin, etkisinde bir
aşka odaklanıyor.
Öte yandan
eşitlik mücadelesine destek veren her erkek de cinsiyetinden ötürü davanın
ötekisi olarak potansiyel suçlu olarak yargılanırken, birkaç gün içinde çözülen
kaya gibi sapasağlam, acı çikolatalı portakal dilimi yoldaşa, en büyük zararı
kimin verdiği, en büyük suçlu kimin olduğu, sorusu altında, pusulanız
da şaşmışsa, … “İşte bunun telafisi
yoktur. Pişmanlık değildir artık hissettiğiniz. Çaresizliktir. Bozgun. Çöküş.
Anlam yitimidir.” S.16. “En büyük suç, umudu yok etmektir. Direnç ve
mücadelesini paylaşmak şöyle dursun acısıyla yüzleşmeye bir gün daha katlanamamaktır. Kaçmaktır.”
S.181
okunmaya değer. Kalın
kitapla, tasasız ve sağlıkla…
https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
Can Yayınları 1. Baskı, Kasım
2019,