14 Kasım 2018 Çarşamba




Dünyadan Aşağı, Gaye Boralıoğlu, 227 / CLXXVII

Gaye Boralıoğlu ile yeni tanıştım. Kitabı matruşka gibi… kitap içinden kitap çıkıyor ve anlatıcılar değişiyor. Buna rağmen, senarist de olan yazarın bu donanımını kitaba da yansıtması sayesinde, kitabın kurgusu bu karmaşadan uzak tutulmuş. Bu nedenle bile büyük bir emeğin eseri olan kitabın konusu, basit bir aldatma öyküsü gibi gözükse de…
  • “Çekyat, bir erkek için sonun başlangıcıdır. Karnınızı dayadığınız sıcak beden, kokusunu içinize çektiğiniz saçlar, kâbuslarınızda sizi sakinleştirecek güvenli kucak, nefesinizi uykuda bile izleyen kudret, uçup gider, siz yayları batan somyayla baş başa kalırsınız.” S.35
  • “Hilmi Aydın… kızı buyur ederken… geri dönüşü olmayan bir yola doludizgin girdiğini kesin olarak biliyordu.” S.52”… haz ve korkunun birbirine karıştığı güçlü bir sarmalın dibine doğru çekildiğini hissediyordu.”s.68
  • “Evlilik kurumunun yapıtaşlarından biri inattır. İnsan bir kişide inat eder… Bu inat başlangıçta dış dünyaya karşıdır. Her bir olma hali inkar ve çöküştür. Bu kez birbirleri ile inatlaşır… ve paylaşım savaşları başlar.” S.81 “… İhanet eden kişi, aynı zamanda evliliği sürdürme konusunda şuursuzca inat eden taraftır.” S.83 “” Gözün görmediğini ise kalp tamamlar.” S.87
amacı olmayan, hırsı aklından öte roman kahramanın, kendi yorumunda hayatı boyunca kafakakan bir babanın esiri olan Hilmi Aydın’ın, -bana göre- gerilimsiz tekdüze öyküsü. Üç bölümden olan romanın üçüncü bölümünde, yazarın kaleminde Hilmi Aydın’ın da nefesi kesiliyor ve bölüm tekrara dönüşüyor.
·         “ Babam… durmadan beni yerin dibine sokan adam… Asla işyerime koymak istemeyeceğim bir resim.” S.135 “ … her şeyin kendi arzuladığı gibi ve kendi belirlediği zamanda olmasını isterdi.” S.171 “ beni ipnotize eder, sığındığım köşeden tek bir bakışla uzaklara fırlatırdı.”s.172 “ …verdiği bir tarife, tarifte olamayan bir şeyi koymak benim ilk isyanımdır.” S.175 
·         “… insanlar, insanları kendisiyle ilişkileri çerçevesinde tarif ederler.” S.149 “… oğlumdan, hiçbir tarif çıkartmayı başaramadım.”s.155
·         “Yalnızlık bıçak sırtında yürümektir… başkalarına katlanmak kolay değildir ama en zoru insanın kendine katlanmasıdır.” S.151”Dünyada her bir nesnenin bilhassa da insanın etrafında mebzul bir miktarda mesafe olmalıdır… bu uyumlu birlikteliği ve birbirine tahammülü sağlar” s.168

Hilmi Aydın, günümüzde çok rastlanan birisi…  sokak diliyle omurgasız, üretmeden tüketmeye eğilimli kendine Müslüman.
“ Hilmi Aydın, … edinilmemiş bir amacın peşinde… vaziyeti menfaate çevirmede şuursuz bir hırs, bu hırsın uğruna amacın bağlamından kopma ve her şeyi kaybetme…” s.247

Şair Özge Dirik’in “ Bir çocuğu kemiren ya bir babadır ya da yokluğu.” dizesi ile başlayan kitapta Hilmi ile babası Selim Aydın’ın arasındaki sürekli didişmenin ardındaki biri birine bağımlı yaşamları ataerkil toplumun iktidar ilişkilerinin bir örneği gibi… ve budur bu kitabın bendeki izleri.

Not: Romandaki bir örneği aşağıda bazı bozuk cümleler beni oldukça rahatsız etti.
“Böylece bir tarafı kör bir üçgen oluşturdular. Aslında dağınık üç çizgiydiler, üçgen olma gayreti içindeki.”s.109


-----------------------------------------------
İletişim Yayınları, 1. Baskı, 2018