Dünyadan Aşağı, Gaye Boralıoğlu, 227 / CLXXVII
Gaye Boralıoğlu ile yeni tanıştım. Kitabı matruşka gibi… kitap içinden
kitap çıkıyor ve anlatıcılar değişiyor. Buna rağmen, senarist de olan yazarın
bu donanımını kitaba da yansıtması sayesinde, kitabın kurgusu bu karmaşadan
uzak tutulmuş. Bu nedenle bile büyük bir emeğin eseri olan kitabın konusu,
basit bir aldatma öyküsü gibi gözükse de…
- “Çekyat, bir erkek için sonun başlangıcıdır.
Karnınızı dayadığınız sıcak beden, kokusunu içinize çektiğiniz saçlar,
kâbuslarınızda sizi sakinleştirecek güvenli kucak, nefesinizi uykuda bile
izleyen kudret, uçup gider, siz yayları batan somyayla baş başa
kalırsınız.” S.35
- “Hilmi Aydın… kızı buyur ederken… geri dönüşü
olmayan bir yola doludizgin girdiğini kesin olarak biliyordu.” S.52”… haz
ve korkunun birbirine karıştığı güçlü bir sarmalın dibine doğru
çekildiğini hissediyordu.”s.68
- “Evlilik kurumunun yapıtaşlarından biri inattır.
İnsan bir kişide inat eder… Bu inat başlangıçta dış dünyaya karşıdır. Her
bir olma hali inkar ve çöküştür. Bu kez birbirleri ile inatlaşır… ve
paylaşım savaşları başlar.” S.81 “… İhanet eden kişi, aynı zamanda
evliliği sürdürme konusunda şuursuzca inat eden taraftır.” S.83 “” Gözün
görmediğini ise kalp tamamlar.” S.87
amacı olmayan, hırsı aklından öte roman kahramanın, kendi yorumunda hayatı
boyunca kafakakan bir babanın esiri olan Hilmi Aydın’ın, -bana göre- gerilimsiz
tekdüze öyküsü. Üç bölümden olan romanın üçüncü bölümünde, yazarın kaleminde
Hilmi Aydın’ın da nefesi kesiliyor ve bölüm tekrara dönüşüyor.
·
“ Babam… durmadan beni yerin dibine sokan adam…
Asla işyerime koymak istemeyeceğim bir resim.” S.135 “ … her şeyin kendi
arzuladığı gibi ve kendi belirlediği zamanda olmasını isterdi.” S.171 “ beni
ipnotize eder, sığındığım köşeden tek bir bakışla uzaklara fırlatırdı.”s.172 “
…verdiği bir tarife, tarifte olamayan bir şeyi koymak benim ilk isyanımdır.”
S.175
·
“… insanlar, insanları kendisiyle ilişkileri
çerçevesinde tarif ederler.” S.149 “… oğlumdan, hiçbir tarif çıkartmayı başaramadım.”s.155
·
“Yalnızlık bıçak sırtında yürümektir…
başkalarına katlanmak kolay değildir ama en zoru insanın kendine
katlanmasıdır.” S.151”Dünyada her bir nesnenin bilhassa da insanın etrafında
mebzul bir miktarda mesafe olmalıdır… bu uyumlu birlikteliği ve birbirine
tahammülü sağlar” s.168
Hilmi Aydın, günümüzde çok
rastlanan birisi… sokak diliyle
omurgasız, üretmeden tüketmeye eğilimli kendine Müslüman.
“ Hilmi Aydın, … edinilmemiş bir amacın peşinde…
vaziyeti menfaate çevirmede şuursuz bir hırs, bu hırsın uğruna amacın
bağlamından kopma ve her şeyi kaybetme…” s.247
Şair Özge Dirik’in “ Bir çocuğu
kemiren ya bir babadır ya da yokluğu.” dizesi ile başlayan kitapta Hilmi ile babası
Selim Aydın’ın arasındaki sürekli didişmenin ardındaki biri birine bağımlı
yaşamları ataerkil toplumun iktidar ilişkilerinin bir örneği gibi… ve budur bu
kitabın bendeki izleri.
Not: Romandaki bir örneği aşağıda bazı
bozuk cümleler beni oldukça rahatsız etti.
“Böylece bir tarafı kör bir üçgen
oluşturdular. Aslında dağınık üç çizgiydiler, üçgen olma gayreti
içindeki.”s.109
14.11.2018 mehmetealtin, https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
-----------------------------------------------
İletişim Yayınları, 1. Baskı, 2018