15 Aralık 2014 Pazartesi

Mevsimler, Gün Zileli, 213 -LXVIX
-----------------------------------------------------------------------
Hiç birini okumadığım, doğumu ile çocukluğunu anlattığı Ev,  soldaki bölünmeleri kapsayan Yarılma, fraksiyonları ve üyelerinin davranış kodlarını içeren Havariler, 12 Eylül sonrasında yazdığı Sapak ve 1990-2000 arasındaki Londra’daki mülteci hayatını anlatan Sığınmacılar adlı tümü de hayatından kesitler sunan otobiyografik romanlarından sonra yazarın son kitabı Mevsimler, okuduğum birkaç gün içinde gezerken ellerimde, kuyrukları soldan sağa çaktırmadan geçen tilkiler de dolaştı beynimde.

Diğerlerini okumasam da yukarıda sıraladığım romanları ile son romanını konumlandırdığımda Gün Zilelinin bu kitabının, 60’lı yıllarda ideali olan aydınların 70’lerde giderek militanlaştığı ve 80’lerde hayal kırıklığı içinde özüne döndüğünü söyleyerek bence okumadığım diğer kitaplarının bir özeti olsa gerek diye düşünüyorum kendimce… gelelim romanla ilgili kendimce söyleyeceklerime…

Kastım, tıpkı benim de yaptığım ve kendimi kurtaramadığım süslü ağdalı, zor anlaşılır bir anlatım dili değil ama romanın, tek sesli saz eşliğindeki bir türlü tat alamadığım basit dili var.

Bu bir yana, daha 30. sayfada, “ ……. Kolej denilen o ibne yatağında,”. 40. sayfada “ … Parti zenginlerinden …. ‘ların yalısıydı burası.”  44. sayfada “Atok, …. Kolejinin yatakhanesinde Rü ile yakalanmıştı.”  ötekileştiren sözlerini, hiç de yakıştıramadım sosyalist geçmişi ile övünen romancıya… oysa sosyalist ahlakın ölçüleri insanların davranışlarını sınıfsal davranışları üzerinden ölçmediği gibi sosyalist ahlakı oluşturacak temelleri atar. Bunun yolu da neden ve etkileri bağlamı içinde atılacak adımlardan geçer. Yukarıdaki satırlar tam bir sokak ağzıdır ki, özelikle bu günlerde 7/24 duyduğumuz bu ağız örneğinin çirkin sıfat tamlamaları ile apış arasında aradığı ahlak değerleri, sosyalist geçmişi olan bir ağza yakışmaz, yan yana bile gelemez.. Neyse zaten yukarıda italik yazıyla örneklediğim bu satırları yazan da çaresizliğinden sosyalizmden sapmış sonra da raydan çıkmış bir aydının lumpen proleter anarşist zihniyetidir ki bu da benim ötekileştirmem değil anarşist olduğunu kendi söyleyenin, bilimsel tarifidir.

Romanın dilinde çok rahatsız olduğum bir başka öge de “r” harfini söyleyemeyen romanın kahramanlarından birinin “r” harfleri yerine “ğ” ile konuşturulması ki, o cümle ve paragraflarda beni afakanlar bastı diyebilirim.

Bunun dışında, romanın kurgusu iyi, özenilseydi çok daha iyi olabilirdi ama gerçekliği adına da söyleyeceklerim var. 355 sayfalık romanın 195. sayfasına kadar her şey aslına ve geçmişe uygun olarak giderken bu sayfadan sonra kurgusal yönü öne çıkıp bu sayfalarda yer alan kişi ve örgütler de ötekileştirilip ağır töhmet altında bırakılıyor. Artık ben daha ne diyeyim? Karar sizin… 
----------------------------------------------

İletişim Yayınları, I.Baskı 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder