Mevsimler,
Gün Zileli, 213 -LXVIX
-----------------------------------------------------------------------
Hiç birini okumadığım, doğumu ile çocukluğunu
anlattığı Ev, soldaki bölünmeleri kapsayan Yarılma, fraksiyonları ve
üyelerinin davranış kodlarını içeren Havariler, 12 Eylül sonrasında yazdığı Sapak ve 1990-2000 arasındaki
Londra’daki mülteci hayatını anlatan Sığınmacılar adlı tümü de hayatından kesitler sunan otobiyografik
romanlarından sonra yazarın son kitabı Mevsimler, okuduğum birkaç gün içinde
gezerken ellerimde, kuyrukları soldan
sağa çaktırmadan geçen tilkiler de dolaştı beynimde.
Diğerlerini okumasam da yukarıda sıraladığım
romanları ile son romanını konumlandırdığımda Gün Zilelinin bu kitabının, 60’lı
yıllarda ideali olan aydınların 70’lerde giderek militanlaştığı ve 80’lerde
hayal kırıklığı içinde özüne döndüğünü söyleyerek bence okumadığım diğer
kitaplarının bir özeti olsa gerek diye düşünüyorum kendimce… gelelim romanla
ilgili kendimce söyleyeceklerime…
Kastım, tıpkı benim de
yaptığım ve kendimi kurtaramadığım süslü ağdalı, zor anlaşılır bir anlatım dili
değil ama romanın, tek sesli saz eşliğindeki bir türlü tat alamadığım basit
dili var.
Bu bir yana, daha 30.
sayfada, “ ……. Kolej denilen o ibne
yatağında,”. 40. sayfada “ … Parti
zenginlerinden …. ‘ların yalısıydı burası.”
44. sayfada “Atok, ….
Kolejinin yatakhanesinde Rü ile yakalanmıştı.” ötekileştiren sözlerini, hiç de
yakıştıramadım sosyalist geçmişi ile övünen romancıya… oysa sosyalist ahlakın
ölçüleri insanların davranışlarını sınıfsal davranışları üzerinden ölçmediği
gibi sosyalist ahlakı oluşturacak temelleri atar. Bunun yolu da neden ve
etkileri bağlamı içinde atılacak adımlardan geçer. Yukarıdaki satırlar tam bir
sokak ağzıdır ki, özelikle bu günlerde 7/24 duyduğumuz bu ağız örneğinin çirkin
sıfat tamlamaları ile apış arasında aradığı ahlak değerleri, sosyalist geçmişi
olan bir ağza yakışmaz, yan yana bile gelemez.. Neyse zaten yukarıda italik
yazıyla örneklediğim bu satırları yazan da çaresizliğinden sosyalizmden sapmış
sonra da raydan çıkmış bir aydının lumpen proleter anarşist zihniyetidir ki bu
da benim ötekileştirmem değil anarşist olduğunu kendi söyleyenin, bilimsel
tarifidir.
Romanın dilinde çok
rahatsız olduğum bir başka öge de “r” harfini söyleyemeyen romanın kahramanlarından
birinin “r” harfleri yerine “ğ” ile konuşturulması ki, o cümle ve paragraflarda
beni afakanlar bastı diyebilirim.
Bunun dışında, romanın kurgusu iyi, özenilseydi çok daha iyi
olabilirdi ama gerçekliği adına da söyleyeceklerim var. 355 sayfalık romanın
195. sayfasına kadar her şey aslına ve geçmişe uygun olarak giderken bu
sayfadan sonra kurgusal yönü öne çıkıp bu sayfalarda yer alan kişi ve örgütler
de ötekileştirilip ağır töhmet altında bırakılıyor. Artık ben daha ne diyeyim?
Karar sizin…
----------------------------------------------
İletişim
Yayınları, I.Baskı 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder