5 Aralık 2014 Cuma

Liberal İhanet, Merdan Yanardağ 929/83 -LXVIII
-----------------------------------------------------------------------
Gerici ve ilerici eleştirinin özüne bakmadan aynı şey olarak kabul ettirildiği günümüz Türkiye’sine sol liberaller 12 Eylül’den sonra neredeyse kapitalizmi sınıfsal temellerinden soyutlayarak yokmuş gibi davrandılar. Davranmaya da devam ediyorlar ve kapitalizmi kasıtlı olarak adeta kültürel bir kategori olarak ele alıyorlar. Devletin sınıfsal karakterini belirsizleştiren, emek sermaye çatışmasını yok sayan, emperyalizmi kulak ardı eden, bilimdışı siyaset ve vesayet rejimi kavramını genel kabule dönüştüren bu çabalar,  şaşkın ve/veya güdümlü solun bile terminolojisine girdi ve AKP-C (Cemaat) iktidarının uygulamaları sol liberaller tarafından selamlanarak kamuoyunun da genel kabulünün önü açıldı.
Bireysel özgürlükleri ancak kapitalist sisteme uygunluğu koşutunda savunan, esasında kapitalist girişim özgürlüğünü ve mülkiyet hakkını savunan Liberalizm ve inananları ülkemizde dinci gericilerle yan yana muhafazakâr bir konuma geçerek kendilerine de ihanet ettiler. Türkiye’de sağında ekonomide liberal, siyasette muhafazakâr olmak gibi garip bir akım oluştu. Çıkar ortaklığı da kaçınılmaz olarak gerici bir kutsal ittifaka dönüştü.
Sayıları fazla olmayan ama ittifakın bütün maddi araç, gereç ve kaynaklarını kullanan ve kullandırılan bu ihanet şebekesi toplumun önemli ölçüde direniş reflekslerini kırdılar. Açılan bu yoldan ABD’nin bölgesel çıkar ve hedeflerine ulusal tavır alanlar, yurtseverler dekore edilmiş davalarla tasfiye edilmeye başlandılar. Bilinçli ya da bilinçsiz tasfiye edilenlerin arkasında durmayan kurumlar da bu ihanetin arkasında durdular.
Liberalizme sığınan şirretlik o boyuta vardı ki “ezen ve ezilen, çalışan ve sermaye sahibi sınıflar var ama bu iyi bir durum ve değişmesine gerek yok.[1] S.75. demeye kadar vardılar. Oysa Liberalizm, eşitlerin düzeni demokrasiyi, sınıflar üstü bir rejim diye sunarken, serbest piyasanın ruhu sadece özel mülkiyettir. Bizdeki düzen de budur ve bu ruhu korumak için gerekirse üzerindeki demokrasi şalını kolaylıkla atabilir ki faşizme açılan yol da buradan başlar. Ezberi bozan da budur.
Sünni İslamla ilgisi bulunmayan özü Türk ve Türkmen olan ve faşizmin literatür anlamına göre bu kapsamdaki milleti değişmez bir veri olarak kabul etmesi gereken faşist milliyetçilerin de; kapitalizme karşı mücadeleyi içermeyen ulusalcı antiemperyalizmin de; aynı temada kendi kabına eden sözde işçi partisi etrafında birleşmiş Kürt hareketinin de ezberini bozan da budur ki bu ihanete kıyısından köşesinden bulaşmaktadırlar.
Batının talepleriyle Müslüman halkın taleplerini Tanzimat döneminden bugüne ilk kez aynı noktada olduğunu söyleyen[2] yeni rejim ise emperyalizmin uşaklığına razıdır. Bu sözleriyle topluma, emekçilere, kendi geleneklerine, insanlığa karşı olduğunun itiraf eden dinci vesayet, vesayetlerin en zararlısı ve onur kırıcısıdır. Bir ulusun uzun ve acılı işkencesine araç olan sınıflar üstü ve ezenlerle ilişkisiz bir vesayet rejiminin asla olamayacağını bilen, bilmeyen ve/veya bilmek istemeyen ihaneti ve aktörlerini bilimsel bir tabana dayanmış bir eleştiri kapsamında  tanımak ve oyunlarını izlemek istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun.
Bu kitapla ilgili sözlerimi, bir kardeşimin aynı kitap için yazdığı eleştirisinin son paragrafı ile bitirirken, kalın tasasız ve sağlıkla, başucunuzda daima en az bir kitapla…
“Şair sezgisi ve duyarlılığı ile bu kitapta anılan bazı insanların siyaseten sefaletini on yıllar önce saptamış olan Can Yücel’in şiirini hatırlamak yararlı olacaktır.”
“Dönmeyenler
öyle keyifli yazıyorum ki
bu adamlar hem üniversitede var
hem gastede yazar
hem de bozarlar
asaf savaş sakat
ve belgeli murat
bu murat belgeli murat
çok ingilizce bilir
ama hel'sinkiyle güvey girer
bu özel üniversite randevucuları
aydın doğan solcuları
dünyaya birşey öğreteceklerini
sanırlar
ekonomi ekonomi diye
kendilerini unuttukları gibi
bizleri de unuturlar
bu adamların listesi
asaf savaş sakat
belgeli murat
ekonomist mete tunçay
turker alkan, fisun özbilgen
başlangıç celal
laçiner'i sayıyorum
adları lazım değil esasında
kendileri lazımlık. CAN YÜCEL”
----------------------------------------------
Kırmızı Kedi Yayınevi, Kasım 2014




[1]  Mehmet Altan, Marksist Liberal, Heman Kitap, 4. Baskı
[2] Doç.Dr. Yalçın Akdoğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder