9,75
Santimetrekare, Mehmet Eroğlu 401-LXVI
-----------------------------------------------------------------------
Kitabının 148. sayfasında, “ İnsanoğlunun çıkabileceği yolculukların en zahmetlisi kendine doğru
yaptığıdır. “ diyen yazar, üçlemesi, Fay Kırığına Gezi Direnişi etrafında
dönen romanıyla bir kırık daha ekliyor.
Romanın en önemli
kurgusal özelliği benim de çok kullandığım ve sevdiğim dilimin düşler
evrenindeki aynaları; Mehmet Eroğlu da bu romanında, dokuz virgül yetmiş beş
santimetrekareye sığdırdığı bir yaşamı biri önünde, biri arkasında iki aynaya
sığdırmış iç içe geçmiş tekrarlanan aynalarla… Aynalarda gördüğü ise “İnsanın tek
gizidir kendisi için her zaman bir bilmece olarak kalan. S.19 ve 28” aynalardan yansıyan ise…
“O çocuk babasının türküsünü filme çekemedi, mezarını
bulamadı, İstanbullu bir kıza âşık olamadı, dedesini göremedi, babaannesine
Kürtçe konuşan torunlar veremedi: Hepsi bir anlık korku yüzünden. Beni oraya
göndermeselerdi, bir gölgeden ürkmeseydim, tetiğe basmayacaktım…
Dokuz virgül yetmiş beş santimetrekareye sığdırdığı
yüzümü kendisine siper eden annemin… dört buçuk ya da beş yaşındaki ruhu yaralı
yalnız bir oğluyken ben, yüzü benim gibi yaralı bir adam, bedenini bana siper
eden anam bildiğim babaannemin kucağında öldürdü beni… “ Aynamın içinde bendeki adam.
“İhanet aşığın kaderi değilse bile yol arkadaşıdır. S.91”
-----------------------------
İletişim Yayınları, 1. Baskı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder