1 Aralık 2014 Pazartesi

9,75 Santimetrekare, Mehmet Eroğlu 401-LXVI
-----------------------------------------------------------------------
Kitabının 148. sayfasında, “ İnsanoğlunun çıkabileceği yolculukların en zahmetlisi kendine doğru yaptığıdır. “ diyen yazar, üçlemesi, Fay Kırığına Gezi Direnişi etrafında dönen romanıyla bir kırık daha ekliyor.
Romanın en önemli kurgusal özelliği benim de çok kullandığım ve sevdiğim dilimin düşler evrenindeki aynaları; Mehmet Eroğlu da bu romanında, dokuz virgül yetmiş beş santimetrekareye sığdırdığı bir yaşamı biri önünde, biri arkasında iki aynaya sığdırmış iç içe geçmiş tekrarlanan aynalarla… Aynalarda gördüğü ise “İnsanın tek gizidir kendisi için her zaman bir bilmece olarak kalan. S.19 ve 28” aynalardan yansıyan ise…

“O çocuk babasının türküsünü filme çekemedi, mezarını bulamadı, İstanbullu bir kıza âşık olamadı, dedesini göremedi, babaannesine Kürtçe konuşan torunlar veremedi: Hepsi bir anlık korku yüzünden. Beni oraya göndermeselerdi, bir gölgeden ürkmeseydim, tetiğe basmayacaktım…

Dokuz virgül yetmiş beş santimetrekareye sığdırdığı yüzümü kendisine siper eden annemin… dört buçuk ya da beş yaşındaki ruhu yaralı yalnız bir oğluyken ben, yüzü benim gibi yaralı bir adam, bedenini bana siper eden anam bildiğim babaannemin kucağında öldürdü beni… “  Aynamın içinde bendeki adam.

İhanet aşığın kaderi değilse bile yol arkadaşıdır. S.91”
-----------------------------

İletişim Yayınları, 1. Baskı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder