Galiz
Kahraman, İhsan Oktay Anar, 254-LIII
------------------------------------------------------------
Kitaplarını okurken, kullandığı dilden ve düşler
ötesi kurgularından, bazen hakikat mi masal mı diye sorguladığım esrarlı ve
efsunlu satırlarından her zaman keyif aldığım İhsan Oktay Anar’ın bu yeni
kitabı, bu güne kadar yazdıklarından çok farklı. Farkı da yazarın, her zaman
geçmişte yaşayan, geçmişte dolaşan kahramanlarıyla koşuşturan kaleminin, bu
sefer bugünden çok uzak olmayan bir geçmişte ve coğrafyada,
Kasımpaşa’da yaşayan, tanımı aşağıdaki satırlarda yazılı, ‘yigirmi tört ayar
namussuz’ kahramanında saklı…
“…kucağa alınıp pışpışlanırken de Hazret’in
sünnetli olduğu fark edilmişti… Efendimizin bila kusur pipisini gören hacı
dedesi,… bebecğin istikbalde Allah dostu olacağını, Cenâb-ı Hakk’ın yolunda
muazzam merhale kat edip yüksek bir mertebeye geleceğini müjdelemişti.” S.10
“O devirde Kasımpaşa’nın yer altı elitleri…
edep erkân bilir, etiket sahibi, kibar ve görgülü şahıslardı.” S.15
“ Yunanlı hendeseciler de altın oranı yanlış
hesaplamış olmalıydılar, öyle ki, oranın hakikî kıymetini bulmaları için
Efendimizin mübarek suratına bakmaları yeterliydi. “ s.19
“… Uhud’dan Ridaniye’ye kadar yapılan bütün
dinî harpleri biliyordu… ruhuna pek uygun olarak, askerî tarihi bilmesine
rağmen sanat tarihinden epey habersizdi. “ s.90
“ Efendimizin ağırlığı elbette ki brüttü.”
S.176
“ Efendimiz de gelmiş, geçmiş ve gelecek
insanoğullarının… çan eğrisinin en ortasındaydı. Ressamların erişmek istediği
güzellik, feylesofların aradığı hakikat, her teoremin tek ispatı, her
nazariyenin yegâne deliliydi.” S.181
Okumanız
için başka söze ne hacet?
-------------------------------------
İletişim Yayınları, I. Baskı 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder