Gülün
Öteki Adı, Mine G. Kırıkkanat, 1027-
8/ LIV
“Kathar
Şövalyelerinden Şeyh Bedreddin Yiğitlerine”
----------------------------------------------------------
Kitabın
başlangıcında, İlhan Selçuk’un 1989’daki bir köşe yazısından alınan “Peki, Luther’den öncesi yok muydu? “Tarihte
hep öncüller ve ardıllar vardır. Hiçbir olgu, bir oluşumun omurgasına
eklemlenmeden gerçekleşemez.” Deyişinden
Mine G. Kırıkkanat’a göre, Şamanizm’den sonra Budizm’e, Hıristiyanlık’
tan, Nasturizm’e ve Düalist düşüncenin ürünü Manikeizm’e dayanan, 12. ve 13.
yüzyıllarda Orta Avrupa merkez olmak üzere yayılmış, 22 Temmuz 1209’da
Montsegur Katedraline sığınmış her dinden 20.000 kişinin “ Hepsini öldürün, Tanrı kendisine ait kullarını ayırır.” buyruğu ile yok edilen Katharizm[1] ile Şeyh Bedreddin’in dinî
ve felsefî görüşlerini oluşturan Vâridât’taki[2] düşünce ve tezlerin
bazıları ilginç benzerlikler taşıyor. Şöyle ki;
Katharizim
|
Vâridât,
‘İlhamlar,
Tanrı’nın gönüle ilettiği bilgiler.’
|
Cennet, Cehennem,
yeniden diriliş diye bir şey yok.
|
Cennet, Cehennem,
yeniden diriliş diye bir şey yok.
|
Bütün mallar ve
mülkler halkın ortak malıdır. Kiliseye ödenen vergileri reddeder.
|
Bütün mallar ve
mülkler halkın ortak malıdır.
|
|
Peygamberler ve
dinler arasında fark yoktur.
|
Şeytan, tanrının
karşıt eşidir. İnsan bu kötü Tanrı tarafından yaratılmıştır ve iyiliğe erişip
kendini aşabilmesi ancak bilim yoluyla olanaklıdır.
|
Evrendeki bütün
varlıklar, salt varlık Tanrı’nın görüntüsüdür. Melek, varlıkların
kendilerinde bulunan kuvvetlerdir. İyi, kötü, çirkin kendiliğinden olur. Ruh
maddeden ayrı değildir.
|
Kitaptaki satırlarında bir Hristiyan Mezhebi olan ve
Avrupa’da ilk Laik düşünce şeklinin tohumlarını atmış Katharlar’da kadın ve
erkeğin eşit olduğunu hatta rahiplerinin, onların deyişi ile Kusursuzların hem
kadın hem erkek olabileceğini köleliğe karşı olduklarını, sınıf ayrımını tümden
reddettiklerini okurken, yine onların Haç’ın kutsal bir şey olmadığını
savunduklarını, canlıların hayatına verdikleri özenden dolayı kaynaklı et
yemediklerini öğreniyoruz.
Kültürlerin,
dinlerin ve mezheplerin birbirlerini nasıl etkiledikleri hatta yaşanılan
coğrafyanın bunda ne kadar etkili olduğunu, tezlere kaynak, bence kendisi başlı
başına tez olan bu kitabı, dinler tarihine meraklıysanız okumanızı öneririm.
-------------------------------------
Kırmızı Kedi Yayınları, Nisan 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder