1 Aralık 2014 Pazartesi

Gözlerini Kaçırma, Irmak Zileli, 254/ LVIX
----------------------------------------------
“Rağmen edatlar içinde en devrimci olanı. Hiçbir şeyi göze alamayan, hiçbir şeyi değiştiremez.” S.21

Irmak Zileli’nin “Eşik’inden” atladınız mı bilmiyorum ama atlayıp bu romanının içine girdiğinizde, bir yürekli bir kadının, Didem’in gerçeğinde, yarısı aydınlık, yarısı karanlık (*) ülkemdeki bir kadın gerçeği ile karşılaşacaksınız, yedi/yirmidört sömürülüp, etinden, sütünden, saçından, süpürgesinden, yararlanılan… 

aynı anda Didem’in düşlerinde, aynasının sırına saklı düşlerinin gerçeğini ararken, gerçeğin düşlerinde de kaybolabilirsiniz Didem’in aynasından, hayatının bir köşesinde konumlanan kadınların aynasına, annesinin aynasına, anneannesinin aynasına yansıyan… Bence kitabının adıdır, “Düşgerçeği”.

Bu bir kadın romanı ve anlatıcının hikâyeyi roman kahramanına anlatması gibi bence zor bir yöntemle yazılmış. Bu kitap, bir iç hesaplaşma mı bilemem, yazarına sormalı…  ama bildiğim tek şey okunmasını önerdiğim bu kitabı, yazımı okuduktan sonra okuyacak sevgili kadınlar,  eşim, kızım, kadın kardeşim, kadın arkadaşlarım, bilin ki her biriniz bu kitabın satırlarında ve aralarında, Didem’i kendi aynanızda göreceksiniz.

Aynanın ve aynaların dekorunda kanlı canlı kadınlar da var erkekler de kimileri karar verici, kimileri uçucu-kaçıcı, kimileri şehvet düşkünü, kimileri temiz aile çocuğu ama hiçbiri mutlak iyi ya da mutlak kötü değil… hepsinin çelişkileri var de var iyilikleri de… Didem ise bir akademisyen, ahlakı kendi aynasında eğip büküp, çekip çekiştirip kendi genel ahlak kurallarını dayatanlara, vicdanının sesinde karşı duran… 

Bu kitapta, anlatıcının cesaretinde, Didem’in düşlerinin gerçeğinde içten bir  doğallıkla yazılan, cinsellik içeren satırlara, değil günümüz Türkiye’sinde, günümüz dünyasında bile şapka çıkarıp saygı duymamak ise mümkün değil… bu nedenle kitabın yazarına tekrar teşekkür ederken ben, yazımı şairin şu sözleriyle bitireyim;

“Kimi der ki, kadın,
Uzun kış gecelerinde,
Serip bir döşek gibi
yatmak içindir.
“Kimi der ki, kadın,
Yeşil bir harman yerinde,
Dokuz zilli bir köçek gibi
oynatmak içindir.
Kimi der ki hamur yoğurur.
Kimi der ki çocuk doğurur.
Her ağızdan bir söz…
Kimi der ki, ilk göz
ağrım
Kimi der ki, onunla dolu
bağrım.
Kimi der ki, bunca yıldır
yaşıyorum hayalimdir.
Kimi der ki, boynumda
taşıyorum vebalimdir.
Ne bu,
ne şu.
Ne öyle,
ne böyle.
Ne ayâl,
ne vebal.
O benim, kollarım, bacaklarım,
dudaklarım
ve başımdır.
Yavrum, anam, öz kardeşim,
karım,
hayat arkadaşımdır.
----------------------
Muğla-1981 Nail V.

-------------------------------------
Remzi Kitapevi, I.Baskı, Mayıs 2014
Not: Kitabın, 62. sayfasında Türk Hava Kurumu yerine Türk Hava Yolları yazılmış ama bu da olsun bu güzel kitabın tek kusuru.



( * ) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26576231.asp

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder