16 Mart 2016 Çarşamba

Kardeşim Hepsi Hikâye, Mahmut Memduh Uyan 1016 - 14 / XCVII
---------------------------------------------------------------------------------
12 Eylül zindanlarının işkencelerinin anlatılması bile işkence olan işkencelerinde teslim alınamayan isimlerinden birisi… 12 Eylül öncesinin en kitlesel sol hareketi “Devrimci Yol”un askeri kanadından, şimdi HDP’de siyaset yapan Uyan’ın kendi deyişiyle anı da olmayan eleştiri, özeleştiri ve anlatılarından oluşan bu kitabını tam da “ÖDP, EMEP ve TKP kurucuları tarafından kapatılmalıdır” deyip… birkaç gün sonra da sözlerinin yanlış anlaşıldığını söylediği demecini verdiği bir zamanda okumak ilginç bir rastlantı oldu.
Kitabının “ne tam bir otobiyografi, ne anı, ne gözlem notları ve ne de tarih çalışması” olduğunu, “kendisinin ve arkadaşlarının hikâyesini anlatmayı denediğini” söyleyen Mahmut Memduh Uyan okuru “Ankara’daki öğrenci ve mahalle direnişlerinden Karadeniz’e, Dersim dağlarından Suriye ve Lübnan’daki gerilla kamplarına, işkenceli sorgulardan hapishanelerdeki yaşam mücadelesine doğru bir yolculuğa çıkarıyor.
Gökyüzünü bekleyen gardiyanlarla, Mamak ve Ceyhan hapishaneleri, Malatya dağları, Ana Gerilla Birliği, direnişler, katliamlar, umutlar, yılgınlıklar, itiraflar, itirafçılar ve iftiracılar 477 sayfanın satırlarının içinde gün ışığına çıkmayı ve anımsanmayı bekliyor. Kitabı okumayı bitirip değinimi yazmak üzere hazırlık yaptığım sırada İlerihaber portalındaki yazısında  kitabı Dağda yalnız kalanların hikâyesi bu… Dağla şehir arasında sıkışanların… Örgütle siyaset arasında… Örgütün tepesindekiler ile ara kadrolar ve de sıra neferleri arasında… Çözülenler ile direnenler arasında… Ana Gerilla Birliği ile şefler arasında... Yurtdışındaki kaçkınlar ile dağlarda/şehirlerde çatışanlar ve ölenler arasında... İleri sıçramalar ve geri dönüşlerle, gelişmeleri yakalar, sorunları aşarız düşüncesiyle… ama hepsinden önemlisi kırsalda tabandan aldığı destekle…  onlarca hikaye, yüzlerce anekdot ile…” sözleriyle özetleyen Ali Mert’in yazısını okudum. Yer yer eleştirse de örgüt şefleriyle açık siyasi bir hesaplaşma içine girmeyen kitap, Ali Mert’in deyimiyle “Hepsi hikâye ama gerçek... güçlü, sorgulatıcı,
·         Partileşme sürecinin netleştirilememesi,
·         Hareket içinde demokratik ilişki yetersizliği,
·         Şehirdekilerin dağdakilere tavrındaki şaşırtıcılık,
·         Mahkemelerde teorisyenlerin savrulmalarını,
anlatan yer yer acıtıcı hikayeler!den oluşuyor.
Mahmut Memduh Uyan hapisteyken kaybettiği babasını “oğlunun şartlı salıverilme yasası uyarınca serbest kalacağını öğrendikten sonra öldü, yoksa ölmezdi, beni orada öylece bırakmazdı” sözleriyle anıyor. “Ben ölmeden kimse ölmesin, bir de sizin acınızı Allah bana göstermesin”  diyen ve  uzun yaşayanlara “ölmeyi unuttu” diye takılan Atatürkçü - dini bütün annesini de aynı sevgi ve hasretle anıyor. Kitabın bu ve kendisi hapisteyken doğan oğlu Halil’e yazdığı notları içeren bölümleri dağlardaki olaylar kadar sarsıcı ve acıtıcı.
--------------------------------------- 

Dipnot Yayınları, 1. Baskı, 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder