Kardeşim Hepsi Hikâye, Mahmut Memduh Uyan 1016 - 14
/ XCVII
---------------------------------------------------------------------------------
12
Eylül zindanlarının işkencelerinin anlatılması bile işkence olan işkencelerinde
teslim alınamayan isimlerinden birisi… 12 Eylül öncesinin en kitlesel sol
hareketi “Devrimci Yol”un askeri kanadından, şimdi HDP’de siyaset yapan Uyan’ın
kendi deyişiyle anı da olmayan eleştiri, özeleştiri ve anlatılarından oluşan bu
kitabını tam da “ÖDP, EMEP ve TKP
kurucuları tarafından kapatılmalıdır” deyip… birkaç gün sonra da sözlerinin
yanlış anlaşıldığını söylediği demecini verdiği bir zamanda okumak ilginç bir rastlantı
oldu.
Kitabının
“ne tam bir otobiyografi, ne anı, ne gözlem notları ve ne de tarih çalışması”
olduğunu, “kendisinin ve arkadaşlarının hikâyesini anlatmayı
denediğini” söyleyen Mahmut Memduh Uyan okuru “Ankara’daki öğrenci ve mahalle
direnişlerinden Karadeniz’e, Dersim dağlarından Suriye ve Lübnan’daki gerilla
kamplarına, işkenceli sorgulardan hapishanelerdeki yaşam mücadelesine doğru bir
yolculuğa çıkarıyor.
Gökyüzünü
bekleyen gardiyanlarla, Mamak ve Ceyhan hapishaneleri, Malatya dağları, Ana
Gerilla Birliği, direnişler, katliamlar, umutlar, yılgınlıklar, itiraflar,
itirafçılar ve iftiracılar 477 sayfanın satırlarının içinde gün ışığına çıkmayı
ve anımsanmayı bekliyor. Kitabı okumayı bitirip değinimi yazmak üzere hazırlık
yaptığım sırada İlerihaber portalındaki yazısında kitabı “Dağda yalnız kalanların hikâyesi bu…
Dağla şehir arasında sıkışanların… Örgütle siyaset arasında… Örgütün
tepesindekiler ile ara kadrolar ve de sıra neferleri arasında… Çözülenler
ile direnenler arasında… Ana Gerilla Birliği ile şefler arasında...
Yurtdışındaki kaçkınlar ile dağlarda/şehirlerde çatışanlar ve ölenler
arasında... İleri sıçramalar ve geri dönüşlerle, gelişmeleri yakalar, sorunları
aşarız düşüncesiyle… ama hepsinden önemlisi kırsalda tabandan aldığı destekle… onlarca hikaye, yüzlerce anekdot ile…” sözleriyle özetleyen Ali Mert’in yazısını okudum. Yer
yer eleştirse de örgüt şefleriyle açık siyasi bir hesaplaşma içine girmeyen kitap,
Ali Mert’in deyimiyle “Hepsi hikâye ama gerçek... güçlü, sorgulatıcı,
·
Partileşme
sürecinin netleştirilememesi,
·
Hareket içinde
demokratik ilişki yetersizliği,
·
Şehirdekilerin
dağdakilere tavrındaki şaşırtıcılık,
·
Mahkemelerde
teorisyenlerin savrulmalarını,
anlatan yer yer acıtıcı hikayeler!”den oluşuyor.
Mahmut Memduh Uyan hapisteyken kaybettiği babasını “oğlunun şartlı salıverilme yasası uyarınca
serbest kalacağını öğrendikten sonra öldü, yoksa ölmezdi, beni orada öylece
bırakmazdı” sözleriyle anıyor. “Ben
ölmeden kimse ölmesin, bir de sizin acınızı Allah bana göstermesin” diyen ve uzun yaşayanlara “ölmeyi unuttu” diye takılan Atatürkçü -
dini bütün annesini de aynı sevgi ve hasretle anıyor. Kitabın bu ve kendisi
hapisteyken doğan oğlu Halil’e yazdığı notları içeren
bölümleri dağlardaki olaylar kadar sarsıcı ve acıtıcı.
---------------------------------------
Dipnot Yayınları, 1. Baskı, 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder