Aradaki Nehir, Ngùgî Wa Thıong’o, 473/CVI
---------------------------------------------------------------------------------
“ Tanrı’nın
adamları dost olarak gelmişlerdi. Onlara bir yer verildi. Şimdi ne olduğunu
görüyoruz. Bütün toprakları almaları için kardeşlerini davet ettiler. Ülkemiz
işgal edildi. “ s.90
“Ne yaptıklarını
anlamıştı…” s.92
Torağı götürüyor.(lardı.)
Toprağı çürütüyor,
yiyip bitiriyor.(lardı.)
Toprağı çalıyor.(lardı.)
Kitap bu sözlerle başlamasa
bile, Kenya’nın merkezî topraklarına çoktan yerleşmiş, toprağa kendini ortak
görmüş, hepsini almak için kabileleri çürütüp, içten içe yiyip bitirmenin derdindeki beyaz
adama kananlarla, direnenlerin yaşadıklarının, özetini yukarıdaki satırlar çok
iyi anlatıyor.
Nairobi’nin
kuzeydoğusuna yakın, kutsal Kenya Dağı güneyindeki bölge, Muranga’ya, kitapta
Livingstone adıyla simgeleşen, beyazların adım atmalarıyla başlayan süreci, geleneklerine bağlı olanların yaşadığı Kameno
ile misyonerlerin etkisinde olanların yaşadığı Makuyu, biri olmadan diğeri
olmaz iki dağ sırası karşıtlığında, anlatan bu kitap… beyaz kelebekler gibi giyinenleri
gözleyen çalıların arasında, tanrı katında ulu ve kadim ağaçların dallarında, çocukların
kahkahaları ile kıpraşan, ergenlerin ikinci doğum kanları ile
gururlanan, aşıkları sinesinde barındıran nehrin, hem yazarın hem de çevirenin tertemiz
ve akıcı dilinin sularında, okuyanı da satırlarının arasında nefes almaya bile izin
vermeden koşturuyor.
Aşağıda sunduğum
alıntılardan da izleyebileceğiniz gibi ezelden ebede, dünyanın her yerinde, adı
ve tanımı neyse sömürünün üçayağından birisi olan dinin ve dinlerin yaşanan süreci
ve bölgedeki duru ve masum insanları simbiyotik bir ilişkiyle nasıl
etkilediğini, eşitliksiz ve adaletsiz uygulamaları ‘kelebekler gibi kıyafet
giyenlerin’ gelmesiyle kabilelerde yaşanan sarsıntıları anlatan Ngùgî Wa Thıong’o’nun bu
kitabı aslında günümüzde dünyada ve Türkiye’de yaşananlarla güncel bir referans
kitabı da denilebilir. Ben bu kitabı çok sevdim. Size de okuyun derim…
-o-
Baba Chege’den, oğlu
Waiyaki’ye… “ Ayağa kalk. Kehanete kulak ver. Misyona git.
Beyaz Adam’ın bütün bilgeliğini ve bütün sırlarını öğren. Ama onun
kötülüklerine uyma. Halkına ve kadim geleneklere sadık kal. “ s.35
“ İki dağ sırası Kameno ve Makuyu arasındaki Honia nehri, buradaki
hayatın ruhuydu…. Ve iki dağ sırası da… bu ıssız bölgenin liderliği için girişilcek
bir ölüm kalım savaşına hazır bekleyen iki rakip gibiydiler… Uzun zaman önce başlamıştı her şey.
Makuyu’dan bir adam çıkmıştı ve Gikuyu ve Mumbi’nin, ‘kabile için Adem ile
Havva’nın’ Mukuruwe wa Gathanga’ya ‘Cennet Bahçesi’ne’ giderken Murungu’yla
‘Tanrı’ ile Makuyu’da konakladıklarını ve sonucunda da liderliğin Makuyu’da
kaldığı söylenmişti.” S.8 “ Kameno,
kabilede güzel olan ne varsa ona ev sahipliği yaparke, Makuyu Hıristiyanların
evi olmuştu.” S.78
“ Chege, Kameno’nun önde gelenlerindendi… Diğer ihtiyarlar
ondan korkar ve ona saygı duyarlardı. Bu toprağın âdetlerini ve kabilenin
sırlarını ondan daha iyi bilen kimse yoktu.” S.16 “
“ Rahip Joshua… Bir Hıristiyan olarak hükümete itaat
etmenin ve Sezar’ın hakkını Sezar’a, tanrı’nın hakkını Tanrı’ya vermenin görevi
olduğunu biliyordu.” S.49
“’Joshua’nın kızı Hırıistiyan Muthoni’ … kabilenin
usullerine göre güzel bir kadın olmak istiyorum…” s.66 “’ ve kabilenin
geleneklerine uygun olarak ikinci doğumda bütün erkek ve kız çocukları gibi
sünnet olan, Bkz.s.15 dipnota, ve sonrasında enfeksiyon nedeniyle ölen rahip
Joshua’nın kızı’ Hıristiyan Muthoni, Makuyu ihtiyarlarına göre inananları
sınamak için gönderilmiş bir kötü ruhtu.”s.83 “ Waiyaki’yi şaşırtan,
Muthoni’nin ölümü üzerine ‘her iki tarafta da” yükselen eşi görülmemiş nefret
duygularıydı.”
Simbiyotik bir
ilişkiyle; “ Livingstone da bir bakıma
Chege’ye benziyordu… Diğer tarafın duran haliydi… İkisi de birbirine
karışıyordu… “ s.69
“ İnsanların yaşam biçimlerini hesaba katmayan bir din, o
yaşam biçimindeki güzelliklerin ve doğruların farkına varmayan bir din işe
yaramazdı.” S.190 “Bir din bir babayla kızının arasına giriyor ve kızının ölümü
babayı hiç etkilemiyorsa, o halde din zalim bir şeydi. ‘’Joshua’nın diğer kızı,
Muhoni’nin ablası, Waiyaki’ye âşık, Hıristiyan ’ Nyambura diğerini, istiyordu… Waiyaki geld. Nyambura onu
beklemiyordu ama onun için hazırdı ve mutluydu.” S.182
“Bir ihtiyar ayağa kalktı… Waiyaki ve Nymbura, onları
yargılayacak ve ne yapılacağına karar verecek olan Kiama’ya, İhtiyarlar Meclisi’ne teslim edilecekti.
Kalabalık, onların karanlıkta görünmüyor olmasından memnun hızla dağıldı…
birbirlerinin yüzünden, birbirlerinin suçluluklarını bilmek itemiyorlardı.
Gerçi, ne kadar, bilmek istemiyor olsalar da, onlara ne yaptıklarını gayet iyi
biliyorlardı.” S.204
---------------------------------------
Ayrıntı
Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder