21 Mart 2016 Pazartesi

Aradaki Nehir, Ngùgî Wa Thıong’o,  473/CVI
---------------------------------------------------------------------------------
“ Tanrı’nın adamları dost olarak gelmişlerdi. Onlara bir yer verildi. Şimdi ne olduğunu görüyoruz. Bütün toprakları almaları için kardeşlerini davet ettiler. Ülkemiz işgal edildi. “ s.90

“Ne yaptıklarını anlamıştı…” s.92

Torağı götürüyor.(lardı.)
Toprağı çürütüyor, yiyip bitiriyor.(lardı.)
Toprağı çalıyor.(lardı.)
Kitap bu sözlerle başlamasa bile, Kenya’nın merkezî topraklarına çoktan yerleşmiş, toprağa kendini ortak görmüş, hepsini almak için kabileleri çürütüp,  içten içe yiyip bitirmenin derdindeki beyaz adama kananlarla, direnenlerin yaşadıklarının, özetini yukarıdaki satırlar çok iyi anlatıyor.  

Nairobi’nin kuzeydoğusuna yakın, kutsal Kenya Dağı güneyindeki bölge, Muranga’ya, kitapta Livingstone adıyla simgeleşen, beyazların adım atmalarıyla başlayan süreci,  geleneklerine bağlı olanların yaşadığı Kameno ile misyonerlerin etkisinde olanların yaşadığı Makuyu, biri olmadan diğeri olmaz iki dağ sırası karşıtlığında, anlatan bu kitap… beyaz kelebekler gibi giyinenleri gözleyen çalıların arasında, tanrı katında ulu ve kadim ağaçların dallarında, çocukların kahkahaları ile kıpraşan,   ergenlerin ikinci doğum kanları ile gururlanan, aşıkları sinesinde barındıran nehrin, hem yazarın hem de çevirenin tertemiz ve akıcı dilinin sularında, okuyanı da satırlarının arasında nefes almaya bile izin vermeden koşturuyor.

Aşağıda sunduğum alıntılardan da izleyebileceğiniz gibi ezelden ebede, dünyanın her yerinde, adı ve tanımı neyse sömürünün üçayağından birisi olan dinin ve dinlerin yaşanan süreci ve bölgedeki duru ve masum insanları simbiyotik bir ilişkiyle nasıl etkilediğini, eşitliksiz ve adaletsiz uygulamaları ‘kelebekler gibi kıyafet giyenlerin’ gelmesiyle kabilelerde yaşanan sarsıntıları anlatan Ngùgî Wa Thıong’o’nun bu kitabı aslında günümüzde dünyada ve Türkiye’de yaşananlarla güncel bir referans kitabı da denilebilir. Ben bu kitabı çok sevdim. Size de okuyun derim…

-o-

Baba Chege’den, oğlu Waiyaki’ye…  “ Ayağa kalk. Kehanete kulak ver. Misyona git. Beyaz Adam’ın bütün bilgeliğini ve bütün sırlarını öğren. Ama onun kötülüklerine uyma. Halkına ve kadim geleneklere sadık kal. “ s.35

“ İki dağ sırası Kameno ve Makuyu arasındaki Honia nehri, buradaki hayatın ruhuydu…. Ve iki dağ sırası da… bu ıssız bölgenin liderliği için girişilcek bir ölüm kalım savaşına hazır bekleyen iki rakip gibiydiler…  Uzun zaman önce başlamıştı her şey. Makuyu’dan bir adam çıkmıştı ve Gikuyu ve Mumbi’nin, ‘kabile için Adem ile Havva’nın’ Mukuruwe wa Gathanga’ya ‘Cennet Bahçesi’ne’ giderken Murungu’yla ‘Tanrı’ ile Makuyu’da konakladıklarını ve sonucunda da liderliğin Makuyu’da kaldığı söylenmişti.” S.8  “ Kameno, kabilede güzel olan ne varsa ona ev sahipliği yaparke, Makuyu Hıristiyanların evi olmuştu.” S.78

“ Chege, Kameno’nun önde gelenlerindendi… Diğer ihtiyarlar ondan korkar ve ona saygı duyarlardı. Bu toprağın âdetlerini ve kabilenin sırlarını ondan daha iyi bilen kimse yoktu.” S.16 “

“ Rahip Joshua… Bir Hıristiyan olarak hükümete itaat etmenin ve Sezar’ın hakkını Sezar’a, tanrı’nın hakkını Tanrı’ya vermenin görevi olduğunu biliyordu.” S.49

“’Joshua’nın kızı Hırıistiyan Muthoni’ … kabilenin usullerine göre güzel bir kadın olmak istiyorum…” s.66 “’ ve kabilenin geleneklerine uygun olarak ikinci doğumda bütün erkek ve kız çocukları gibi sünnet olan, Bkz.s.15 dipnota, ve sonrasında enfeksiyon nedeniyle ölen rahip Joshua’nın kızı’ Hıristiyan Muthoni, Makuyu ihtiyarlarına göre inananları sınamak için gönderilmiş bir kötü ruhtu.”s.83 “ Waiyaki’yi şaşırtan, Muthoni’nin ölümü üzerine ‘her iki tarafta da” yükselen eşi görülmemiş nefret duygularıydı.”

Simbiyotik bir ilişkiyle; “ Livingstone da bir bakıma Chege’ye benziyordu… Diğer tarafın duran haliydi… İkisi de birbirine karışıyordu… “ s.69

“ İnsanların yaşam biçimlerini hesaba katmayan bir din, o yaşam biçimindeki güzelliklerin ve doğruların farkına varmayan bir din işe yaramazdı.” S.190 “Bir din bir babayla kızının arasına giriyor ve kızının ölümü babayı hiç etkilemiyorsa, o halde din zalim bir şeydi. ‘’Joshua’nın diğer kızı, Muhoni’nin ablası, Waiyaki’ye âşık, Hıristiyan ’ Nyambura diğerini,  istiyordu… Waiyaki geld. Nyambura onu beklemiyordu ama onun için hazırdı ve mutluydu.” S.182

“Bir ihtiyar ayağa kalktı… Waiyaki ve Nymbura, onları yargılayacak ve ne yapılacağına karar verecek olan Kiama’ya,  İhtiyarlar Meclisi’ne teslim edilecekti. Kalabalık, onların karanlıkta görünmüyor olmasından memnun hızla dağıldı… birbirlerinin yüzünden, birbirlerinin suçluluklarını bilmek itemiyorlardı. Gerçi, ne kadar, bilmek istemiyor olsalar da, onlara ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlardı.” S.204

--------------------------------------- 

Ayrıntı Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder