Harvard Meydanı, André Aciman, 34/CXX
----------------------------------------------------------------------------------
Yabancı
bir ülkede, aynı coğrafyada yaşamış, aynı dilden konuşmuş, aynı tatları tatmış
ve aynı kokuları almış kısacası türdeş, iki yabancının dostluğunu, yabancının
yabancı olalı görmediği gizli zulmü, büyük
olasılıkla yazarın hayatının önemli bir bölümünü anlatan, “öndeyiş”, “son
deyiş” gibi romanı izah edici ve bana göre gereksiz bölümlerine… kitabın ana
fikriyle çelişen, Amerikan toplumunun yoksul ve aydın yüzünü unutup, Amerikan
toplumuyla ilgili bazı genellemeler ve bazı bağnaz ulusçuluk kokan satırlarına (*) rağmen okunabilir bir roman.
Romanda
anlatıcı
·
“Onlar gibi olmak istemezdim, çünkü bir parçam onlar
gibi olmayı beceremezdi, ama bilirdim ki öteki parçamın hayatta en çok istediği
şey, tek kumaştan kesilmişçesine onlardan biri olmaktı.” S.19 “ Mısır’daki
çocukluk günlerimden kalan Arapçamla…” s.38 “ Anladım ki ben de Kalaş’tan
farklı değilim. Tıpkı onun, Araplar’ın arasında bir Berberî, Fransızlar
arasında bir Arap, kend içindeyse bir hiç olması gibi ben de Araplar’ın
arasında bir Yahudi, yabancıların arasında bir Mısırlı, şimdi de WASP’ların
Beyaz Anglosakson Protestanlar’ın arasında sanki bir uzaylıdım; hokey ya da
polo takımı seçmelerine katılan budala bir temizlik görevlisi gibi.” S.80 “ …
o, yiyecek bulmaya kararlı bir avcı, bense ürürünün olgunlaşmasını bekleyen bir
toplayıcıydım.”s.81 “ Hangi tarafa ait olduğumu, Lowel Yurdu’na mı yoksa
Kalaş’ın bulunduğu yere mi bilemiyordum… ben her ikisine de itim, bu da aslında
hiçbirine ait değilim demek oluyordu…” s.142 “ Kalaş, yalnız geçen yaz
aylarımda sanki vahada karşılaşmış olduğum yol arkadaşı konumundan, sırtımdan
atmamın olanaksız olduğu bir yüke dönüşmüştü.” S.184 “Kimdim ben? Aynı anda kaç
maskeyi geçirebilirdim yüzüme?” s.190 “ Arkadaş mısınız?... Sayılır… Kalaş,
benim Harvard’da geçirdiğim yıllar boyunca tanıdığım en değerli insan olmasına
karşın, arkadaşın mı diye sorulduğunda neden sayılır demiştim.” S.215 “ Bunu
ben yapmıştım. Başka biri değil. Hayatımda hiç bu kadar aşağılık bu kadar yerin
dibine geçmiş hissetmemiştim kendimi… Ölüm döşeğindeki kişi arayıp da birkaç
dakikalığına uğramasını istediği her seferinde, o arkadaş, o hastanın moralini
yüksek tutmak bahanesiyle, zavallının kaygılarını önemsemezmiş gibi davranırdı.
‘Yarın uğramaya çalışırım.’ ‘Yarın hiç olmayabilir benim için,’ ‘İşte yine
başladın. Sen hepimizi gömeceksin gör bak.” S.217
Romanın
kahramanı Kalaş :
·
“Kalaş’ın… her hecesinden zehir, intikam ve kezzap
fışkırıyordu.” S.25 “ (*) Amerikalı kadınlar büyük paralarla
döşenmiş, ama ışıkları kapalı malikânelere benziyorlar… doğmuyorlar üretiliyorlar…
aynı şekilde düşünür, konuşur ve düzüşürler.” S.28 “ Ne
olduğumu ve neler hissettiğimi yüzümden okuyabilirsin benim. Ben bir insanım-
anladın mı bunu?”s.35 “Cafe Algiers’deki yeri hiç değişmezdi… yalnız görülmek
için değil… gelenden gidenden de haberdar olmak içindi de.” S36 “… bir yeteneği
daha vardı. Yüzleri unutmamakla kalmaz, onlardan yola çıkıp kişilik
çözümlemeleri de yapardı.” S.43 “ Bütün öfkesine karşı ve göçebe yaşamına
karşın bu gezegenden biriydi o, bense buraya ait olduğumdan asla emin değildim.”s.45
“ Kalaş’ı anlamıştım sonunda. Amerika’ya yönelik bütün suçlamalarına karşın,
olur da Amerika ondan önce ondan önce pes ederse diye… umutsuzca savaş
veriyordu. “ s.141” Bir insan masanın başına doymak için oturmamalı. Yemek
dediğin şey arkadaşlık için bir bahanedir yalnızca” s.155 “ Ölmek üzere
olduğunun farkındayken başkalarına şölen hazırlayan adama benziyorum.” S.158
--------------------------------------
Yapı Kredi Yayınları, Haziran 2015, 1. Basım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder