Cajambre Nehri, Armando Romero, 46/CXXI
----------------------------------------------------------------------------------
Bugünlerde, yapılan barış anlaşmasıyla iç savaşı
sona erdirerek güncel medyada oldukça yer edinen Kolombiya yurttaşlarından
Armando Romero, kitabını çok yıpratıcı ve gerçek bir el emeği isteyen piangua,[1] bir tür kabuklu deniz ürünü,
toplayıcısı, öldürülen Ruperta adlı kadının ruhuna adamış.
Hikâyenin bir yüzü, emekçi yerli kadınların naif hayatı, egemen
sınıfların maço kültürünün evrensel denge yasası ki, doğanın kendisine
bağışladığı özelliklerin bedelini ödemek için şeytanın lanetlerini de yüklenmek
zorunda kalan, erkeklerin gözünden en
üst seviyede şehvet uyandıran güzel ve genç, Ruperta’nın, üzerinden anlatılırken…
·
“ Ruperta, tek başımıza olmak yerine bir gurup
oluşturmak için organize olmamıza çalıştığından buralarda onu bizim dışımızda
kimse sevmezdi.” S.93
·
“ Ruperta, kendini adam gibi hissetmeni sağlardı,
erkek gibi demek istemiyorum, öyle hissetmeni sağlayan çok kadın var, bir insan
gibi hissettirirdi diyorum” s.175
·
“ Zenciler[2]
burada zenci doğdukları için zenci değil. Hayır; onları zenci yapan Cajambre.
Bogotá’da yaşıyor olsalardı zenci olmazlardı. S.116
·
“ Zencilere
göre nehirler canlı varlıklardır… bu taraflarda kimse ölmez. Herkesin ruhu,
onlara göre gölgesi, buralarda dolaşır durur.” S.98
·
“ Ancak gölgelerin arafta kalmaması için odadaki
aynaları ve yansıtıcı eşyaları siyah örtülerle kapatmak gerekirdi.” S.55
·
“ Ribiel ışık ve doğaüstü varlık karışımı sihirli
bir yaratık… saf ışıktan oluşur… kuş gibi uçarak havada veya yılan gibi karada
da yol alabilir.” S.74
diğer yüzü ise güç arzusu ve hırslarıyla,
makineleriyle, tamahkârlığıyla,
kilisesiyle ve yabanıla karşı derin korkusuyla, kısacası kölelik ve sömürü
düzeniyle mayalanmış erkek dünyası üzerinden ilkel ve en basit anlatımında
kapitalizmin örnekleri sıralanıyor.
·
“Puerto
Merizalde’nin büyük rahibi, Jiménez, askerlerin, kereste atelyesi sahiplerinin,
ahşap şirketlerinin dostu, Tanrı’nın ve Kutsal Bakire’nin adamı, büyük
ihtimalle Opus Dei’nin üyesi… isyanın kışkırtıcılarından birisiydi.” S.170
·
“Rahip, Jiménez’in dokunuşu o kadar mesafeliydi ki,
zencilerin başında sık ve gür saçlar değil de dikenler var sanırdınız.” S.70
Kitabın, başlıca bilgi aracı dedikodu olan biz
Türkler için, armağanı da aşağıdaki satırlarda gizli…
·
“Otacı
Telefrino, (dünyanın
her yerinde bu özneye bir
sıfat ve isim koyabilirsiniz) gerçeğin
yalan aracılığı ile gerçek haline geldiği, kurgunun en büyük sunağındaydı;
dahası o bu önermeye havada takla attırma kapasitesine sahipti.” S.22
Zenci diye yazılan kısımları yerli diye okuyarak, okumanız için daha ne diyeyim?
--------------------------------------
Verita Kitap, Eylül 2015, 1. Basım
[2] Çevirmenin Kolombiya’da yukarıda
anılan nehrin yöresinde oturan yerlileri, neden “zenci” olarak tanımladığını doğrusu anlayamadım. Kitabın aslında
öyle olsa bile Türkçede bu yörede eskiden beri yaşayanlar yerli olarak
tanımlanırlar. Ayrıca günümüzde, ayrımcı olduğu için zenci kelimesinin kullanılmadığını çevirmenin
bilmesi gerekir diye de düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder