Güneş
Hırsızları, Doğu Yücel, 712/217 - LXXIV
-----------------------------------------------------------------------
Bu kitabı raflarda ilk gördüğümde öykü kitabı olduğunu bile fark etmeden
arka kapağına baktım ve ikinci paragraftaki “… ilk uzaylı-insanoğlu buluşmasının vs.…” görünce, bu kitabın telvesi
az kahvesi sulu bana uymaz diyerek görücüye çıkmış kitabı raftaki gösteren ve yazana
saygıyla raftaki yerine bıraktım.
Sonra bir başka kitapevi ziyaretlerimden birinde, raflardan da birinde
karşıma çıktı yine arkasında yazanın tasvirinde, bir alıp da okusan, hadi bir denesene, ifadesiyle, yaradana sığınıp
kitabı aldım.
İyi ki almışım. Hayal gücünün zırvalamadan uzayın deriliklerinde
dolaştığı, dili yere basan, biri birinden değişik mizah ve hicivle yüklü on iki
tane öykü. Üstelik bilimkurgusu da yerel, Türkiye’den Türkçeden.
İşte size kitaptan hikaye başına bazı satırlar:
·
“İnsanoğlunun bildiklerinin dışında beşinci bir boyut daha vardır…
zamansız bir boyuttur bu. Işıkla gölgenin, bilimle batıl inançların kesişme
noktasıdır. İnsanın korkularının dipsiz kuyusuyla, bilgisinin zirvesinin
arasında bulunur… Alacakaranlık Kuşağı…”
·
Rüya Tarifleri: “Rüyalar ile bağırsak
hareketleri arasında bir ilişki olmalıydı. S.22”…” Bir defter aldım üzerine
‘Rüya’ Tarifleri yazdım. S.23”… “Defterlerimden birini görüp ‘Rüya Tabirleri
olacak onun doğrusu’ diyerek beni tiye alan erkek arkadaşımdan tek celsede
ayrılmıştım mesela. S 24”
·
Sinemaya tek başına gidenler: “Her filmin olmazsa olmaz karakterleri, sahneleri,
müzikleri olduğu gibi şehirlerin de olmazsa olmazları vardır. Mahalleler,
garlar, sinemalar, kuleler, tapınaklar… Onlar değişirse şehrin de sihir buhar
olu uçar gider. S.41”
·
Karanlığın Ortasında: “Aydınlık, karanlık… o, bu değişimi… cisimlerin belli aralıklarla şekil
ve renk değiştirmesine bağlıyordu. S.51”
·
Aynasız Güzelin Masalı: Kız onlara biraz daha yakından bakayım derken, oda ne! Çobanın kara
gözlerinde kendini görmüş! S.85…” “ En hassası gözlerdir. Ak bittikten sonra…
tüm organların eskisi gibidir. Ama gözler hariç. Gözler bir kere değişir ve bir
daha eskisi gibi bakmaz. S.88”
·
Üçüncü Türle Aşırı Yakın İlişkiler: “…kulaklarında yankılanıp
duran ses Funda’nın ‘Ayrı dünyaların insanıyız’ sözüydü. Ayrı dünyalara ait
olmaları, henüz akıllı yaşamın olmadaığı dünyalar keşfedilmediğine göre imkansızdı…
diyelim… var… aynı canlı türüne mensup olmaları mümkün değildi. S.174”
Ben en çok hangisini mi sevdim? Birincisi, olağanın içindeki olağandışı
baba-oğul ilişkisini anlatan Camgöz ve Duman’ı,
ikincisi de aşkı, gözlerin sırından, aynalara yansıtan Aynasız Güzelin
Masalı’nı…
----------------------------------------------
Doğan Kitap, I.Baskı, Kasım 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder