Dokuzuncu
Haşmet, İbrahim Yıldırım, 263 - LXXV
-----------------------------------------------------------------------
Sizlere daha önce
tanıttığım, beni çok etkileyen Madam Samatya… ve Diğer Şüpheliler kitabı ile
tanıştığım İbrahim Yıldırım’ın bu kitabını beş duyuma yeniden ağır bir jimnastik
yaptırarak aynı tada ulaşmak için alıp üç kulu-vallah bir elam okuyup kitaba
sarıldıysam da bunda terlemedim bile ancak kültür fizik hareketlerinde kaldım.
Çok mu şey bekledim acaba? Böylesine iyi bir yazardan doğmuş bir önceki
kitaptan sonra her seferinde daha iyi bir hikâye kotarmasını beklemek çok mu
haksızlık olur acaba? Bence İbrahim Yıldırım için imkân dışı olmasa gerek.
Neyse, İbrahim Yıldırım “Dokuzuncu
Haşmet”te Gezi Parkı Direnişi’ne katıldığı iddiası ile yargılanan yaşlı bir
şairin anlattıklarından yola çıkarak Türkiye’nin darbeler ve direnişler
tarihini anlatıyor. Ancak Dokuzuncu
Haşmet Gezi Parkı Direnişi’ni konu ediniyor görünse de
·
aslında
onu vesile edip Türkiye’nin yakın tarihinden tartışma konuları çıkartan,
·
“Bir anlamı olduğundan kendisi bile
kuşkulanan bir insan, vardığı yeri, yani derisini anlatır mı, anlatabilir mi;
zamirini-içyüzünü-çıplaklığını başkalarıyla eksiksiz paylaşabilir mi? s.90-91” kuşkusuyla yazılan bir “Otobiyografik
roman s.99” .
Buna bağlı olarak, -“hangi
acıyla çarpılırsa çarpılsın dokuz olan s.223”- Haşmet Alçıtepe’nin anlattıklarından Alçıtepe ailesinin üç kuşaktır süren bir direniş
geleneği olduğunu, dedesi “Terakki Mehmet” ve babası Rüştü Alçıtepe gibi kendisinin
de Türkiye’nin yakın tarihindeki 15-16 Haziran, Kanlı Pazar, 1 Mayıs 1977 gibi
önemli olaylarda yer almış ve her defasında tutuklanan bir eylemci olduğunu
öğreniyoruz. “Demem şu hanımefendi: Ülkemin çeşitli
dönemlerinde her türlü eziyete, patağa köteğe maruz kaldığımdan bedenim bu tür
devletli saldırılara dayanmayı, sonrasında kendini onarmayı, yarasını sarmayı
bihakkın öğrenmiştir. s.33”
Bu tutukluluklar Haşmet’e üç şiir
kitabı yazmasını da sağlamıştır; “Gez, Göz, İsyan”, “Poésie Noire ya da Saklı
El Feneri” ve “Tesbihat”. “ Ancak, Haşmet Alçıtepe’nin şairliği ve
şiirleri diğer önemli tartışma konusu olup, nitekim bundan doğan küskünlüğünü
aşağıda bizlerle şu satırlarda paylaşıyor; “Herkes şiir yazar bu ülkede, ama kimse okumaz… s.97” “… bazı aklıevveller, şiirlerime gönül
gözüyle bakmak için hiçbir çaba sarf etmediler, beni hizipçilik yapmakla, hatta
döneklikle suçlayıverdiler… bence insanın acısını, derdini bağıran bir şiir, -
ister devrim aşkına ister Allah aşkına yazılsın- doğru şiirdir. S.211”
Sonuç olarak Dokuzuncu Haşmet
dilinin derinliği, Türkçenin büyüteç altında ince ince işlendiği, bir satırından
bir yudum hüzün alıp diğer satırından neşeyi avuçlayabileceğiniz okunası bir
roman. Kalın gamsız, sağlık ve her daim kitapla…
----------------------------------------------
Doğan Kitap, I.Baskı, Ocak 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder