4 Aralık 2017 Pazartesi



Bayel Ağıtçıları, Gulam Hüseyin Sâedi, 232/ CL
------------------------------------------------------------------------------------

Kendisini daha önce “ TOP “ adlı kitabı ile tanıttığım Gulam Sâedi Hüseyin’in Bayel Ağıtçıları, birbirine bağlı sekiz öyküden oluşan, aynı zamanda bir romandır ve en fazla okunan ve de bilinen kitabıdır. Öyküdür, çünkü her öykü birbirinden bağımsız okunabilir… ama her öykü de bütünün, romanın parçasıdır.
Sâedi’nin bu kitabındaki, dördüncü öykü,   “İnek, Farsça’da ‘Gav’” adlı öyküsünden uyarlanan ve aynı adı taşıyan filmi, İran sinemasının en önemli filmlerinden sayılır. Öyle ki, İran sineması üzerinde bilgili pek çok kişi İran sinema tarihini, İnek ’ten önce İnek ‘ten sonra diye anlatmaktadır. Aslında bu kitaptaki her öyküden bir film çıkartılır. Nitekim bu kitabının kurgusu da adeta bir senaryo gibidir. Sahneler uzun değil, net bir titizlikle anlatılmış, açıklanmış, yine kişilerin kısa ve yalın konuşmalarının beden diline uygun fon yaratılmıştır.   
“Meşhedi Hasan, başını samanların içinden çıkardı,… Ağzına doldurduğu samanları çiğniyordu… ayağını yere vurdu, boğazının derinliklerinden gelen bir sesle böğürdü ve yeniden başını samanlara gömdü.” Dördüncü öykü, s.83-84

Kitap gerçekle hayal arasında bir yerde… Elias Canetti’nin antropoloji, psikoloji gibi disiplinleri içeren; ama onların sınırlarıyla yetinmeyen benzersiz bir kitap olarak bilinen Kitle ve İktidar ’da bir ağıt ve hüzün inancı olarak tanımını yaptığı… Şii motifleriyle bezeli, Bayel adlı yoksul bir köyde geçiyor. Bayel yoksulluğu ile  ağıtın ve matemin köyüdür.

Bir “susmalar ustası yazar…” s.10 olarak tanımlanan Sâedi, bu kitabında, kitabının her sayfasında, yoksulluğu, hiçbir ideolojik söylemde bulunmadan, gözümüze sokmadan, ince ince işlerken…   

“Hoca Efendi sarığını alıp yere çarptı ve feryat etti… erkeklerin ağlayıp inlemelerine… kadınların zılgıtlı inleyişleri eşlik etti.” S.41

“ Nineler, alemhanenin ağır kapısını ittiler… holün sonunda küçük, kısa bir kapı belirdi önlerinde. Kapının üstüne nazar boncukları asılmıştı… odanın dört yanına alemleri yaslamışlardı… Hanım Nine ‘Ya Fatımat’üz Zehra senden yardım diliyoruz, bunu bağladım ki belayı Bayel’den uzaklaştırasın’… Fatıma Nine ‘Sana sığınıyorum ya Hazret, Bayel’i kurtar!’” s.58, 59, 60

Kitabın başkahramanı iyilik meleği, İslam, köyün her şeyi yapanı, her işe koşanı, halden anlayanı. Kötülerin kendisine attığı iftira yüzünden evini çamura bulayıp, aynı zamanda, tıpkı Sâedi gibi susarak köyü terk etmek zorunda kalanı...

“ Onlara sor, ben gittikten sonra Meşhedi Baba’ya sor, dedi.” S.154“ 

Bence, Gulam Hüseyin Saedi, bu kitabıyla iyileri, ağıt yakmaya değil, yoksulluğu,   Bayel’den sessizce uzaklaştırmaya çağırıyor.

04. 12. 2017 mehmetealtin, https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
-------------------------------------- 

Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı Ekim 2017, Çeviri: Makbule Aras ve Farhad Eivazi,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder