Bayel Ağıtçıları, Gulam Hüseyin Sâedi, 232/ CL
------------------------------------------------------------------------------------
Kendisini
daha önce “ TOP “ adlı kitabı ile tanıttığım Gulam Sâedi Hüseyin’in Bayel
Ağıtçıları, birbirine bağlı sekiz öyküden oluşan, aynı zamanda bir romandır ve en
fazla okunan ve de bilinen kitabıdır. Öyküdür, çünkü her öykü birbirinden
bağımsız okunabilir… ama her öykü de bütünün, romanın parçasıdır.
Sâedi’nin
bu kitabındaki, dördüncü öykü, “İnek,
Farsça’da ‘Gav’” adlı öyküsünden uyarlanan ve aynı adı taşıyan filmi, İran
sinemasının en önemli filmlerinden sayılır. Öyle ki, İran sineması üzerinde
bilgili pek çok kişi İran sinema tarihini, İnek ’ten önce İnek ‘ten sonra diye
anlatmaktadır. Aslında bu kitaptaki her öyküden bir film çıkartılır. Nitekim bu
kitabının kurgusu da adeta bir senaryo gibidir. Sahneler uzun değil, net bir titizlikle
anlatılmış, açıklanmış, yine kişilerin kısa ve yalın konuşmalarının beden
diline uygun fon yaratılmıştır.
“Meşhedi Hasan, başını samanların
içinden çıkardı,… Ağzına doldurduğu samanları çiğniyordu… ayağını yere vurdu,
boğazının derinliklerinden gelen bir sesle böğürdü ve yeniden başını samanlara
gömdü.” Dördüncü öykü, s.83-84
Kitap gerçekle hayal arasında bir yerde…
Elias Canetti’nin antropoloji, psikoloji gibi disiplinleri içeren; ama onların
sınırlarıyla yetinmeyen benzersiz bir kitap olarak bilinen Kitle ve İktidar ’da
bir ağıt ve hüzün inancı olarak tanımını yaptığı… Şii motifleriyle bezeli, Bayel
adlı yoksul bir köyde geçiyor. Bayel yoksulluğu
ile ağıtın ve matemin köyüdür.
Bir “susmalar ustası
yazar…” s.10 olarak
tanımlanan Sâedi, bu kitabında, kitabının her sayfasında, yoksulluğu, hiçbir ideolojik
söylemde bulunmadan, gözümüze sokmadan, ince ince işlerken…
“Hoca Efendi sarığını alıp yere çarptı ve feryat etti…
erkeklerin ağlayıp inlemelerine… kadınların zılgıtlı inleyişleri eşlik etti.” S.41
“ Nineler,
alemhanenin ağır kapısını ittiler… holün sonunda küçük, kısa bir kapı belirdi
önlerinde. Kapının üstüne nazar boncukları asılmıştı… odanın dört yanına
alemleri yaslamışlardı… Hanım Nine ‘Ya Fatımat’üz Zehra senden yardım diliyoruz,
bunu bağladım ki belayı Bayel’den uzaklaştırasın’… Fatıma Nine ‘Sana
sığınıyorum ya Hazret, Bayel’i kurtar!’” s.58, 59, 60
Kitabın başkahramanı iyilik meleği, İslam,
köyün her şeyi yapanı, her işe koşanı, halden anlayanı. Kötülerin kendisine attığı
iftira yüzünden evini çamura bulayıp, aynı zamanda, tıpkı Sâedi gibi susarak köyü
terk etmek zorunda kalanı...
“ Onlara sor, ben gittikten sonra Meşhedi Baba’ya sor,
dedi.” S.154“
Bence, Gulam Hüseyin Saedi, bu kitabıyla
iyileri, ağıt yakmaya değil, yoksulluğu, Bayel’den sessizce uzaklaştırmaya çağırıyor.
04. 12. 2017 mehmetealtin, https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
--------------------------------------
Yapı Kredi
Yayınları, 1. Baskı Ekim 2017, Çeviri:
Makbule Aras ve Farhad Eivazi,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder