Ardıç Ağacının Altında, Selçuk Altun, 611/ CLII
------------------------------------------------------------------------------------
Selçuk Altun’un bu
kitabı için aldığım notlara, önce 03 Mart 2016’da ölen yazar ve eleştirmen
Ahmet Oktay’a ilişkin 04 Mart 2016 tarihli Cumhuriyet’in 17. sayfasından bir
alıntı ile sonra da kitaptan özellikle başa yerleştirdiğim bir alıntı ile başlamak
istiyorum.
“ Okur üretiliyor…
Kitap dergilerini inceleyelim, şunu saptayacaksınız hemen: Daha romanlar, v.b.
piyasaya çıkmadan, haklarında önceden yazılmış ‘eleştiriler’ yayımlanıyor. Yani okurlara ‘alıcılara’ o kitapları nasıl
okumaları öğretiliyor… bu aynı zamanda bir ‘ideoloji’ üretimidir. Mesele
Dergisi, Şubat 2007”
--o—
“… burada sana
azami bilgi verilir, gerisi sana kalmıştır; alacağın ek bilgiler ve başvurular,
gözlemlerin ve diğer okuyacaklarınla sen, senin en değerli yazarı olacaksın… “
s.61
Kendisi de kitabın
kahramanı Erkan gibi bibliyofil, koleksiyoncu ve estet ama Erkan gibi narsist
mi, onu bilmediğim, bilemediğim… Erkan’ın lunapark aynaları gibi boy
değiştiren, boyut değiştiren, hatta Erkan’ın kırılıp yerlere saçılmış ayna
parçalarına bile yansıyan Selçuk Altun’un; aslında bir biyografiler derlemesi
olan, polisiye olması gereken ve keşke
ve sadece polisiye biçiminde işlenseydi çok da iyi olabilecek bu kitabı, beş
bölümden oluşuyor. Ve Erkan ‘…bütün yüceliği!’ ile… aynı biçimde, sürekli olarak, bidüziye, tekdüze,
monoton, yeknesak, devamlı
olarak bize şunu söylüyor!
“ O iki ezik beni manen ve madden yıpratmak
istemişse başarısız olmuş sayılmazlar…” s.8 “ Estet, ‘ Güzelden anlayan ve
güzeli en yüce değer kılan kimse,’… sözcük Batı’da ‘aesthete’ diye vaftiz
edilmişti ve ‘a’ ile ‘e’ harfinin arka arkaya gelmesi bile ilahi bir
ayrıcalıktı.” S.68 “ Bir kitap olabilmek isterdim, tutkuyla okunan bir kitap. “
s.107 “ Analı babalı büyüdüğüm halde çocukluğumu yaşayamadım!” s.130 “ ‘ Ancak
bir yara kendi sesiyle konuşur.’… ‘ Cennete giderim ama cehennemi de götürürüm!
‘ s.168
I.
Bölüm
ERKAN, 1. sayfadan, 124. sayfaya kadar yazarın Cumhuriyet Kitap’ta yazdığı,
KİTAP İÇİN notlarından oluşuyor ki; herhalde aldığı notları bu KİTAP İÇİN aldığı notlar ve hazırlıkmış!
Bölümdeki hemen her sayfa, bilgisunardan kolaylıkla bulabileceğimiz
başkalarının biyografileri, olay ve yerlerin tarihi ile örülmüş.
II.
Bölüm
TANER, Erkan’ın oğlunu anlatan, 125. sayfadan, 199. sayfaya kadar KİTAP İÇİN
notları ile devam eden, gerçek yaşam öykülerinden ulanan kurmaca yaşam öyküleri
eşliğindeki bölümde, eyvah yeni bir Erkan daha aynadan yansırken, işe biraz
kurgu da giriyor.
III.
Bölüm
ZİHNİ, 201. sayfadan, 221. sayfaya kadar süren ilk iki sayfası yine KİTAP İÇİN
notlarından oluşan, yirmi sayfa içinde, bir çırpıda gizem ve cinayetin çözüldüğü
bölüm, kitabın kokusundan uzak, konusunu yansıtan tek bölümü.
IV.
Bölüm
EKREM, 223. ve 237. sayfalarda kendisini daha önce bir türlü tanıdığımız, Erkan’ın sırdaşı, yoldaşı, kasası, masası
Ekrem için yazılmış bu iç tanıtım bölümüne III. Bölümden sonra pek gerek yok
ama sırf bir narsistin dünyasını yansıtan aşağıdaki sözler için bile okumaya değer
mi, bilmem?
“
Özel bir insan olan patronuyla ilk üç harfinin aynı olmasının, ona gizemli bir
misyon yüklediği inancındaydı.” S.235
V.
“ ‘ Günahı terk etmek, tövbe etmekten daha
kolay bir ameldir’ “ s.239 Sulu gözlü Yeşilçam filmlerinin kamera ışıkları altında
Hz. Ali’nin bu sözleriyle başlayan bölümün
sonunda, çok şükür kitabın bitmesiyle “ Allah, Erkan’ın kimliğinde bütün narsistleri
ıslah etsin! “ der…
Ve son olarak, her nedense
konusu bakımından Hasan Gören’in ilk romanı, ZAN’ı hatırlatan bu kitapta
oldukça yoğun bir kibir kokusu var ki… bir yazarın, belli bir dünya görüşünün
sahibi olması, onun nesnel bir yapıt üretmesini ve tadını kaçırmamasını
engellemez diyerek, bu kitapla ilgili söyleyeceklerimi aşağıdaki alıntı ile
bitiriyorum.
“
Samuel Beckett ‘ Dene, becereme. Olsun. Yeniden dene, yine becereme. Daha iyi
becereme’ “
s. 231
18.12. 2017
mehmetealtin, https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
--------------------------------------
T. İş Bankası
Kültür Yayınları, 2. Baskı, Kasım 2017,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder