CHICAGO, Alâ El Asvani, 18 / CXLIX
------------------------------------------------------------------------------------
Dünyanın
en etkili beş yüz Müslümanı ve en önemli yüz düşünürü arasındaki Alâ El Asvani’nin
bu romanının her sayfasında Necip Mahfuz’un etkisi hissedilmesine ve Yakupyan Apartmanı’nın düzeyine gelemese de
kitap kendine özgü… ve ana tema bize hiç yabancı değil… hatta gündeme damardan
oturuyor.
Yazar, yurttaşları Mısırlılar
üzerinden, her biri, bir tür ya da başka bir kültürel incinmeye maruz kalan, bu
nedenlerle kişiliklerinde baskı oluşan, yabancı bir kültürde izole edilenlerin
iç içe geçmiş hikâyelerini anlatırken, her karakteri ve kişiliği göç, siyasal kimlik ve
cinsel ilişkilerden oluşan bir düzlemde ele alıyor.
-o-
Chicago,
adını, kurulduğu topraklarda, on iki milyonu, 1673 yılından 1837 yılına kadar
aşırı muhafazakâr ve dindar Hıristiyanlar tarafından dinî söylemlerle
katledilen Kızılderililerin yetiştirdiği soğanın kokusundan “keskin koku”
anlamıyla alır. Kurulduğundan beri kölelikten kaçan siyahların da akın ettiği
bu kentte siyahlar, beyazların derin bir tiksinti duygusu ‘ Negrofobi’si içinde
kölelik zincirlerini, görünmez ama bir o kadar can yakıcı prangalarla yer
değiştirdiğini her zaman ve her olayda fark ederler. Nitekim Chicago’yu farklı ve benzersiz kılan
da taşıdığı çelişkiler değil, çelişkilerini her zaman uç noktalara taşımasıdır.
(*)
Bu nedenle
kitabın adı, yazarın da yaşadığı bu kent ile bütünleşirken, içeriği ve
kahramanlarının iç içe geçmiş hüzünlü yaşamlarını iç içe giyen bir matruşka ile
eş anlamlı gibidir.
Bundan
sonrası ise aşağıdaki satırlarda gizli:
·
Vatansever
Zeynep “ Tahsilini yoksul Mısır halkının vergileriyle yaptın ve doktor oldun…
senin yerini almaya çalışan binlerce genç Mısırlı var. Şimdi Mısır’ terk edip
sana ihtiyacı olmayan, bütün felaketlerin müsebbibi Amerika’ya gitmek mi
istiyorsun? S.98 “ Mısır en kötü günlerini yaşıyor,… uğruna
savaş verdimiz her şey serapmış. Demokrasimiz yok; cehaletten, irticadan ve
yoksulluktan kurtulamadık. Her şey daha da kötüye gitti. İrticai fikirler veba
gibi yayılıyor. Planlama bölümünde elli çalışanın içinde tek türban takmayan
benim, inanabiliyor musun?” “ Mısır’da yaygın olan gerçek bir dindarlık değil,,
dini belirtiler eşliğinde toplumsal bir bunalım.” s.307
· Elit Tanta Erkek
Lisesi Müdürü Üstad Muhammedi Hamid kızı, Tanta Tıp Fakültesi’nin en başarılı
mezunlarından, otuzunu aşkın ama hâlâ bekâr, doktora öğrencisi Şeyma “ … kışkırtıcı
iffet, baştan çıkarıcı mahcubiyet, anlam yüklü sakarlık, gizem dolu hüzünlü
bakışlar ve büyüleyici, şuh bir kekelemeyle uygulanan yöntemler.” s.16 “ … Amerika… dünyanın en güçlü ülkesi
olmuştu… Allah, günah işlediğimizde biz Müslümanları cezalandırırken,
Amerikalılara neden iltimas geçiyordu? S.187
· Gizli Güvenlik
Teşkilatı Ajanı Danana “ korkutucu havasına rağmen… muğlak bir dişi yanı olduğu
görülebilir ama bu onun erdişi olduğu anlamına gelmeyen” s.122 Danana “ … ince
bir alayla: ‘Teşekkür, benim ne işime yarar ki? Hangi bankada bozdurabilirim?
Senden hiçbir şey olmaz!’” s.60
·
Danana’nın karısı
Merve’nin babası Hacı Nofal “ …’ın gençliğinde nedamet getirip doğru yola,
(hangi doğru? Benim notum) girmeden önce, sürdüğü hedonostik yaşantısına ve
dansözlere düşkünlüğüne dair gizlice anlatılan hikâyelerin hortlamasına neden
olmuştu.” S.82 “ Hem Müslüman bir ülkede değiliz… din bilginlerine danıştım,…
Amerika kâfirlerin ülkesi… Ayrıca fıkıhta ‘ihtiyaç günah olanı mubah kılar’… bu
yüzden, benim bir kere giydiği takım elbisenin ücretine ihtiyacım, fıkıh yasalarına
göre bana onu iade etme hakkı tanıyor.” S.83 “’ Cumhurbaşkanımızın izlediği
yolda olumsuzluklar olduğunu düşünsen bile, dini görevin ona itaat etmeni
emreder.’… ‘Kim demiş?’ ‘İslam. Eğer Müslüman’san tabii. Çünkü, Sünni
fıkıhçılar bir Müslüman’ın, kendi dinine mensup ve namazlarını aksatmayan bir
kişiyse, baskıcı bile olsa, liderine itaat etmesi gerektiği konusunda fikir
birliğine vardılar…’” s.106
· Amerikalı karısı
Chris ve kızı Sarah ile yaşayan histoloji Profesörü Dr. Muhammed Salah “ …
kendi kültüründen nefret etmekle birlikte, onu içinde taşımaya devam ediyor, bu
da işleri zorlaştırıyordu.” S.66 “ Mısır, demokrasi eksikliğinden dolayı geri…
yetenekli Mısırlılar, despot rejim onları yargılamasınlar diye ülkeden
kaçıyorlar.”
· Chicago’da en
ünlü Kalp cerrahlarından, Kıpti, Dr. Kerem Doss “ … Ayn Şems Tıp Fakültesi genel
cerrahi bölümü başkanı Abdül Fatih Baba, Kıpti düşmanı, fanatik bir müslümandı.
Kâfirlere Müslümanların hayatını denetleme olanağı tanıdığı iin Kuran’ın
Kıptilere cerrahiyi yasakladığını düşünüyordu.” S.132 “ Dini baskı, siyasi
baskının sonucudur.” S.133 “ Amerika’da hayat, Amerikan meyvesi gibi; dışarıdan
parlak ve leziz görünür ama yavandır. “ s.174
· Histoloji yüksek
lisansında şair Naci Abdül Samet “ … Mısırlıların her gün … işkence altında can
verdiklerini hatırlatmak isterim. Cellatlar Müslümanlarla Kıptiler arasında
ayrım yapmaz. Mısır halkının tamamı baskı altındadır. Kıpti sorunu Mısır’ın
sorunlarından bir olarak değerlendirilmelidir. S.134 “… Araplar İsrail’den Yahudi
devleti olduğu için değil, Filistin’i çaldığı ve onlarca katliam yaptığı için
nefret ediyor. “ s.226 “Ayn Şems Tıp Fakültesi dekanı koltuğuna rejime sadık
olduğu için atandı… idari ya da tıbbi yeteneklerinden dolayı değil… Muhtemelen
devlet güvenlik teşkilatına meslektaşlarını ispiyonlayan yoz ve riyakâr
biridir. “ s.234
· Mısır Devlet
Güvenlik Teşkilatı’nın ABD Yöneticisi, rejimin ABD nezdinde derin ve gerçek
temsilcisi, General Saffet Şakir, “ tehlike sınırında yaşayan insanlarda
doyumsuz bir cinsel istek vardır… çünkü tehdit altındaki hayatlarının her anını
daha yoğun farkındalıkla yaşamak isterler.” S.248 “ Yoksulluk ve çeşitli
sıkıntılar altında ezilmiş,… sıradan bir hayat yaşama umudunu bile yitirmiş…
bir kadın, etrafı kuşatılmış bitap bir askerin teslim olmadan önceki son hali
gibidir.” S.250
· Cumhuriyet
Muhafızları Komutanı, General Mahmud el-Manavi “ Amerikalı güvenlik sorumlusuna
gidip elçiliğin önündeki göstericileri, sivil giyimli adamlarıyla dağıtmak için
izin istedi. Görevli ona hayır diyen bir işaret yaptı. Nitekim o da biliyordu
ki; Amerikan yönetimine kafa tutan bir hükümdar, başını aslanın ağzına sokan
bir budaladan farksızdır.” S.337
Yukarıda da değindiğim gibi ana temas bize hiç yabancı
olmayan, hatta gündeme damardan oturan, bu kitabı en azından bu nedenle okuyun
derken, çevirisinin vasat olduğunu belirtirim.
08.11. 2017 mehmetealtin, https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
--------------------------------------
Maya Kitap, 1. Baskı, Şubat 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder