Gölge Sultan,
Asiya Cebbar, 52 / CXL
------------------------------------------------------------------------------------
“Evin etrafında; penceresiz, şişe kırıkları
saplanmış yüksek duvarlar; köyün etrafında: her türlü doğal savunma hattı,
hendekler, dikenli firavun incirleri; çadırın etrafında: yarı vahşi bir köpek
sürüsü ama köpeklerden de vahşisi, çadırı koruyan ve dokunulmazlığı namusla bir
tutulan alandaki ‘kutsallaştırma’: Haram.”
Germaine Tillon
Harem ve Kuzenler, 1966
-
0 -
Dünyanın neresinde olursa olsun kadınların sorunlarını kendine dert edinmiş
Cezayir asıllı Asiya Cabbar, bu kitabında da bu sefer de çok eşliliği konu
alarak Cezayir’de kendi hemcinsleri
başta olmak üzere dini alet eden baskılar altında ezilen ve sömürülen Müslüman
kadınların özelinde;
·
erkeklerin gölgesinde, gölge olarak görülen,
·
masumiyetleri sessiz trajedilerinde saklı çocuk
gelinlerin köleliğinde,
·
yüzünü değil, düşüncesini örten peçesi altında,
·
mutlak itaatkar, zevk nesnesi, savaş eşleri,
erkek egemen kümelerin ve toplumların boyunduruğu altındaki kadınların, çaresizliği
yanında teslimiyetçiliğini de sorguluyor.
“’Esma der ki;’ Ben palamarlarımı çözüyordum.
‘Ve üstüne kuma seçtiği Hacile’ye der ki: “ Annen gelenekler uyarınca benim suç
ortağım olduğundan beri, elbette sen, masumu d kıskıvrak bağlamış oluyordum.” S
7-8
“… aile
büyüğü arka arkaya üç kere evlenmiş. Sonuncu karısı da evlendiğinde buluğa yeni
eren büyükannem… Büyükannem de kızlarından birini – işin doğrusu kız onun da
üçüncü kocasından olmaymış- ilk kocasının en küçük torunuyla evlendirmiş; öyle
ki bu genç adam halasıyla ( evlenme yoluyla babasının kız kardeşi) evlenmiş ve
bu ensest riski bir alay şakaya meydan vermiş” s.94-95
“ Çok
karılı adama, karısının kan bağıyla bağlı kadın akrabası haramdır, en azından
karısı hayatta olduğu sürece. Bu yüzden mi her sultan, her dilenci zevki için
kullandığı kadını ölümle tehdit eder? Yoksa eşin aynı kandan akrabalarını dışarıda
bırakan bu çok eşlilik, arzulanan her kadınla yaşanması mümkün bir huzura hayal
edilebilecek tek yol mudur? S.113
“ Babam
beni yatıştırmak için kucağına çekti… daha sonra, içlerinden biri bir hışımla ‘bu
yaşımda’ erkeklerin arasına karıştığım için beni payladı. Altı yaşımdaydım,
belki de yedi.” S. 128 “’Bir adamda
sevgi nedir?’ diye alay etti çatlak bir ses. ‘ Efendiler bunun ne olduğunu bile
biliyorlar mı acaba, çünkü Allah yaşlı, genç, güzel, çirkin biz kadınları
onların ayaklarının altında bir sürü gibi yaratmış!” s.149
“…-ey
birden fazla erkek evladı olan annenin gurur; lakin kız evlat yetiştirmeyen bir
kadına nasıl da çorak bir gelecek vaat edilmiştir-“ s.153
“Babam
kolumdan tuttu… ‘Birlikte eve dönüyoruz’ dedi… Onun kızı bacaklarını
gösteriyordu. Benimle ilgisi yoktu… konu ben değildim. Konu… ‘Onun kızıydı’”
s.160-161 “ Annem…’ Kendine dikkat et kızım! Bizi kolla, canım!’” s.60
“Cennet, anaların ayakları altındadır.” yaveleri ve yalancılıklarını
dinleyeceğimiz kadını cinsel kimliğinde toplumdan ayrıştıran, Anneler Gününe, çok yakın bugünlerde, kadınların bu türden yaşadıkları, böyle
giderse daha da yaşayacakları göz önüne alındığında bu kitabın okunması daha da
anlam kazanıyor.
30.04.2017 mehmetealtin
--------------------------------------
Kırmızı Kedi
Yayınevi, 1. Baskı, Kasım 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder