28 Nisan 2017 Cuma


Vejetaryen, Han Kang,  255 / CXXXIX
------------------------------------------------------------------------------------

“Anlamsız ve moralsiz geçen bir gün…
Kaldırımdaki ağaca istemsizce dokunmuştum.
…nemli kabuğu soğuk bir ateş gibi avucumu yaktı.
Göğsüm buz gibi, sayısız yarıklara ayrılarak parçalandı.”
Han Kang

Vejeteryan’ın yazarı Güney Koreli Han Kang’ın romanının içeriği Kang’ın 1997’de yayınlanan, bir kadının aniden bitki haline gelmesi imgesinden hareketle yazılan “Kadının Meyvesi” adlı kısa öyküsünden kaynaklanıyor. Bu kısa öyküde, bir kadın, kelimenin tam anlamıyla bir bitki haline gelir… kocası onu bir tencereye koyar ve her gün sular. Öykünün son sahnesinde kocası, önümüzdeki baharda eşinin tekrar çiçek açıp açmayacağını merak etmektedir.

İşte bu öyküden doğan bu kitabı okuyacak bazı kişiler roman kahramanı Yeong-Hye'nin çok pasif ya da zayıf olduğunu düşünebilir mi? Düşünebilir… ama ben öyle düşünmüyorum… evet birinci bölüm kısıtında kendi sesi yok… hatta kişi değil, nesne olarak görülebilir ama bana göre gerçekten kararlı ve güçlü bir kişi ve kitabı, Vejetaryen, insan şiddetini reddetme, masumiyeti mükemmeliyetçi bir şekilde elde etme imkânını veya imkânsızlığını sorgulama, diğerlerini anlama, çılgınlık ve aklı tanımlama zorluğu gibi donanımlı katmanlarıyla Kafka’nın Metamorfoz’una göndermeler yapıyor.  

Roman, orijinalinde ayrı olarak yayınlanan üç bölümden oluşuyor;

·         Birinci bölüm, Vejeteryan, eşine tecavüz eden ve artık onunla yaşamak istemeyen aşağılık bir adam olarak tanımlanan Yeong-Hye'nin kocasının perspektifinden yazılmış. Rüyasını anlattığı, kendisinin konuştuğu tek bölüm de bu bölümde…  rüyasını görürseniz sonrasında hayal gücünü takip edebilirsiniz.
Vejetaryen
“Karımın, ‘Yeong-Hye'’’nin pasif karakteri her hâlükârda bana uyuyordu.”s.9 “ Bir rüya gördüm” dedi. “Ütülediğin bir gömlek de mi yok.” S.14 “ Sen artık et yemeyecek misin? Karım başını salladı. Ne zamana kadar? Daima.” s.17 “ Yine de kafama takılan asıl konu artık benimle seks yapmak istememesiydi.” S.19 “ Karımın sıktığı sağ elini açtım. Boğazı sıkılmış bir kuş bankın üzerine düştü. Kanatları yer yer yolunmuş gümüşgözlü zosterop(=Akgöz) kuşuydu. Etçil bir hayvan tarafından parçalanmış gibi görünen sert diş izlerinin altından, kırmızı kan izleri yayılıyordu.

·         Sevgiden tamamen yoksun, varoluş, cinsellik ve tutku eksenindeki, ikinci bölüm, Moğol Lekesi,  Yeong-Hye'’’nin, kız kardeşinin kocasının bakış açısıyla yazılırken,

Moğol Lekesi

“ Olması gerekenden çok daha sakindi, içinde öyle büyük acılar mayalanmış, öyle onulmaz yaralar taşıyormuş da bu sadece görünen yüzeyiymiş gibi korkutan türde bir sakinlik.” S.66 “Doğum lekesi olan Moğol lekesi ‘baldızının’ sol kalçasının üst kısmındaydı.” S.72 “’Eniştesi, Yeong-Hye'nin ’’ Sağ kalçasının ortasına bir bordo renkli çiçek çizip çiçeğin dişilik organını sarıya boyayarak öne çıkardı… yarı açmış bordo ve kırmızı tomurcuklar ince dallarıyla beraber sırtından omuzuna doğru tırmanmaya başladı.” S.73 “’Adam’…tek bir bedenle bu kadar çok söz söyleyebilen bir bedeni ilk kez görüyordu.” … “ bitkinin özelliklerini taşıyan yabancı bir varlık gibiydi kadın.” S.76 “ Kadın, ışık saçan altın sarısı göğüslerini balkon korkuluklarının öbür tarafına uzatıp turuncu çiçek yapraklarının resmedildiği bacaklarını sonuna kadar araladı. Güneşle ya da rüzgârla sevişmek istiyor gibiydi âdeta.” S.104

·         Yeong-Hye’nin artık insanlığa ait olmak istemediği, kendisinin bir bitki haline geldiğine ve ironik bir şekilde ölümüne yaklaşarak kendini kurtardığına inandığı Üçüncü bölüm, Alev Ağacı ise kız kardeşinin bakış açısından yazılmış.

Alev Ağacı

“Çok geçmeden kadın, ‘Yeong-Hye'nin kız kardeşi’ bir gerçeğin farkına vardı. Hevesle yardım etmek istediği aslında belki de kendisiydi.” S.114 “Yeong-Hye, benim nasıl öğrendiğimi biliyor musun? Dedi. Rüyada, amuda kalkmış dururken… vücudumda yapraklar yeşeriyordu, ellerim kök salıp toprağın altına uzanıyordu… Kasıklarımda çiçekler açmaya çalıştığı için bacaklarımı genişçe açtım.” S.127 “ Yakında sözler de düşünceler de kaybolacak.” S.132 “ Bu… belki de bir rüyadır.” S.156

Yeong-Hye’nin acısı ve kararlılığı, sanırım, bu kitabın özü olup, çevirisi de çok iyi ve çeviri bir kitap okuduğunuzu anlamıyorsunuz bile… Kore diline oldukça hakim olduğu belli olan çevirmen Göksel Türközü, yine sanırım kültür benzerliğinin de etkisiyle son derecede başarılı bir iş çıkarmış… imge yoğun bu zor konuda, ne demek istendiğini gayet iyi anlıyor ve sarsılıyorsunuz. Meraklısına okuması için öneririm.

28.04.2017 mehmetealtin
-------------------------------------- 

APRIL Yayıncılık, 1. Baskı, Ocak 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder