Geceleri
Sessizdir Tahran, Shıda Bazyar, 605 / CXXXVIII
-----------------------------------------------------------------
Kitaptaki süreç izlendiğinde ancak romanın
son yüzü, Tara ile özdeşleşebilir olan İran kökenli Shıda Bazyar, Almanya
doğumlu ve kitabını da “Nachts is test
leise in Teheran” özgün adıyla Almanca yazmış. Kitap;
o
1979’da
İran’daki Yeşil Devrim’de etkin olan, ancak devrimin süregelen seyri içinde örgütlenme
ve stratejik öngörü zayıflığı gösteren TUDEH – İran Komünist Partisi üyesi baba
Behsad’ın anılan süreçteki rolü ile başlıyor.
o
1987’de
Almanya’ya kaçmak zorunda kalıp mülteci olan ve çocuklarının asimile olması
korkusuyla yaşayan ailenin, 1989’dan itibaren kendilerine yeniden güvenme ve
özgürleşme sürecini ise anne Nahid’in ağzından dinlerken, bütün bu olanları
kabullenemeyen Behsad’a yardımcı olmak için çırpınışını da izliyoruz.
o Ailedeki farklı
nesillerin yaşamını onar yıllık katmanlarla anlatan yazar, 1999’dan itibaren
İran doğumlu ve İran’daki yaşamından anılar taşıyan, vatanının neresi olduğunu
sorgulayan, kafasında iki arada bir derede kalan Lale’nin ve
o
2009’da
itibaren de İran doğumlu olan ama orayı anımsamayan, toplumsal devinimleri
artık sosyal ve ana medyadan izleyen bir neslin temsilcisi erkek kardeşi Mu’nun
ağzından sığınmacı olmanın, yaşamlarına neler getirip neler götürdüğünü bizlere
akıcı bir dille sunuyor.
Aşağıda sizlere sunduğum alıntılarla;
bugünlerde, şeytan kulağına kurşun, tahtaya vurun… içeriği toprağımızdan ve suyumuzdan
ırak, okunası bir roman mı? Ben, bilemem…
Yanıtını evet, ya da hayır olarak siz verin.
-0-
“Kitaplarda ‘Tüm emekler şaha
aittir.’ diye yazıyordu. Biz ise ‘Emek işçilere aittir.’ diyorduk.” S.9
Şah
zamanında; “ Evin Cezaevinden çıkan,
içeride yaşananlar hakkında tek kelime etmezdi, anlatacağını içeride anlatmış
olurdu; oranın en ürkütücü tarafı da buydu.” S.19 Devrim sürecinde; “Tüm mahkûmların idam edilmesi için sıradan
bir adamın, sıradan bir karar alması yeterli, bunun için sıradan bir ayetullah
yeter.”s.75
“Yoldaşım Peyman’ı kardeşi
Humeyni taraftarı Emin ve durumdan vazife çıkaran arkadaşları, peygamberle
ilgili, içeriğini bile bilmediğim bir fıkrayı benim anlattığımı ileri sürerek, insanları,
benimle ilgili olarak sokağın orta yerinde sorgulamışlardı.” S.25 “Daha sonra Emin,… her
yerde Humeyni Devrimi karşıtlarının ölmeyi hak ettiğini söylemeye başlamıştı…
Peyman ile Emin’in anne ve babası bunların Allah adına yapılmaması gereğini
biliyor bunu her akşam anneme söylüyorlardı. Bir noktadan sonra bize gelip
gitmez oldular.”s.49 “Öğrencilerin de hocaların da büyük kısmı okula
gelemiyordu, ya tutuklu ya okuldan atılmış ya da idam edilmişlerdi. Sanat
dersleri yerine İslam öğretileri konmuştu. Derse girmeden önce tesettürümüzün
uygunluğu kontrol ediliyordu.”s.93 “ Arkadaşlarımızın birinin oje sürülmüş
tırnaklarını söktüler.” S.123
“Bir yaşındaki bir çocuğa neden
pılınızı pırtınızı toplayıp ülkeyi terk ettiğinizi açıklayamazsınız.”s.61
“Ebeveynlerimiz çok yakında evimizi bomboş bulacaklarını, onları telefonla
aramamız için gün sayacaklarını anlamış gibiydiler.”s.81
“Almanya’daki bütün çocuklar
havadan zehirlenerek ölseler de çocuklarım ölmez, çünkü bundan fazlasını
atlatmayı başardılar… onlara vız gelir.”s.65 diyen annem, yıllar sonra Tahran’a gittiğimizde “…kahkahalar atıyor, espriler yapıyor, küfrediyor, tartışıyor, gözüme
çok sahte gözüküyor…” s.131 “ Eğer ben de onlara yürekten bağlanacak olsam,…
acı çekecek ve annem gibi özleyeceğim” s.184 “ … ben, akrabalarımın gerçek bir
hayat sürmediğini, gerçek hayatın Almanya’da olduğunu düşünüyorum.” S.132 “ ama
“ 11 Eylül’den sonra ‘ Almanya’da’ beni
her defasında kontrol etmeleri… annemle babama göre sıkıntı değildi!” s.196
09.04.2017 mehmetealtin
--------------------------------------
Hep Kitap, 1.
Baskı, Kasım 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder