9 Nisan 2017 Pazar



Geceleri Sessizdir Tahran, Shıda Bazyar, 605 / CXXXVIII
-----------------------------------------------------------------

Kitaptaki süreç izlendiğinde ancak romanın son yüzü, Tara ile özdeşleşebilir olan İran kökenli Shıda Bazyar, Almanya doğumlu ve kitabını da “Nachts is test leise in Teheran” özgün adıyla Almanca yazmış. Kitap;

o   1979’da İran’daki Yeşil Devrim’de etkin olan, ancak devrimin süregelen seyri içinde örgütlenme ve stratejik öngörü zayıflığı gösteren TUDEH – İran Komünist Partisi üyesi baba Behsad’ın anılan süreçteki rolü ile başlıyor.
o   1987’de Almanya’ya kaçmak zorunda kalıp mülteci olan ve çocuklarının asimile olması korkusuyla yaşayan ailenin, 1989’dan itibaren kendilerine yeniden güvenme ve özgürleşme sürecini ise anne Nahid’in ağzından dinlerken, bütün bu olanları kabullenemeyen Behsad’a yardımcı olmak için çırpınışını da izliyoruz.
o  Ailedeki farklı nesillerin yaşamını onar yıllık katmanlarla anlatan yazar, 1999’dan itibaren İran doğumlu ve İran’daki yaşamından anılar taşıyan, vatanının neresi olduğunu sorgulayan, kafasında iki arada bir derede kalan Lale’nin ve
o   2009’da itibaren de İran doğumlu olan ama orayı anımsamayan, toplumsal devinimleri artık sosyal ve ana medyadan izleyen bir neslin temsilcisi erkek kardeşi Mu’nun ağzından sığınmacı olmanın, yaşamlarına neler getirip neler götürdüğünü bizlere akıcı bir dille sunuyor.

Aşağıda sizlere sunduğum alıntılarla; bugünlerde, şeytan kulağına kurşun, tahtaya vurun… içeriği toprağımızdan ve suyumuzdan ırak, okunası bir roman mı? Ben, bilemem… Yanıtını evet, ya da hayır olarak siz verin.
-0-

“Kitaplarda ‘Tüm emekler şaha aittir.’ diye yazıyordu. Biz ise ‘Emek işçilere aittir.’ diyorduk.” S.9

Şah zamanında; “ Evin Cezaevinden çıkan, içeride yaşananlar hakkında tek kelime etmezdi, anlatacağını içeride anlatmış olurdu; oranın en ürkütücü tarafı da buydu.” S.19 Devrim sürecinde; “Tüm mahkûmların idam edilmesi için sıradan bir adamın, sıradan bir karar alması yeterli, bunun için sıradan bir ayetullah yeter.”s.75

“Yoldaşım Peyman’ı kardeşi Humeyni taraftarı Emin ve durumdan vazife çıkaran arkadaşları, peygamberle ilgili, içeriğini bile bilmediğim bir fıkrayı benim anlattığımı ileri sürerek, insanları, benimle ilgili olarak sokağın orta yerinde sorgulamışlardı.” S.25 “Daha sonra Emin,… her yerde Humeyni Devrimi karşıtlarının ölmeyi hak ettiğini söylemeye başlamıştı… Peyman ile Emin’in anne ve babası bunların Allah adına yapılmaması gereğini biliyor bunu her akşam anneme söylüyorlardı. Bir noktadan sonra bize gelip gitmez oldular.”s.49 “Öğrencilerin de hocaların da büyük kısmı okula gelemiyordu, ya tutuklu ya okuldan atılmış ya da idam edilmişlerdi. Sanat dersleri yerine İslam öğretileri konmuştu. Derse girmeden önce tesettürümüzün uygunluğu kontrol ediliyordu.”s.93 “ Arkadaşlarımızın birinin oje sürülmüş tırnaklarını söktüler.” S.123

“Bir yaşındaki bir çocuğa neden pılınızı pırtınızı toplayıp ülkeyi terk ettiğinizi açıklayamazsınız.”s.61 “Ebeveynlerimiz çok yakında evimizi bomboş bulacaklarını, onları telefonla aramamız için gün sayacaklarını anlamış gibiydiler.”s.81

“Almanya’daki bütün çocuklar havadan zehirlenerek ölseler de çocuklarım ölmez, çünkü bundan fazlasını atlatmayı başardılar… onlara vız gelir.”s.65 diyen annem, yıllar sonra Tahran’a gittiğimizde “…kahkahalar atıyor, espriler yapıyor, küfrediyor, tartışıyor, gözüme çok sahte gözüküyor…” s.131 “ Eğer ben de onlara yürekten bağlanacak olsam,… acı çekecek ve annem gibi özleyeceğim” s.184 “ … ben, akrabalarımın gerçek bir hayat sürmediğini, gerçek hayatın Almanya’da olduğunu düşünüyorum.” S.132 “ ama “ 11 Eylül’den sonra ‘ Almanya’da’ beni her defasında kontrol etmeleri… annemle babama göre sıkıntı değildi!” s.196

09.04.2017 mehmetealtin
-------------------------------------- 

Hep Kitap, 1. Baskı, Kasım 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder