Pera Mera, Murat Yalçın 483 / CLXX
----------------------------------------------------------------------------------------------
Mardin’in
Midyat ilçesinde damardan, Ankara’nın Beypazarı ilçesinde Ahilik elinden bugünlere
gelen, telkâriye nazire… tasarladığının tümcesini, fiil, fiil işleyen,
yüklemini tavlayıp, tümceleri gerektiği kadar kesip, özneleri ile beraber sayfalarda
ağartan, bir “ dilkâri “ ustası
Murat Yalçın.
Öyle ki,
kitabın kapağı bile başlı başına dilkâri!
Nitekim kitabı raftan alır ve Pera’nın arka yüzünü Mera’da okuyacağınızı
sanırken, altmış dokuzuncu sayfaya kadar, Pera ve dolaylarında dolanan bir
yetişkinin, yaşayanlarıyla anılan şehrinin eskisini… sonraki sayfalarda yer
alan Mera’da ise bir çocuğun Anadolu’daki köyünün metaforlarla dolu öykülerini okuyorsunuz.
Kitabın
bütünü, Mehmet Yalçın’ın yaşam öyküsünün dilini deney kıldıktan sonra, eski
ifadeler, yeni ifadeler, ‘tamamlanan terkipler’, ‘terime dayalı tabirler’, pötibör
yerken, benzer nağmelerde söylenmiş potboriler eşliğindeki, cümlelerden oluşan yüksek
nitelikli bir edebiyat tezi sanki deyip…
2017
Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü alan bu kitabı okumak için, Türk Dil Kurumu, Dil
Derneği sözlükleri yanında imla kılavuzu ile atasözleri ve deyimler sözlükleri
ile sessizlik gerek! Demem odur ki, ödül verilen bu kitaba ödül verilme
etmenlerinden biri olması gereken sosyal fayda, hiç gözetilmemiş. Çünkü bu
kitabı, ‘özellikle Pera bölümünü’ okumak için oldukça sabır ve sevgi gerektiği
gibi orta öğrenim öğrencilerinin okuyabilmesi için de mangal gibi yürek gerek!
Özellikle Pera öykülerinde karanlık yerler var çözemedim. Başının sonunun
bağını kuramadım. Örneğin;
·
“ … pembe
kapaklı Tatar Çölü’ne dalmıştım” s.33
deyip Dino Buzzati'nin 1940'ta yayımlanan artık
klasikler sınıfına giren, 1949 yılında Fransa'daki çevrisiyle Buzzati'yi
dünyaca ünlü bir yazar yapan, orijinal ismi ‘Il deserto dei Tartari’ olan romanına
atıfta bulunuluyor ama bunu acaba kaç kişi yakalar?
Kısacası
bu kitabın, önemli bir bölümü, edebiyat üzerinde konuşan, didişen, fikir çalan,
fikir çelen, fikir kakanlar için yazılmış, genel yarar gözetilmemiş gibi… Doğaldır
ki bu da yazarın kendi tercihi…
Kitaptan
birkaç alıntı:
·
“Sözün dulu,
insanın dulundan daha rizikoluydu.“ s.15 “Cinnet geçiren yazar, pompalı
dolmakalemiyle sülalesinin gelmişini geçmişini bir oturuşta romanlaştırdı.”s.17
“Sevgilisiyle gizlice buluşabileceği yer araştıran bir âşık, uzayda hayat
imkânı araştıran bir bilimadamıyla aynı metotları kullanmalıdır.”s.89
·
“Makamsız bir
ses yumağının büyümesine hizmet eden topluluk…”s.27 “Külbastı yiyip, kolbastı
oynayan, törelere törenlere düşkün fazlasıyla nostaljiko bir millet…” s.44 “Birleşmemiş illetler. “ s.51
·
“ Gırtlağını kazıyarak sarayın burnundan sümkürüyor
yedi tepe üstünden, dumanı tütende dümen tutan marmaraya.” S.54 “Rüzgârın
istikameti, tükürülecek yerin mesafesi, tükrük miktarı ile tükürme şiddeti,
dudak-dil ahengi, nefes hazırlama vs. Yani az buz hesap kitap işi değil.” S.70
07.05.2018
mehmetealtin, https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
--------------------------------------
Can Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2017,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder