Sibop, Başar Başarır, 94 / CLXXI
----------------------------------------------------------------------------------------------
Geçmişte
başlamış ve/veya başlaması gereken… başladıysa belki devam eden, belki de
biten… gelecekte bir anda bitebilecek ve/veya gelecekte miş’li geçmiş zamanın
hikâyesinin rivayeti olarak anılacak… Bırakın Türkçede dünya dillerinde var mı
böyle bir fiil çekimi? Bu kitapta var. Hoş olsa da olmasa da olay, “zaten” kelimesiyle
bir başlamaya görsün… bu “zaten”de ve “zatenlerde neler gizlidir, neler? Zaten,
doğrusu, doğrusunu isterseniz, aslında ve eski
dilde, esasen diye de anılan: “zaten” hiç
de özel bir şey değildir, geneldir, genel… deyip, bildiririm ki;
“ Bir
şeyi değiştirmek gerekmiyorsa, onu değiştirmemek gerekir. “ s.100
Tıpkı sosyal medyada dolaşan, bir yarışma programındaki çocuğun, 5x5 matriste
yaptığı gibi: yukarıdan aşağı bütün sütunların, solda sağa bütün satırların, çaprazlama kutuların toplamı, çocuğun analitik
ve matematik zekâsı içinde, kutulara yerleştirilen sayılarla, nasıl hep aynı
sayıya çıkıyorsa… bu romanda da alın içindekiler
tablosunu dilediğiniz herhangi bir bölümden başlayın, yani sıralamayı ve
kurguyu kafanıza göre değiştirin, okuduğunuzda özde bir şey değişmiyor. Bu da romanı
size özgü kılabilir ki, bu müthiş bir şey! Bkz: Birinci paragraf…
2017 Yunus Nadi
Roman Ödülünü alan, son derecede
sevimli, akıcı ve okuyucuyu sıcaklıkla kavrayan bu romanın konusu: bir tiyatronun oyuncuları
ile çalışanların ilişkilerinde tiyatro için kendini adayanlarla, o tiyatronun
binasının yerine yapılması planlanan AVM’den kazanılacak getirimi düşleyenler
arasındaki Mayk Hammer polisiyeleri tadındaki bir mücadele ki;
·
“İnsanlar
gazetelerin 2.sayfalarında zenginlerin nasıl yaşadığını, 3.sayfalarında da
fakirlerin nasıl öldüğünü okuyo. “ s.206 “ … ( Genellikle ) sahne yıldızları,
hususi hayatlarında alelade insanlara benzemez. Onlarla muhatap olduğunda rol
nerede biter, hakikat nerede başlar kestiremezsin. “ s.205
diye manşete çekebileceğim, bu mücadeleyi son derecede
mahir bir şekilde yansıtan romanda beni yadırgatan tek unsur, daha doğrusu romanla
aramdaki tek engel, romanın bazı yerlerinde kullanılan dil!
Zaten, yazar da 19. Sayfanın son iki paragrafında, 20.
Sayfanın birinci paragrafında kullanılan dille ilgili, kanımca, kendi
özeleştirisini yapmakla beraber, olay, zaten ile başlamaya görsün… zaten, en
ciddi gazetelerde ve televizyonlarda… zaten, haftanın sekiz günü yirmi beş
saatimizi işgal eden sosyal medyada… zaten, okul kitaplarında… zaten,
üniversite bitirmiş bireylerde… zaten, englitürkçe konuşulan plazalarda… zaten
haftanın sekiz günü yirmi beş saati sağa sola çekiştirilen dilimizi, üstelik bir
de Yunus Nadi Ödülü verilerek bu örselenmeyi hoş görmek niye? Bir kerecikten
bir şey olmaz deme… sonra, millet, yanlış “yazıyo”, “yazıyom”, “yazıyodu”,
“yazıyomuş” deyip kestirmeden gidip, zincirleme tepkime “başlıyo”… ve böylece
Türkçe zaman içinde aşınıma uğruyor ve aşınımlar göçüğe dönüşüyor… derim ben.
Romanın ana kahramanları:
·
“On dakikası
bir dünya saatine tekabül eden” s.99 “ …
haklı sebeplere, mazeretlere takılıp kalmış aylak bir avukat, hayata karşı
gelen vicdani retçi… “ s.88 Spor sağlığa zararlıdır. Bedene ilgi ruhu köreltir.
“ s.235 Kıvamında “ Orhan, vicdanlı
hödük. Ücretsiz otopark. Amipli dizanteri. Sakalı helezon şeklinde kıvrılarak
çıkan seçilmiş salak. Zombiyle vampir karışımı, zompir. “
·
Orhan’ın deyimiyle “ … onunla
yaşlanmak ama yaslanmak istemediğim… “ s.87 “ Aslı… O marmelat, ben reçel. O konçerto, ben fasıl O tam bir yanıcı
madde, bense uygunsuz içerik “ s.276 “ Vietnam gibiymiş hatun, bir girdik bir
daha çıkamadık.” …ama “Gönlünde
yoksa yerim, ayakta da giderim.” S.102
·
Orhan’ın ablası “Nebahat, ablam, tam anlamıyla kedileri
kaçırdı! … ben ne aklı uçkurunda bir serseriymişim, meme verenler, mama
verenlerin nasıl önüne geçermiş… “s.221 “… kadının bilmediği, ilgilenmediği
halt kalmadı. Bildikçe büyüyor, öğrendikçe şişiyor.” S.35 “Halbuki bizimki
mühim bir şey değil, sadece ünsüz çiftleşmesi.” S.128
·
“ … can
yoldaşı bellediği bitki doğum yaptı diye lohusa şerbeti kaynatan, “ s.79 “… Hala, yaralı parmağa işemez… huular
aleminde gezintide… lodos alıp, poyrazz satıyor.” S.147 “ Halamla, ablam… ikisi
akılları sıra Voltran’ı oluşturup, beni Aslı’dan, Aslı’yı da benden
vazgeçirecekler.” S.80
Özetle, okuyun bu kitabı bence…
03.06.2018
mehmetealtin, https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
--------------------------------------
Can Yayınları, 1. Baskı, Ocak 2017,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder