12 Şubat 2018 Pazartesi



Gölgesinde, Irmak Zileli, 299/ CLV
------------------------------------------------------------------------------------

“ Eğer etrafınızda farklı olmayı göze alan ve tek başına
‘ ve / veya erkeklerle beraber’
korkusuzca koşan bir kadın varsa…
Sakın onun için endişelenmeyin.
Çok istiyorsanız düzen için endişelenin.
Bu dünyayı yakarsa tek başına koşan kadınlar yakar. “ ( [1] )

Irmak Zileli’nin romanlarının odağında hep kadınlar var. “Gölgesinde”, “Eşik” ve “Gözlerini Kaçırma” adlı romanlarından sonra, Irmak Zileli’nin üçüncü romanı ve her bir romanı birbirinden besleniyor, birbirine bağımlı.
Bu kitabın odağındaki kadın ise kocasının kendi aynasının irili ufaklı kırık ve çatlaklarla dolu sırında yarattığı, yarattığını sandığı, aynasında gördüğü Leyla… bir diğer deyişle gerçeğin aynasında farklı bellek sorunu yaşayan Leyla…  

Leyla’nın, kocası Fikret’in devasa gölgesi üzerindeyken, Fikret’in aynasından yansıyan gölgelerle başlayan romanın birinci bölümünde; Fikret, Leyla’nın yaşamını kendi aynasında eğip büküp, çekip çekiştirip kendi kurallarını dayatan, birlikteliği kendine yontan, hafif deyimle eşitliği kendi lehine bozan kendi sorunlarının sırrı, aynanın sırında bir karakter…

“ Boşluğun içine oyulmuş bir insan beliriyor… Giydiği şeyin ben olduğunu fark ediyorum dehşetle. Artık benim o. “ s.11  “ Fikret, ortasında kocaman bir delik olan aynaya baktı. Çatlakların, kırıkların arasında irili ufaklı, ince kalın, uzun kısa onlarca Fikret vardı şimdi.’ Ben onlara bunun hesabını sorarım’ diye mırıldandı… hesap soracağı kendisiymiş gibi… “ s.103
 “…hayalinde parlak görünen anılar cümleye dönüşürken matlaşıverdiler.” S.130 “… insan aynaya bakınca kendini gerçekten göremiyor… kendimi gördüğümü sanıyorum ama benim gördüğüm ile senin gördüğün Leyla birbirinden tümüyle farklı” s.132 “ Belki de anıları matlaştıran benim… Fikret’in gözlerine bakınca… aynayı da parlatmış gibi oluyor Fikret ve Leyla kendini artık hiç de öyle bulanık görmüyor. Demek ki Fikret de görmüyor. S.133
“ Hiç sevilmemişsiniz sanki hocam. Başınızı okşayan sırtınızı sıvazlayanlar olmamış da onun acısını çıkartıyorsunuz hayattan.” S.144 “ ‘ Mizantrop’ dedi Fikret, ‘ insan sevmez demek… hatta nefret eder.’ “ s.138-139 “…özgürlük ideali yalnızlıktan geçer. Ama var olduğunun kanıtı… ötekinin gözünde tutsak olmaktan geçer.” S.160
İç içe geçmek sana ölüm gibi geliyor, birinin içinde erirsen yok olmaktan, başkası senin içinde erirse mutasyona uğramaktan korkuyorsun… o yüzden tek becerebildiğin hükmetmek ve hayatta kalabilmek için ötekini yok etmek.” S.164
Romanın ikinci bölümünde, birinci bölümde, Leyla’yı annesinin, babasının ve hayatına dokunan daha nicelerinin gölgeleri arkasında, ayağının dibinde, sağında, solunda, önünde yürürken yakaladığımızda…  tanıdığı, tanıştığı, canlılarla belleği ışıdıkça, gölgeler, ardından önüne düşerek yavaş yavaş yüzeye çıkmaya başlıyor. Kendi içinde yuvalanmış erkek egemen dünyanın gözlerinin içine bakmaya, sorgulamaya, özeleştirisini yapmaya başlıyor.

Herhangi bir istikameti, varacağı bir yeri yok Leyla’nın. Ne kadar yürüyeceğine seslere, duyulara, duyumlara ve kokulara açık ayakları karar verecek…
“ Biri mektuplar yazıyor ama nedense yazdıklarını göndermiyor… hep aynı mektubu yazıyor… aynı şeyi anlatsa da her mektupta bunu farklı yollardan yapıyor. Tabii çıkarabildiğimce söylüyorum, çünkü çöpte bulduklarım küçük parçalara bölünmüş oluyor.” S.303 “ … hiçbir dal aynı ağacın gövdesinden çıkmıyor. “ s.302
“ Bir zerre sadece bir zerre değildir… geride bıraktığı zerrelerden iz taşır ve zihnimizdeki olası zerrelerle birleşerek bütünlenir.” S.316
“Beni fethedilecek bir toprak parçası değil de keşfedilecek geniş bir coğrafya gibi görseydin hayatımız bundan farklı olur muydu?” s.163 “ İnsan ne acayip yaratık. Sevginin sahip çıkmakla değil, sahip olmakla ilgili olduğunu sanıyor.” S.267
Ancak, kendine şunu söylemeyi de ihmal etmiyor… “Şimdi Fikret’in Leyla’sı ile benim Leyla’m birbirini tutmuyor diye Fikret’inkini yok mu sayacağım? İkisi de var.
Okunmasını önerdiğim bu kitabı okuyacak sevgili kadınlar:  eşim, kızım, kadın kardeşim, kadın arkadaşlarım, bilin ki her biriniz bu kitabın satırlarında ve satır aralarındaki Leyla’yı belki de kendi aynanızda göreceksiniz.

Not: Kitabın, 138. sayfasında hecelenerek söylenen “mizantrop”, mizamtrop yazılmış. 149. sayfasında “asiste etmek” gibi bir fiil türetilmiş. 281. sayfada kullanılan “cebir” herhalde “aritmetik” olsa gerektir. ama bunlar da olsun bu güzel kitabın tek kusuru.

12.02.2018 mehmetealtin, https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
-------------------------------------- 

Everest Yayınları, 1. Baskı, Mart 2017




[1] ) Mine Söğüt, Eşik Cini, 11.02.2018, Cumhuriyet Pazar Eki

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder