Gölgesinde, Irmak Zileli, 299/ CLV
------------------------------------------------------------------------------------
“ Eğer etrafınızda farklı olmayı göze alan ve tek başına
‘ ve / veya erkeklerle beraber’
korkusuzca koşan bir kadın varsa…
Sakın onun için endişelenmeyin.
Çok istiyorsanız düzen için endişelenin.
Bu dünyayı yakarsa tek başına koşan kadınlar yakar. “
( [1] )
Irmak Zileli’nin romanlarının
odağında hep kadınlar var. “Gölgesinde”, “Eşik” ve “Gözlerini Kaçırma” adlı
romanlarından sonra, Irmak Zileli’nin üçüncü romanı ve her bir romanı
birbirinden besleniyor, birbirine bağımlı.
Bu kitabın odağındaki kadın ise
kocasının kendi aynasının irili ufaklı kırık ve çatlaklarla dolu sırında
yarattığı, yarattığını sandığı, aynasında gördüğü Leyla… bir diğer deyişle gerçeğin
aynasında farklı bellek sorunu yaşayan Leyla…
Leyla’nın, kocası Fikret’in devasa
gölgesi üzerindeyken, Fikret’in aynasından yansıyan gölgelerle başlayan romanın
birinci bölümünde; Fikret, Leyla’nın yaşamını kendi aynasında eğip büküp, çekip çekiştirip kendi kurallarını dayatan,
birlikteliği kendine yontan, hafif deyimle eşitliği kendi lehine bozan kendi sorunlarının sırrı, aynanın sırında bir
karakter…
“ Boşluğun içine oyulmuş
bir insan beliriyor… Giydiği şeyin ben olduğunu fark ediyorum dehşetle. Artık
benim o. “ s.11 “ Fikret, ortasında
kocaman bir delik olan aynaya baktı. Çatlakların, kırıkların arasında irili
ufaklı, ince kalın, uzun kısa onlarca Fikret vardı şimdi.’ Ben onlara bunun
hesabını sorarım’ diye mırıldandı… hesap soracağı kendisiymiş gibi… “ s.103
“…hayalinde parlak görünen anılar cümleye
dönüşürken matlaşıverdiler.” S.130 “… insan aynaya bakınca kendini gerçekten
göremiyor… kendimi gördüğümü sanıyorum ama benim gördüğüm ile senin gördüğün
Leyla birbirinden tümüyle farklı” s.132 “ Belki de anıları matlaştıran benim… Fikret’in
gözlerine bakınca… aynayı da parlatmış gibi oluyor Fikret ve Leyla kendini
artık hiç de öyle bulanık görmüyor. Demek ki Fikret de görmüyor. S.133
“ Hiç sevilmemişsiniz
sanki hocam. Başınızı okşayan sırtınızı sıvazlayanlar olmamış da onun acısını
çıkartıyorsunuz hayattan.” S.144 “ ‘ Mizantrop’ dedi Fikret, ‘ insan sevmez
demek… hatta nefret eder.’ “ s.138-139 “…özgürlük ideali yalnızlıktan geçer.
Ama var olduğunun kanıtı… ötekinin gözünde tutsak olmaktan geçer.” S.160
İç içe geçmek sana ölüm
gibi geliyor, birinin içinde erirsen yok olmaktan, başkası senin içinde erirse
mutasyona uğramaktan korkuyorsun… o yüzden tek becerebildiğin hükmetmek ve
hayatta kalabilmek için ötekini yok etmek.” S.164
Romanın ikinci bölümünde, birinci
bölümde, Leyla’yı annesinin, babasının ve hayatına dokunan
daha nicelerinin gölgeleri arkasında, ayağının dibinde, sağında, solunda, önünde
yürürken yakaladığımızda… tanıdığı, tanıştığı,
canlılarla belleği ışıdıkça, gölgeler, ardından önüne düşerek yavaş yavaş
yüzeye çıkmaya başlıyor. Kendi içinde yuvalanmış erkek egemen dünyanın
gözlerinin içine bakmaya, sorgulamaya, özeleştirisini yapmaya başlıyor.
Herhangi bir istikameti, varacağı
bir yeri yok Leyla’nın. Ne kadar yürüyeceğine seslere, duyulara, duyumlara ve
kokulara açık ayakları karar verecek…
“ Biri mektuplar yazıyor
ama nedense yazdıklarını göndermiyor… hep aynı mektubu yazıyor… aynı şeyi
anlatsa da her mektupta bunu farklı yollardan yapıyor. Tabii çıkarabildiğimce
söylüyorum, çünkü çöpte bulduklarım küçük parçalara bölünmüş oluyor.” S.303 “ …
hiçbir dal aynı ağacın gövdesinden çıkmıyor. “ s.302
“ Bir zerre sadece bir
zerre değildir… geride bıraktığı zerrelerden iz taşır ve zihnimizdeki olası
zerrelerle birleşerek bütünlenir.” S.316
“Beni fethedilecek bir
toprak parçası değil de keşfedilecek geniş bir coğrafya gibi görseydin
hayatımız bundan farklı olur muydu?” s.163 “ İnsan ne acayip yaratık. Sevginin
sahip çıkmakla değil, sahip olmakla ilgili olduğunu sanıyor.” S.267
Ancak, kendine şunu söylemeyi de
ihmal etmiyor… “Şimdi Fikret’in Leyla’sı ile benim Leyla’m birbirini tutmuyor
diye Fikret’inkini yok mu sayacağım? İkisi de var.
Okunmasını önerdiğim bu kitabı
okuyacak sevgili kadınlar: eşim, kızım,
kadın kardeşim, kadın arkadaşlarım, bilin ki her biriniz bu kitabın
satırlarında ve satır aralarındaki Leyla’yı belki de kendi aynanızda
göreceksiniz.
Not:
Kitabın, 138. sayfasında hecelenerek söylenen “mizantrop”, mizamtrop yazılmış.
149. sayfasında “asiste etmek” gibi bir fiil türetilmiş. 281. sayfada kullanılan
“cebir” herhalde “aritmetik” olsa gerektir. ama bunlar da olsun bu güzel
kitabın tek kusuru.
12.02.2018
mehmetealtin, https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
--------------------------------------
Everest Yayınları, 1. Baskı, Mart 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder