3 Ekim 2017 Salı



Kura Irmağı’nın Kıyısında, Tamara Pur, 635 / CXLVII
------------------------------------------------------------------------------------

Atayurdu Gürcistan olan, Burgazadaşım Tamara Pur’un bana da imzalama nezaketini gösterdiği kitabının adını görünce, şunu dedim kendime…  “Şimdi Tamara Pur, o güçlü kalemiyle, babaannesi ile yaptığı sohbetlerde sofrayı yöneten tamada, Gürcülerde kadın olmasa dahi… babaannesini, kitabının sözcüklerini yöneten edebi bir tamada kılıp, ailesinin ve babaannesinin Kura Irmağı’nın, tatlı suları ile beslenen anılarını, geçmişinin günlerini ve kurgusunu, Tiflis finüculerinin üst durağındaki,  insanda korunup kollamaya alınmış duygusu uyandıran lokantada, haçapuriyle yoğurup, o güzelim Gürcü şaraplarıyla sulayıp, babaannesinin ihtiyar dudaklarından Tiflis’in yollarındaki izlere kim bilir nasıl yansıtmıştır? ”  
Ancak, kitap ne yazık ki, bundan çok uzak…  yazar, kitabında anı ve duygularını anlatırken, bunları meydana getiren her türlü nesne, çevre, etki ve etmenlerinden arındırmış. Sanki anlatılacakların anlatılamadığı, biçim öncelikli utangaç bir anılar demeti oluşturmuş.
Ama ben, inanıyorum ki ön hazırlığını bu kitapla yapılan, yaşam öyküsü Sovyet Devrimi sonrasına kadar dayanan, bağrından Stalin gibi bir fenomeni de çıkaran, Sovyet Devrimi sonrasındaki Gürcistan’dan Türkiye’ye bir gurup dindaşı ile gelen babaanne Tamara’nın, anayurdu Gürcistan’dan başlayıp, Türkiye’ye, İsrail’e ve yeniden Türkiye’ye kadar uzanan yolculuğunun romanını, torunu Tamara Pur, tıpkı bir gün Metin Arditi’nin Tuquetto’sunun güzelliğindeki gibi, bizlere armağan edecek.
Kitapta tadı damağımda kalan satırlar ise şunlar;

“Burası Allah’ın kendisi için ayırdığı yer ona adanmış topraklarıdır,” s.27 Alıntı “ Nehrin rengini de bu peteklerden süzülüp suya karışan baldan aldığını… “Kura Irmağı’nın arkasındaki iri gövdeli ağaçların kovuklarının bal petekleriyle dolu olduğunu söylerlerdi.” s. Önsöz

“ Katlis Deda’yla vedalaşmak istedim. Ulusal Gürcü kıyafetleri içindeki bu kadın heykelin yanına çıktım. Bir elinde dostlara sunmak için şarap kâsesi diğer elinde düşmanlar için bir kılıç vardı. “ s.59


02.10. 2017 mehmetealtin,
-------------------------------------- 

Destek Yayınları, Nisan 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder