30 Ağustos 2017 Çarşamba


Gülhisarlı Terziler, Hüsnü Arkan, 283/ CXLV
------------------------------------------------------------------------------------

Doğası gereği şen şakrak Ege coğrafyası, Hüsnü Arkan’ın bu romanında,  Ege’de yer alan küçük bir kasaba, Gülhisar’da suskun ve mahzun bir çehre ile çıkıyor karşımıza. Kasaba, huzurdan uzak… insanlar sessiz, kadınlar terk edilmiş… çocuklar hiç dönmeyecek babalarını bekliyorlar. Beklemenin kitabını yazmış, romanın ana kahramanı Ayhan Demir’in Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli’ndeki Zebercet’in kulakları çınlasın, hem kasabanın tek ve ıssız oteli Ilıca Otel’in en küçük sakini olarak,  hem de kasabada yaşamın sürdüğü tek mekân, terzi dükkânının son terzisi olarak,  hayattan beklediği tek şey, bu kasabadan geri dönmecesine gitmek…
Aslında Ege’de böyle bir kasaba kurgulamak güç… doğuda ise kurgu değil gerçek… Bugün doğuda toplumun çoğunluğunun sırtını döndüğü kurgudan uzak onlarca kasabanın var olmasının geçmişinde ve geleceğinde var olan “terk etme” eğimi ülkenin geneline yayılmış durumda… yani bütün ülke Gülhisar vaziyetinde… Sıradan ve soru sormadan, sorgulamadan yaşayan insanlar eğilim dışında kalsalar da bunlar da Gülhisar’ın içinde… Gülhisar’ın içinde sorgusuz yaşayanlar, sadece sıradan politik kalpazanların tutsağı olmuş değil…
  Dünyadan haberleri yok. Dünyanın da onlardan haberleri yok.” S.87  “…çevresi insanların içlerindeki değişkenlerin yamuğa benzeyen biçimsiz bir hali. Ortak noktaları kitap okumak ve birbirlerini sessizce kabullenmek.”s.12 “ Dikiş diktikleri görülmemiştir; yalnızca teyel atarlar. Her şeye teyel atarlar.” S.29 “ Bazı şakaları hiç yapmıyorlar, bazı davranışları hiç sergilemiyorlar.” S.54

“ Camlı bahçe müdavimleri yabancılara… bir kaç saatlik hırpalamadan sonra… ıskartaya alınmak üzere davranırlar… pes etmeyenlere yavaş yavaş eşit yurttaşlık düzeyi verilirdi.” S.77-78 “ Celal Karanlık inandırıcıydı… çünkü Gülhisar ona inanmak isteyenlerle doluydu.” S.79 “ … teyzesi için bir ihtiyaç tanımlayıcısı olmalıydı.” S.80


Ayhan Demir de her ne kadar terk ederek kendi kaderini yaratmayı istese, çevresinin hem kendini, hem de kendilerini bir ömür boyu aşındırdıklarını bilse de bunu yapamıyor…  beklemeyi biriktirip, ‘ Merak etme kardeş, her şey yoluna girecek’ diyen birileri ile zamanda yürüyerek kendini keşfediyor. 


“ Lütfü usta… ‘Ben her şeyin zir-ü zeber olduğu, müminlerin, ahlak ve fazilet sahiplerinin, mukaddes emirlere harfiyen riayet edenlerin birbirini boğazladı bir asrın en başında doğdum… bir terzinin konuşamadıkları konuşabildiklerinden daha kıymetlidir. Kitapların satır aralarının, satırlardan daha çok hüküm doğurması gibi… elbise dikmek kolay değildir. Ama bir elbisenin içinde olmak da kolay değildir.’dedi” S.94 “ “İnsan dünyaya ve hakikatlere tahammül edebilmek için değişik yollar buluyor. Ben kitaplara sarıldım… ama okudukça derdim azalıyor mu çoğalıyor mu bilemiyorum? Mesela şu Meryem olma işini henüz çözebilmiş değilim.” S.137 “ Fakat bu asıl meselenin içinde de bir asıl mesele vardır. Kimin için kılıç çekip bayrak açıyorsun?” s.168


30. 08. 2017 mehmetealtin
-------------------------------------- 

KırmızıKedi Yayınevi, 1. Baskı, Ekim 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder