5 Temmuz 2017 Çarşamba



Tanrının Pembesi, Hasan Namir, 260 / CXLIII
------------------------------------------------------------------------------------

Günümüzde eşcinsellik hakkında yeteri kadar bilimsel bir açıklama yok. Bunun başlıca nedenlerinden biri de akademik çevrelerin bu konuya pek el atmak istememelerinden, diğer deyişle çekinmelerinden kaynaklanabilir. Ama, yine de psikiyatristler kesinlikle iyileştirilemeyecek eşcinsellik vakalarının var olduğunu söylemekteler… ben de LBGT bireylerin hiçbir şekilde sorumluluk taşımadıkları ve isteseler dahi bunları değiştirme yetileri bulunmayan ayırt edici kişisel özelliklerinden dolayı yadırganmaları için hiçbir haklı neden olmadığı düşüncesindeyim. Bütün bu nedenlerle, Irak’lı Hasan Namir’in sanırım kendinden de izler taşıyan homoseksüel bir bireyle ilgili anlatısını, hiçbir yorum, güzelleme ve yerme katmadan bilginize sunmayı uygun buldum.

Anlatı, bir üniversite öğrencisi olan Ramy ile yerel bir dini lider olan Ammar arasında kompartımanlara ayrılıyor. Ramy, bir yandan, Irak’ın parçalanmasından sonra İslamcı grupların yükselen gücünün ve şiddetinin korkutucu zemine karşı kendi içindeki ayırt edici özellikleri ile bir dizi sorunla boğuşurken, bir yandan da İmam Ammar'ın rehberliğini ve desteğini istemektedir. Kitap bu iki karakter ile melek Gabriel ve Kuran, arasındaki çatışmanın ve hesaplaşmanın bir özetidir ki;

“ Kur’an-ı Kerim’i iki kere okudum. Allah bizi sevmiyor. Peki o zaman bizi neden yarattı? S.18 “ Allah’ın bana yardım etmeye istekli olduğunu sanmıyorum. Sözde elçileri bile yardım etmeye istekli değilken, beni kimse ‘günah işlemek’ ile suçlayamaz. “ s.43

“ Şeyh olmak, yalnızca vaaz vermek, ibadet etmek değildir. İhtiyacı olanlara yardım etmek zorundasın. “ s.21

05.07.2017 mehmetealtin
-------------------------------------- 

SUB Yayınları, 1. Baskı, Mart 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder