4 Şubat 2017 Cumartesi



Anabasis, On Binlerin Dönüşü, Ksenophon, 1031-23 / CXXXIV
-----------------------------------------------------------------
Sokrat’ın öğrencisi Ksenofon’un Anabasis adlı, akıcı ve yalın diliyle bezeli başyapıtı, askerî bir röportaj,  bir ordu ve savaş ceridesi, hatta çeşitli ülke ve şehirler hakkında verdiği bilgilerle adeta bir seyahatname gibidir.  Kitap Pers taht kavgaları ardından Pers Ordusunda, Ege Adalarında ve Anadolu’da yaşayan halklardan oluşan paralı askerlerin yurtlarına dönüşlerini anlatır.
Bu eserinin Büyük İskender tarafından özellikle Perslerle yapılan savaşlarda rehber olarak kullanıldığı söylenir. Fransız general Arthur Boucher’e göre de yazılı askeri tarih Anabasis’le başlar.
Antik zamanın antik anılarına, bazı yerleri söylencelere, bazı yerleri de akıl ve mantığımızı zorlayan bu kitapla ilgili eleştiri yazmak haddimize değildir.
Kitapla ilgili alıntılarımız ise aşağıdadır;
“Ksenafon, Delfi Tapınağında sefere katılıp katılmamayı değil, sefere katılırsa hangi tanrılara kurban verilmesi gerektiğini sorar. Bu kurnazlığa kızan Skrat, öğrencisini paylar, “ s.viii
“Pers soylularının çocukları sarayda eğitim alırlar, sağduyulu olmayı orada öğrenirler… sarayda görerek duyarak yetiştirilirler… yönetmeyi ve yönetilmeyi öğrenirler. Büyük Kyros… soyları kendisinden düşük olanlara bile saygı gösteren, bedenî becerileri yüksek, öğrenmeye meraklı ve çalışkandı… sözünü tutan, güveenilir bir insandı… düşmanları bile bu yüzden ona büyük saygı duyardı… iyilik ya da kötülük eden herkese karşılığını vermeye özen gösterirdi… cesurları onurlandırır, korkakları onların kölesi yapardı… adillerden hiçbir şey esirgemezdi… bir erkeğin en değerli süsünün, iyi giyinmiş, donanmış, süslenmiş dostları olduğunu söylüyordu.” S.34, 35, 36, 37, 38
“Krala bizim adımıza şunu söyle: Eğer dostu olacaksak, silahlarımızı teslim ederek değil, elimizde tutarak kendisine daha yararlı oluruz. Yok düşman olacaksak, silahlarıımızı teslim ederek değil, onlar elimizdeyken daha iyi savaşırız.” S.47
Ksenefon… zafere ulaşırsa galiplere güzel elbiseler yakıştığını… kaderinde ölmek varsa ölümü güzel giyinmiş olarak karşılaması gerektiğini düşünüyordu.” s.80
“ Hybris antik Yunan dünya görüşünde önemli bir kavramdı. Bedenî, askerî, siyasi ya da ekonomik gücüne aşırı güvenerek insanlara ve yasalara saygısızlık edenler, bilgiçlik taslayan ve kaba davrananlar hybris işlemiş sayılırdı. Ölümlü olduğunu unutup, kendini tanrılarla eş değer gördüğü, dolayısıyla onları kızdırdığı varsayılırdı.” S.168
04.02.2017 mehmetealtin
-------------------------------------- 

İş Bankası Yayınları, I. Baskı, Eylül 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder