Anabasis, On
Binlerin Dönüşü, Ksenophon, 1031-23 / CXXXIV
-----------------------------------------------------------------
Sokrat’ın öğrencisi Ksenofon’un Anabasis
adlı, akıcı ve yalın diliyle bezeli başyapıtı, askerî bir röportaj, bir ordu ve savaş ceridesi, hatta çeşitli ülke
ve şehirler hakkında verdiği bilgilerle adeta bir seyahatname gibidir. Kitap Pers
taht kavgaları ardından Pers Ordusunda, Ege Adalarında ve Anadolu’da yaşayan halklardan
oluşan paralı askerlerin yurtlarına dönüşlerini anlatır.
Bu eserinin Büyük İskender tarafından
özellikle Perslerle yapılan savaşlarda rehber olarak kullanıldığı söylenir. Fransız general Arthur Boucher’e göre de yazılı askeri tarih
Anabasis’le başlar.
Antik zamanın antik anılarına, bazı yerleri söylencelere, bazı
yerleri de akıl ve mantığımızı zorlayan bu kitapla ilgili eleştiri yazmak haddimize
değildir.
Kitapla ilgili alıntılarımız ise aşağıdadır;
“Ksenafon, Delfi Tapınağında sefere katılıp katılmamayı değil,
sefere katılırsa hangi tanrılara kurban verilmesi gerektiğini sorar. Bu
kurnazlığa kızan Skrat, öğrencisini paylar, “ s.viii
“Pers soylularının çocukları sarayda eğitim alırlar, sağduyulu
olmayı orada öğrenirler… sarayda görerek duyarak yetiştirilirler… yönetmeyi ve
yönetilmeyi öğrenirler. Büyük Kyros… soyları kendisinden düşük olanlara bile
saygı gösteren, bedenî becerileri yüksek, öğrenmeye meraklı ve çalışkandı…
sözünü tutan, güveenilir bir insandı… düşmanları bile bu yüzden ona büyük saygı
duyardı… iyilik ya da kötülük eden herkese karşılığını vermeye özen gösterirdi…
cesurları onurlandırır, korkakları onların kölesi yapardı… adillerden hiçbir şey
esirgemezdi… bir erkeğin en değerli süsünün, iyi giyinmiş, donanmış, süslenmiş
dostları olduğunu söylüyordu.” S.34, 35, 36, 37, 38
“Krala bizim adımıza şunu söyle: Eğer dostu olacaksak, silahlarımızı
teslim ederek değil, elimizde tutarak kendisine daha yararlı oluruz. Yok düşman
olacaksak, silahlarıımızı teslim ederek değil, onlar elimizdeyken daha iyi
savaşırız.” S.47
Ksenefon… zafere ulaşırsa galiplere güzel elbiseler yakıştığını…
kaderinde ölmek varsa ölümü güzel giyinmiş olarak karşılaması gerektiğini
düşünüyordu.” s.80
“ Hybris antik Yunan dünya görüşünde önemli bir kavramdı. Bedenî, askerî,
siyasi ya da ekonomik gücüne aşırı güvenerek insanlara ve yasalara saygısızlık
edenler, bilgiçlik taslayan ve kaba davrananlar hybris işlemiş sayılırdı.
Ölümlü olduğunu unutup, kendini tanrılarla eş değer gördüğü, dolayısıyla onları
kızdırdığı varsayılırdı.” S.168
04.02.2017 mehmetealtin
--------------------------------------
İş Bankası Yayınları, I. Baskı, Eylül
2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder