3 Ocak 2017 Salı



Kapının Ardında, Giorgio Bassani, 222 / CXXXI
----------------------------------------------------------------------------------
Kitabın yazarı, Giorgio Bassani İtalyan bir romancı, kısa öykü yazarı, şair ve eleştirmen olduğu gibi aynı zamanda 1943’de faşizme karşı gizli siyasal hareketten tutuklandıktan sonra hapisten kıl payı kurtulduğu söylenen bir aktivisttir.
Bu kısa roman, anlatıcımız olan kahramanın kendi gözlem ve hayata bakışı ile  yaşamının belli bir dönemine odaklanırken,  
“… hayatımın en karanlık dönemi deyince, hep o 1929 yılının Ekim ayından 1930’un Haziran’ına kadar süren lise birinci sınıftaki günlerim geliyor aklıma.” S.7
bence de doğru bir kurgu ile altında yatan trajedi duygusu ve ciddi sosyal eleştiri olmadan, bir dizi hatırlatma, yalnızca çocukluk ve ergenlik özleminin geniş literatürünün bir parçası olarak kalabiliyor.
Nitekim eleştirmenlere göre de İtalyan vatandaşı Yahudi olmasına rağmen Bassani'yi başarıya taşıyan ve bugün hâlâ anılmasını sağlayan şeyin de bu tarafsız duruşu, fonda akan olaylara karşı olabildiğine uzak durması ve yaşananaları tüm gerçekliğiyle gözler önüne serebilmesinde yattığı söylenmekte ki… hakikaten benim de bu kitapta gördüğüm ve yazdıklarını farklı kılan şey… ne akışa ne de olaylara hiç müdahele etmemesi…
Olay, anılan dönemde, yeni Faşist ırk yasaları uygulamaları altında ve Yahudilerin yavaş yavaş sosyal etkinliklerden men edildiği zamanların atmosferinde gelişirken, romanın kahramanı, iki arkadaşının arasında kalmasıyla başlayıp gelişiyor. Bu arkadaşlarından biri her konuda başarılı olan Carlo Cattolica, diğeri ise sinsi ve “zavallı bir dalkavuk” olarak nitelenen Luciano Pulga olup, lise çağındaki bu gençler, kendi sorunlarının ve onları da birbirinden izole etmeye çalışan dış dünyadaki sorunlarının farkına dolaylı olarak varmakta ve bu durumdan dolayı zorlanırlarken… her şeye rağmen enerji ve coşku ile konuşmakta ve tartışmaktadırlar. Birbirlerini hareketlendiren şey onların cesareti ve iyimserliğidir.
 “… Meldosa öğretmenin… bizim B sınıfından gelenleri, lisede her türlü haksızlık ve dışlanmaya karşı koruyacağına dair inancım, daha ilk günden acımasızca yıkılmıştı.” S.8
“ … ama Dante’nin… ‘Bana acı çektiren sürgünü onur sayarım’ sözü, benim için bir slogan olabilirdi.” S.12
ancak çocukluk sona ermiştir, masumiyet yalnızca mazide kalan masum bir masumiyettir.
03.01.2017 mehmetealtin
-------------------------------------- 
Yapı Kredi Yayınları, Ağustos 2016, 1. Baskı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder