eksik bir şey,
Sami Özbil, 582/ CXXVI
----------------------------------------------------------------------------------
eksik bir şey, ile tanıştığım Sami Özbil’in
romanının satır ve satır aralarında eksik olan neydi? Annesinin poliste gördüğü işkence sonucunda
öldüğünü yıllardır bilmeyen… kendi de sempatizan ama oradan oraya savrulan, Doğan
adlı roman kahramanının geçmişinde miydi, eksik olan? Doğan’ı babasından zalim
bir öç alma duygusu muydu kasıp kavuran? Annesinin vakitsiz ölümü nedeniyle
yeterince görmediği sevgi miydi, kuzeninin tutkusunda saklanan… şefkat miydi Yeşim’in kollarında ve göğsünde mırıl,
mırıl, mırıldanan? Ya da adında mıydı saklanan? Bunları romanı alıp okursanız
öğrenirsiniz ama…
Sami Özbil’in bu romandaki olağanüstü
benzetmeleri… bir mahkûm olmasına rağmen yaşamı doğal yaşıyormuş gibi anlatması…
bin bir renk, çiçek ve özellikle kuşlarla süslü hayal gücü yanında bir o kadar
da gerçekçi yaklaşımı, eksik ne demek, oldukça fazla olağandan… ve aşağıda
sayfalardan tane tane koparılmış bir demet var buram buram hayal ve gerçek kokan;
“ Keskin bir öfkenin yasal zorunluluklar
sonucu bedduayı andıran ifadelerle yansıdığı sararmış sayfalar, geride kalan
bir dönemi gücü oranında aydınlatıyordu.” S.11
“
Birbirimizin sadece teninde kalmışız…” S.17 “İyi bir arkadaşlığı, kötü bir
ilişkiye feda edemezdim.” S.91 “’Yakınlık kelepçedir’ derdim beni soğuk
bulanlara, ‘bileklerimize takmaya değmez’” s.83
“…baba
tarafı kuşaklar boyu bozkır hayatı sürmüş birinin, geçmişi iyot kokularıyla
hatırlamasını yadırgayanlar çıkardı.” S.29 “Aramızdan akan senelerin kıyılarımıza
bıraktığı mil, kanlı hatıralarla balçığa dönmüş, babamın tel tel çözülmüş
dargınlığı sanki geçip giden zamana dağılmıştı.” S.35 “…yüzünde, lavını kusalı
asır olmuş bir yanardağın bıraktıklarını andıran derin kırışıklar dikkatimi
çekti.” S.33 “ Yaşlanmaya yüz tutanların birikmiş günahlarından bir çırpıda
kurtulma, hiç değilse yüklerini hafifletme yoluydu babamın yürüdüğü.” S.49
“…keşke
hatıralardan kurtulmak bu ipi kesmek kadar kolay olsaydı… Çocukluğumdan beri
bazı seslerle bazı kokuların insanları nasıl yaralayabileceğinin farkındayım.”
S.70 “Gözlerin geçmişe bakıyor… delicesine arıyor… geçmiş senin mutlu evin.
Geçmişe yanarken bugünü ıskalıyorsun… Sen insan uğurlamayı bilmiyorsun.” S.116
“Zayıflığını
saklayanlardan korkarım; güçlendiklerinde zalimleşenler genellikle onların
arasından çıkar. Sebebi önemli değil, arkadaşlık bunca yalanı kaldırmaz.” S.140
-------------------------------------- .
İletişim
Yayınları, 1. Basım 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder