20 Temmuz 2025 Pazar

 


Peygamberin Şarkısı, Paul Lynch 

Çeviri: Mert Doğruer

-----------------------------------------------------------------------

1)    Polis memurunun karısı arkadaşını bekliyor. Tarih 2 Haziran 1979 cumartesi. Her hafta olduğu gibi Armagh’da alışverişe çıkacaklar. Kadının beş çocuğu evde… Kocası David üniformasıyla karısının önünde duruyor. Arkadaşının arabasına eğilmiş sohbet ediyorlar.

Koyu renk bir araba geçiyor. Kadın şiddetli bir gümleme işitiyor, geçen arabanın bir yere çarptığını sanıyor ama David iki büklüm arkadaşının arabasının kapısına tutunuyor. Beyaz gömleğine kanlar saçılmış, yere düşüyor. Otuz altı yaşındaki Protestan David Alan Dunne ölüyor. Otuz bir yaşındaki, evli, üç çocuklu Protestan arkadaşı David Stinson da…

Eylemi İrlanda Kraliyet Ordusu üstleniyor.


 
2)    Michael Kearney Katolik ve IRA mensubu. Yirmi yaşında Belfast’ta oturuyor, 11 Temmuz 1979 çarşamba günü IRA üyeleri tarafından alınıyor. İşkence edilip, kafasından vuruluyor.

3)    Gabriel Wiggins, elli altı yaşında Katolik ve on dört çocuk babası Batı Belfast’ta evlerinin mutfağında bulaşıkları yıkıyor.

Tarih 12 Eylül 1979 Çarşamba, gece yarısını hemen geçe ön kapı çalınıyor. Wiggins koridor ışığını açıyor ama hemen kapatıyor. Kapıyı açmıyor. Ulster Gönüllü Gücü mensubu camdan ateş açıyor ve işsiz bahçıvan Wiggins’i öldürüyor.

 

Koloni. Audrey Magee, DeliDolu Yayınları, 3. Baskı, Şubat 2024

Fotoğraf: Mobil Devriyedeki Coldstream Muhafızları, Argyle Caddesi, Belfast

***

Öğrendiğime göre Paul Lynch'in beşinci romanı Prophet Song, Kasım 2023'te Booker Ödülü'nü kazanmadan önce bile, etrafında hatırı sayılır bir tartışma varmış. Bir dostum bu kitabı bana armağan edene kadar, pek güvenilir bulmadığım bu ödül altındaki hiçbir kitabı almadığım gibi bu kitabı da almayabilir, distopik olduğu söylenen ancak coğrafyamızdaki güncel gerçekleri gören ve öngören bu kitabı kaçırmış olabilirdim.

Bazı eleştirmenler, romanı "İrlanda'nın totalitarizmin pençesinde olduğu distopik bir vizyon" olarak adlandırsa veya Dublin'in distopik kurgusal bir versiyonunda geçen bir roman olarak tanımlasa da yazımın başındaki Koloni romanından alınan alıntılar İrlanda’nın ve dünyanın gerçeğidir. Dünyanın genelinde giderek çoğalan, aslında tarihten de yüzlerce alıntı yapabileceğimiz bu örnekler distopik değil, gerçektir. Distopya kelimesi belki bu romanı pazarlamak için seçilmiş olabilir ama bu İrlanda’nın yakın tarihinde karşı karşıya kaldığı iç savaş gerçeğini değiştirmez. Bana göre yazar, günümüz dünyasında yaşanan gerçekleri, kurgusu ve fonu İrlanda’da geçen bir öyküyle, “şarkıyla” bizlere anlatmakta, totaliter rejimlere karşı duyduğu öfkeyi duyarlılıkla bizlere yansıtmaktadır.

Romanı göçmenlerin acıları ve ruhlarında açılan yaralarla sınırlamak da çok yanlıştır. Ancak yazarın bir eksiği var ki, bir toplumun yavaş yavaş ve acı çektirilerek nasıl parçalandığını örneklerine uygun biçimde içgörü ve öngörülerle kapsamlı bir biçimde anlatırken, bunun altındaki toplumsal gerilimin neden kaynaklandığını ve/veya güdümleyenlerin politikalarını ve manifestosunu açıklamıyor. Kötüler kim? Neden bunu yapıyorlar? Rejimin ve destekleyicilerinin amaçları nedir, bilmiyoruz. Ancak dünyadaki gerçekler üzerinden varsayabiliyoruz.

Nitekim buradan iz sürerek, kitabın kurgusunda satırlarında var olmayan ama satır aralarında anılan yaşadığımız coğrafyanın çevresindeki ulus-devlet yapılarının sistemli olarak zayıflatıldığını… Neoliberalizmin ekonomiyi uluslararası sermayenin sınırsız kullanımına açarak, emperyalist şirketlerin kamusal alanı ele geçirmesini… Kimi merkez ülkelerden fonlanan STK’ler yolıuyla küresel kültür endüstrisinin etkilerini… Siyasi müdahalelerin basıncı altında çevre ülkelerin ekonomik siyasi dengelerinin nasıl bozulduğunu, toplumsal dokularının çözüldüğünü, etnik ve dinsel temelde bölünmeye doğru itildiğini an be an izliyoruz.

***

Romanı, Peygamber “ Oku “ dedi ve günümüze, gündemimize yansıyan yukarıdaki iz düşümlerin örneklerini okudukça kâbuslar gördüm. Ana karakter, Eilish Stack'ın kimliğine bürünüp duygusal anlar yaşadım, bazen çaresiz kaldım, bazen yumruklarımı sıktım, ona kızdım, ama “umut varsa umuttan, yoksa nasıl yaşar insan?” diyerek onun yanında oldum.    

Anlatıda, konuşmalar, anlamını yitirmeden, uzun cümlelere yerleştirilmiş, çizgi veya tırnak işaretleri ayrılmamış, paragraf kullanılmamış. Bu okuyucuyu başlangıçta ürkütse bile merak ve kaygı ile sayfalar, kamera gibi Elish’in peşinden sürüklenmekte, rejimin baskısı ve sopası altındaki satırlar ve satır aralarında, Peygamber kural ve kanun tanımadan şarkısını söylemektedir.

Zaten kitabın anlatısını belirleyen Peygamberin yazım kurallarını tanımayan, kanun ve kurallardan uzak bu anlatısı değil midir? Kitabın anlatıcısı Peygamber, ne diyor aşağıdaki şarkısında?  “Dünya kurulduğundan beri ne olduysa, yine o olacak, önce ne yapıldıysa, yine o yapılacaktır. Güneşin altında yeni bir şey yok. Değişen bir şey de yok.”

 

« Süleyman'ın Özdeyişleri 31 | Vaiz 1 »

Her Şey Bomboş

 

1 Bunlar Yeruşalim'de krallık yapan Davut oğlu Vaiz'in sözleridir:

2 “Her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor Vaiz.

3 Ne kazancı var insanın

Güneşin altında harcadığı onca emekten?

4 Kuşaklar gelir, kuşaklar geçer,

Ama dünya sonsuza dek kalır.


5 Güneş doğar, güneş batar,

Hep doğduğu yere koşar.

6 Rüzgâr güneye gider, kuzeye döner,

Döne döne eserek

Hep aynı yolu izler.

7 Bütün ırmaklar denize akar,

Yine de deniz dolmaz.

Irmaklar hep çıktıkları yere döner.

8 Her şey yorucu,

Sözcüklerle anlatılamayacak kadar.

Göz görmekle doymuyor,

Kulak işitmekle dolmuyor.


9 “Önce ne olduysa, yine olacak.

Önce ne yapıldıysa, yine yapılacak.

Güneşin altında yeni bir şey yok.”


10 Var mı kimsenin, “Bak bu yeni!” diyebileceği bir şey?

Her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı.


11 Geçmiş kuşaklar anımsanmıyor,

Gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak.

Bilgelik Boştur


12 Ben Vaiz, Yeruşalim'de İsrail kralıyken
13 kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım. Tanrı'nın uğraşsınlar diye insanlara verdiği çetin bir zahmettir bu.

14 Güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgârı kovalamaya kalkışmaktır!
15 Eğri olan doğrultulamaz, eksik olan sayılamaz.

--------
Kaynak: Kutsal Kitap
https://kutsalkitap.info.tr/?q=Vai.1

 

 

“Sevginin de şefkatin de, cezanın da, şiddetin de, fazlası onları yoldan çıkartır. En yakınlarını bile kolayca unuturlar. Öz çocuklarını bırakıp gider, sevdiklerinin gözyaşlarına bile bakmazlar. ‘İnsanlara dikkat et Zeus!’ “ dedi, Prometheus.

 

“Ben, yalnız Herakles’in değil bütün mahlûkatın babasıyım… Devasa sunaklarda, kendi etlerinizi sunacaksınız bana, … ama boşuna, asla bağışlanmayacaksınız. Hain, riyakâr ve yalancısınız. Bir tanrıdan veya tanrıçadan yüz bulamadığınızda derhal ötekine dönersiniz. Uğruna tapınaklar diktiklerinizi, kurbanlar verdiklerinizi unutur, yardımını umduğunuz öteki tanrı ve/veya tanrıçayı seçersiniz.

 

Baba olmayı beceremeyenler, tanrı olmayı da beceremezler. Dünyanın düzenini savunmak için kendi evladımın bile acı çekmesine rıza gösteriyorsam eğer; saflık gerekir bize… en masum, en vahşi ve en güçlü halimize dönmeliyiz.

 

Gereksiz merhamet ve şefkatten kurtulmalıyız. Ne acıyacak kadar kibirli, ne hataları affedecek kadar şahsiyetsiz, ne de acizlere yardım edecek kadar çaresiz olmaya hakkımız var.

 

Tembellerin, hayatı yavaşlatmalarına izin veremeyiz. Gerektiği kadar acımasız, kararlı ve inatçı olmalı ve çelikten pençelerimizle parçalayıp düşmanlarımızın göğüs kafesini, çekip çıkartmalıyız sefil yüreklerini… diyerek, yanıtladı Zeus.”

 

Yaşamı veren de alan da babadır/tanrıdır. Devlete ve babasından başka babaya sığınanlar, baba olacak çocukları ve çocuk olmuş babaları her canlı gibi yaşamı ve ölümü tatmayacak mıdır? Var eden de yok eden de “Baba=Tanrı” değil midir? “Sizi yok edecek olan, sizi yaratandır.” S.338

 

Bu romanda Pergamon’u özel kılan bir diğer unsur ise babalar ve çocuklar zincirlemesinde, yüksek karakterli, sağlıklı, zeki ve cesur Arî ırk adına, partilerinin kartalı altında, Federal Alman Cumhuriyeti’nin simgesi ile aynı kartalın kanatları altında yer alan… Gerçek, vahşi ve kanlı bir sunakta, Nürnberg'deki Nazi Partisi Miting Alanı'nda inşa edilmiş Zeppelin Tribünü toplanan Naziler’in ardılları… gönüllü unutkanlık altındaki Almanlar, Neo-Naziler ve devlet kurumlarıdır.

--------

Kayıp Tanrılar Ülkesi, Ahmet Ümit, Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı, Haziran 2021

 

 

Kitabın şarkısının, ana kahramanı, biyoteknoloji alanında üst düzey yönetici Biyolog Dr. Elish Stack: Peygamberlerin ağzından kimlik bulan Tanrı’nın kılıcının inişi ile yanıp yıkılan, öğle vakti çarpan güneşle karanlığa savrulan dünyada… Tanrının uzaklara defedilecek kötülüğe kustuğu öfkesi, bazılarının başına gelse de bazılarının ayrı tutulduğunu gördüğünde, peygamberlerin ağızdan ağıza yayılan şarkıların çağlar boyunca aynı olduğunu, hatta Hz. İbrahim ile başlayan tek tanrılı dinler öncesinden beri söylenen şarkılar olduğunu anlar.

Nitekim romanın öndeyişinin içeriğine, geçmişine ve arkasındaki sırra bakarsanız Vaiz’in 9. ve 10. paragraflarının Zeus’un koyu yazılmış sözleriyle biçimlenen “dinlerce” yıl ötesinden gelen şarkılarla aynı olduğunu siz de anlarsınız.

-0-

Şarkı, yerel rejimin demokrasiden uzaklaşıp, parti, güvenlik ve adalet üçgenine dayanan faşizmin “ayakyoluna” girmesiyle başlar. Eilish şarkının başından sonuna kadar, İrlanda Öğretmenler Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı kocası Larry,  Mark, Molly, Bailey ve Ben adlarındaki dört çocukları yaşadıkları orta sınıf yuvanın birliğini ve onların yaşamını korumaya çalışır. Kocası sendikal eylemde gözaltına alınıp kayıplara karışmasıyla onu geri getirmek uğruna verdiği mücadelenin türevinde ülkenin tamamını yıkıcı bir iç savaşın etkisi altına girer.

Karanlığa gömülen ülkede artık özenilecek bir tarafın kalmadığını, karanlığın bir parçasının da eve girdiğini hisseder. Ağaçların altında ölü yapraklarla kaplı çimlerin, ölmekte olan kahverenginin üstünde yüzleri sapsarı yaprakların altında mezarsız yattıklarını, gökyüzünde yeniden doğumun sunağı baharın zirvesinde, çevik kırlangıçlar, kapkara ebabiller, kuşların dönüşünde geçmiş yılları görür. Meyveleri tadına bakmadan ısırdığı, çekirdeklerini düşüncesizce fırlattığı, meyvelerin kıymetini bilmediği masum zamanları düşünür.

Şarkının fonu geniş, güftesi anlamlı ama karakterlerini derinden tanıma olanağımız yok. Örneğin Larry’nin ailesiyle ilgili bilgilerimiz sınırlı. Ne yapalım ki, Peygamber’in kalemini tutan yazarın, kaleminin kaçacak yeri yok. Çünkü Peygamber, şarkısını böyle söylemeye karar vermiş.

-0-

Elish’in karşısında kara bir delik açılmaktadır. Bundan kaçış sınırı geçilmiş ve rejim devrilse bile bu delik büyümeye devam edecek ve ülkeyi onlarca yıl yiyip bitirecektir. Güc, eveti hayır, hayırı evet yapacak, elma ağacından armut düşürerek gerçekleri değiştirmek algı yaratmak peşindedir. Ama yalanlar, öğrenildikten sonra söyleyenin dilini öldüren bir çeşit zehirli sarmaşık gibi ağızından sarkmaktadır. Ama her şeye rağmen Elish,  yanında bir şey getirmiş, vücudundan yayılarak, şiddeti sürekli azalan bir korku, kendisinden bir şeyler alsa da yerini dirençli bir sessizlikle doldurmaktadır. Kâbusunu çıkınına gizlice sarmış, er ya da geç başkalarının ayağının altına bırakmaya hazırlanmaktadır. Unutmayalım ki, tarih çekip gitmemiş, direnen insanların sessiz kaydıdır. Onların ayaklarınız toprağa kök saldığında, onları oradan koparmanız kolay değildir.

-0-

Yazımın başında da değindiğim gibi tam bir ay önce bu romanı her türlü tasayı ve kıvancı yarım asırdır beraberce yaşadığım Sevgili Kardeşim Orbay Hazar, bu şarkıyı yorumlamam için bana armağan edip kısa zamanda okuduğumda lirik bir manifesto ile karşı karşıya kaldım. Şarkıyı her zaman yaptığım gibi sadece edebî ve teknik açıdan yorumladım. Yazarın kaynaklarını ve duygularını etkileyen unsurları sizlere yansıtmaya çalıştım. Ancak şarkının gözlerimden yaşlar gelerek okuduğum beni en etkileyen kırılma noktası var ki onu buraya mıh gibi çakmadan bu yazıyı bitiremeyeceğim.

“…Elish’in içinde bükülmüş halde durulan şey kırılınca vücudundan korkunç bir haykırış kopuyor. Yüzü ellerine alıyor, bakarken sadece yaşayan çocuğunu görüyor… Önündeki yüz çürüklerle kaplı, dişler eksik, kırık, naaş torbasının fermuarını indiriyor… Oğlunun el ve ayaklarının kırık, dizinin matkapla delindiğini gövdesinde sigara söndürüldüğünü görüyor. Ellerini öpüyor, beden yıkanmış, derinin altında biriken ve yıkanması imkânsız kanlar dışında kanı kalmamış. Morg sorumlusu oğlunun takip numarasının 24, ölüm nedeninin kalp yetmezliği olduğunu söylüyor.”

Günümüz coğrafyamızdaki güncel gerçekleri gören ve öngören
Peygamberin Şarkısı’nı kesinlikle okumalısınız. Anlaşılır çevirisi nedeniyle Firuzan Gürbüz Gerhold’a teşekkür ederim. Kalın sağlıkla ve kitapla…

20 Temmuz 2025 mehmetealtin, 651/ CCXXIII

DeliDolu Yayınları, 2. Baskı 2024

https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/

 

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder