13 Kasım 2021 Cumartesi

 

Kayıp Sancak, Mehmet Uluğtürkan, 

1347-15 / CCI

 

 

Kurtuluş Savaşının fitili, 19 Mayıs 1919’dan altı ay önce 05 Kasım 1918’de,  

İskenderun Limanına çıkmak isteyen İngiliz Birliklerine ait bir geminin, Mustafa Kemal’in şifreli emri üzerine, batırılmasıyla ateşlenmiştir.

-o-

Bilindiği gibi Kurtuluş Savaşı denince akla hemen Batı Cephesi gelir. Bugüne kadar bizlere aktarılanlar da hep bu cephedeki gelişmelerle ilgilidir. Oysa bu kitapta anlatılanlara ve dayanılan belgelere göre;

 

§  Kurtuluş Savaşının fitili, 19 Mayıs 1919’dan altı ay önce, 05 Kasım 1918’de,  İskenderun Limanına çıkmak isteyen İngiliz Birliklerine ait bir geminin Yıldırım Orduları Gurup Komutanı, Mustafa Kemal’in şifreli emri üzerine, batırılmasıyla ateşlenmiştir.

 

§  Batı’daki işgalin bir benzeri Doğu ve Güney’de de yaşanmıştır.

 

§  TBMM Hükümetinin uluslararasında tanınmasını ve direnme gücünü arttıran - Fransızlar ile yapılan- Ankara Antlaşmasının arkasında, 700 kişilik bir Fransız seçkin birliğini, -sancaktarı tarafından gizlendiği sanılan- sancağı ile beraber esir alan 44 kişilik Kilikya Kuvâ-yi Milliye birliğinin Karboğazı Zaferi vardır.

 

§  Bu zaferi sağlayan Kilikya Kuvâ-yi Milliye gücleri olmasaydı, daha doğrusu Mustafa Kemal’in 05 Kasım’daki öngörüsü ve izleyen emirleri olmasaydı, bugün Türkiye’nin güneyindeki kara sınırları belki de Niğde dolaylarında kalabilirdi…

 

… deyip, aşağıda kitaptan aldığım bazı notlara yer verirken, kitabın kurgudan oldukça uzak, belgelere dayalı ve sade bir dille yazıldığını, Kurtuluş Savaşı Tarihi için önemli bir derleme ve kazanım olduğunu belirteyim.

 

-0-

 

Adana’da, 18 Kasım 2018 tarihinde Yıldırım Orduları Gurup Komutanlığını devralan Mustafa Kemal Paşa, kendisine iletilen Mondros Mütarekesi koşullarını okur, okumaz yazıcısına ivedi dağıtımı ile aşağıdaki emrini yazdırdı.

 

“ Suriye sınırı, Suriye vilâyetinin kuzey sınırı Lazkiye’nin kuzeyinden Hanşeyhun’un güneyinden geçmek üzere doğuya doğu uzar. İskenderun, Antakya, Samandağı, Katma, Kilis ve Halep ahalisinin de dörtte üçünün Arapça konuşan Türkler olduğu her vesile ile hatırda tutulmalı ve her davada bu esas gözetilmelidir. “

 

Mondros Anlaşmasına göre jandarma birlikleri bulundukları bölgede kaldıklarından, ilk iş olarak Adana ve çevresindeki ordu birliklerinin subay ve erleri donanımları ile birlikte jandarmaya kaydırıldı. Koşullara uygun olmayan bazı yerlerde de silahlar güvenilir köylüler aracılığı ile saklandı. Mustafa Kemal Paşa’ya göre artık Harb-i Kebir, Dünya Savaşı bitmiş, Harb-i Sagir, gerilla savaşı başlamıştır. Anlaşıldığı gibi, Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşının alt yapısının hazırlıklarına çoktan başlamıştır. Nitekim İskenderun Limanı’na çıkmak isteyen İngilizler, İstanbul’un her türlü boyun eğme içeren emirlerine karşı çıkan, Mustafa Kemal’in şifreli emri ile İskenderun Limanına hâkim bir bataryanın bir İngiliz gemisini batırarak yaptığı, güc gösterisi ile durdurulunca… Yıldırım Orduları kaldırılarak, Mustafa Kemal Harbiye Nezareti emrine verilir.

 

19 Mayıs 1919’da başlayan süreçte, Bandırma vapurunda yer alan, Kemal Doğan, Sivas Kongresi öncesinde Kozanoğlu Doğan kod adıyla Adana Kilikya Kuvâ-yi Milliye komutanlığına atanırken… kongre sonrasında, Osman Nuri Bey, Aydınoğlu Tufan kod adıyla Doğu Kilikya, Ali Ratıp Bey de Tekelioğlu Sinan kod adıyla Batı Kilikya Kuvâ-yi Milliye komutanlıklarına atanırlar.

 

Kilikya Kuvâ-yi Milliye komutanlığının aldığı ilk emir, Fransız ordusunun gereksinimleri karşılayan Pozantı – Ulukışla demiryolunun kullanımını engellemektir. Bu nedenle Varda Köprüsünün[1] havaya uçurulmasına karar verilmiş, ancak köprüyü inşa edenlerden bir Avusturyalı mühendisin ricası ile 19 Mart’ta, eşi ender bulunur bir sanat eseri olan Vardar değil, aynı yoldaki Koçak Köprüsü havaya uçurulmuştur.

 

Bu hızla, 25 Mart’ta Kamışlı yeniden vatan toprağına katılırken Tekelioğlu Sinan’ın konuya ilişkin duyurusunun bazı satırlarına dikkatinizi çekmek isterim.

 

“ Muhterem Müslüman Ahaliye, Cenab-ı Hakk’ın birliği ve Hz. Muhammed’in yardımlarıyla… bu mukaddes toprağa girdik… Osmanlı hükümetinin kanunları ve nizamları tamamen yürürlükte olacaktır… Devlet binalarına ve resmi dairelere Osmanlı bayrağı çekilecektir. ”

 

Kuvâ-yi Milliyenin Niğde, Tarsus ve Osmaniye üçgeninde ele geçirdiği alan egemenliğini, 28 Mayıs 1920’deki Karboğazı zaferiyle taçlandırıp, perçinlemesiyle, Fransızlar TBMM Hükümeti 30 Mayıs 1920 de ile ateşkes anlaşması yapmış… 05 Ağustos 1920’de yapılan Pozantı Kongresi ile Pozantı il merkezi olmak üzere Pozantı Valisi seçilmiş… 20 Ekim 1921’de Fransızlar ile TBMM Hükümeti arasında Ankara Antlaşması yapılmış… 20 Aralık 1921’de Adana, 27 Aralık’ta Tarsus, 04 Ocak 1922’de Mersin Fransızlardan teslim alınmıştır.

 

Pozantı Kongresinden sonra Mustafa Kemal’in bizzat kaleme aldığı, taktik bir başyapıt olarak nitelenebilecek, beyannamedeki bazı alıntılar; Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı süresinde adım, adım,  gittiği yoldaki taşları nasıl kullandığının, nasıl döşediğinin ve bu süreçte taşların nasıl niteliksel bir değişime uğradığının örneğidir.

 

“ Adana’nın saygıdeğer Müslümanları! Peygamberin tutsaklık tanımayan ümmetinin… Adanalı dindaşları!... Avrupa’nın… gadrine uğrayarak her türlü esaret acısını çekmiş olan Mısır’daki, Hindistan’daki, Rusya’daki ve Afrika’daki Müslüman kardeşlerimiz,… tecavüzlerini peygamberimizin kabrine kadar uzatmış olan düşmanlarımızın kahrına çevirerek,…yayılmacı zulüm dünyasını, yıkmakta olan bu muazzam kuvvet… “

-0-



Yazara teşekkür ederek, Mustafa Kemal Atatürk’e bin minnet ve şükranla… Kalın, tasasız ve sağlıkla ve kitapla!



13.11.2021 mehmetealtin,

https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/

-----------------------------------------------------------

İnkilâp Kitabevi 2021



[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Varda_K%C3%B6pr%C3%BCs%C3%BC

-----------------------------------------------------------------------------------------


Facebook’ta Bir Sevdadır Demiryolu adlı öbekte Varda Köprüsünün kısa tarihi ve efsanesine ilişkin aşağıda bir tablo içine aldığım bir yazıyla karşılaştım. İlgi ve dikkatle okudum.

 

 

VARDA KÖPRÜSÜNÜN KISA TARİHİ VE EFSANESİ

 

1896 da Konya'ya ulaşan, 1898 yılında kesin anlaşması yapılan, Bağdat'a kadar devamına karar verilen ilk Bağdat Demiryolları İnşaat Projesi'nde bulunmayan Ulukışla-Pozantı-Belemedik-Hacıkırı-Varda Köprü inşaatı, finans sıkıntısı nedeniyle 1903 de başlayan Konya - Konya Ereğlisi – Bulgurluk, demiryolu inşaatı Konya, başlangıç noktası olarak sıfır kilometre kabul edildiğinde, izleyen iki yüz  kilometre demiryolu 1904 yılında Bugurluk’da bitirilirken, inşaatı gerçekleştiren Bağdat Demiryolları İnşaat Şirketinin Taşaronu "Konya-Ereğli-Bulgurluk Demiryolu İnşaat Şirketinin de taşaronu olan Alman Philipp Holzmann GmbH'ın iki ünlü İnşaat ve Demiryolu yüksek mühendisleri Winkler ve Nicholas Mavrogordato, Bulgurluk hattı devam ederken, bundan sonra devam edecek olan hattın nerden geçebileceğini araştırıyorlardı.

 

Birinci güzergâh: Bulgurluk – Halkapınar – Gülek – Durak - Adana… İkinci güzergâh: Ulukışla – Çiftehan – Pozantı – Belemedik – Hacıkırı – Bucak – Durak - Yenice olarak varsayılmıştı. İkinci güzergâhda,  25 km.lik Pozantı – Belemedik - Hacıkırı arası zor,  kalan 81 km.lik güzergâh zorluk çıkarmayacak düz bir yoldu. Birinci güzergâhta ise yol, 1.5oo metrelik bir rakımdan çok kısa bir bölüm sonra  300 metreye sonra da 50 metreye düşüyordu. İniş iyiydi de, geriye dönüşte buharlı lokomotifin sadece kendini çıkarması bile çok zordu. Toros geçişlerini çok merak eden Padişah II. Abdülhamid’e şirket mühendisleri Winkler, Mavrogordato, Deutsche Bank’ın yeni genel müdürü Arthur Von Gwinner ve P.Holzmann Şirketinin Başkanı Otto Riesse, padişaha bir brifing vererek, ikinci güzergâh üzerinden Torosları Belemedik'te 12 adet tünelle Hacıkırı'da ise Osmanlı'nın en uzun ve en yüksek köprüsü ile nasıl geçeceklerini anlattılar. Sunumu, Tarabya 1862 doğumlu, Winkler’in vefatından snra Başmühendis olan, Osmanlı vatandaşı  Mühendis Nicholas Mavrogordato yapmıştı. Padişah ikinci güzergâha “şeklen” icazet verince… şeklen diyoruz ki aslında vermesine gerek bile yoktu. Zira şirket 1903 yılında Belemedik ve Hacıkırı’da tünel ve köprü şantiyelerini kurmuş, hazırlıklara başlamıştı. Brifing göstermelikti. Almanlar bir an önce Bağdat’a ve bir an önce petrole, sonra da Hindistan ticaret yollarına kavuşmak istiyorlardı.

 

Tüm hazırlıklar bittikten sonra, inşaat 1905’de başladı ve 1907’de kaba inşaat bitirildi. Teknik eksikler ve donanım 1912’de tamamlandı. 1916 yılında  kullanılmaya başlanan köprünün üzerinden, Almanlar’ın çekilirken kullandıkları ilk özel tren 9 Ekim 1918 de geçti. 18 Şubat 1917’de köprüden ilk geçen, Osmanlı idarecisi ise Enver Paşa olup, buradaki Taşdurmaz mevkiindeki tünellerin arası Enveriye istasyonu adını taşır.

 

Varda Köprüsü, (Giaurdere Viyadüğü), Hacıkırı ile Alçakgedik denen mevkii arasında Gavurderesi üstündedir. Konya, başlangıç noktası olarak sıfır kilometre kabul edildiğinde, izleyen üç yüz altıncı kilometrede yer almaktadır. Yatay kurpu 1.200 yarıçap/metredir. Uzunluğu 172 metredir. Orta ayağın yerden yüksekliği 99 metredir. İki büyük ayak arasındaki kemer genişlikleri 12 şer metredir. Köprünün örgü taşları ve inşaat malzemeleri teleferik sistemi ile demir,çimento gibi inşaat malzemeleri ise gemilerle Mersin'e oradan da deve kervanları ile Tarsus-Bucak üzerinden Hacıkırı ve Alçakgedik mevkii'ne taşınmıştır. Ayaklar yükseldikten sonra kemer iskeleleri ayakları yere değmeden, burada ilk defa denenerek yukarıda çakılmıştır. Bu güzergahta Varda benzeri köprülerden 7 tanesi tüneller arasında, 2 tanesi de Bucak ile Kelebek arasında yapılmıştır.

 

Varda Köprüsünün/Viyadüğünün iki büyük ayağı, doğu-batı istikametinde birbirlerinden sağa ve sola birer metre farkla, aynı hizada değildir. Bu teknik 1.200 m.lik kurp/viraj için yapılmıştır. Bağdat Demiryolları güzergahında bundan başka büyük ve yüksek köprü/viyadük yoktur.

 

Varda Köprüsü/Viyadükü Kurtuluş Savaşı döneminde, Çukurova’nın kurtarılmasında -kayıtlara aşağıdaki gibi geçerek- önemli bir rol oynamıştır. Şöyle ki; Çukurova’yı işgal eden Fransızlar’ın Pozantı'ya asker ve askeri malzeme taşıyamaması için, köprü ayaklarını uçurma emri alan, Karaisalı Milis Güçleri Komutanı Emin Polat Ağa, köprüyü tam dinamitle uçuracakken, işgal sırasındaki anlaşma üzerine burada görevde bırakılan Nicholas Mavrogordato’nun yardımcısı Fransız Mühendis Mösyö Deduval, saatlerce Emin Polat Ağa'ya yalvararak köprünün dinamitlenmesine mani olmuş ve Deduval'in gösterdiği Yaramış Köprüsü dinamitlenerek, işgal boyunca, Fransızlar’ın asker ve malzeme ikmali engellenmiştir.

 

VARDA adına gelince; köprü inşaatında çalışan iki Türk işçisi, köprü ne bu kadar yüksek diye merak etmişler. Çünkü o ana kadar ülkenin hiçbir yerinde bu kadar büyük ve yüksek köprü görmemişler. Aralarında anlaşmışlar. Paydos olunca biri köprünün üstünde duracak, diğeri aşağıya inecek… yukarıdaki bir kereste parçası atacak ve kaçta yere düşecek, sayacaklar. Paydosta, dediklerini yapmışlar. Yukarıdaki bir iskele parçasını aşağıya atmış ve hemen sormuş "Ne oldu Memo?” demiş. Aşağıdaki "Var daha…” demiş. 1, 2, 3, 4,5, 6… Yukarıdaki “ Ula ne oldu?”  demiş… diğeri aşağıdan “VAR DAHA dedik ya!” demiş. 7, 8, 9, 10, 11… Yukarıdaki “Ula ne oldu, varmadı mı? demiş. Aşağıdaki "VAR DAHA... VAR DAAAAA VARDAAAA dedik ya!” demiş. Bağırtıya, Almanlar koşmuşlar. Durumu görüp,  “Ne oluyor? diye onlar da meraklanmışlar. İşçiler de meraklarını anlatmışlar ve bundan sonra Almanlar da bu köprüye VARDA demişler. Onlar da köprüden aşağıya taş atıp (VARDAAAA) deyip artık bizim işçilere gülüyorlarmış. Adı,  TCDD kayıtlarına VARDA olarak yeni giren köprünün, Alman kayıtlarında adı, GİAURDERE VİADUKT'tür.Yani Gavurdere Viyadüğüdür.

 

Not: Bu kısa bilgi A.Nadir İşisağ'a ait "Belemedik Tarihi" kitabından alınmıştır.

 

 

 “https://www.dogakolik.com/adana/varda-koprusunun-kisa-tarihi-ve-efsanesi/ “ ‘ den alınmış ve tarafımdan yeniden düzenlenmiştir. Mehmet Altın. 05.12.2021

 

-0-

 

Yazıyı ilgi ve dikkatle okudum,  çünkü Mehmet Uluğtekin'in Kasım ayı ortasında okuyup, sizlere sunduğum "Kayıp Sancak - Toroslarda yakılan istiklal ateşi" adlı kitabının:

·        56. ve 57. sayfalarında, köprünün Heyet-i Temsiliye'nin talimatıyla kullanılamaz hale getirilmesi için İstihkâm Teğmen Cemal Efendinin görevlendirildiği...

·        59. sayfada da "Avusturyalı bir mühendisin yakarışlarıyla tahribin daha aşağıdaki Koçak köprüsünde gerçekleştirildiğini söylenmektedir.

 

Bu konuda bulabildiğim ve aşağıda sunduğum ACADEMİA.EDU Çukurova'da Fransız Tanklarını Durduran İstihkâm Teğmen Cemal Efe”  adlı alıntıda, Teğmen Celal Efendinin olaydaki rolü doğrulanmakla beraber, engelleyenin uyruğu, yani Fransız mı, Avusturyalı mı olduğu, konusunda ise bir bilgi verilmemektedir.

 

Bana sorarsanız;

·        Varda Köprüsü gibi bir köprünün tahribinin uzmanlık gerektirdiği…

·        Bu nedenle yukarıdaki tablo içindeki yazıda adı geçen ve belgelere göre 15 Mart 1920’de Kuvay-ı Milliye’ye katılan Emin Polat Ağa’nın, 19 Mart 1920 günü VARDA yerine Koçak Köprüsünün tahribinin komutasına verilmesinin hem yetenekleri hem de zamanın kısalığı açısından hayatın doğal akışına aykırı olacağı… kendisinin bu eylemde, yardımcı müfreze komutanı olarak yer alabileceği…

·        Kayıp Sancak adlı kitabın 57. Sayfasında adı geçen İstihkâm Teğmeni Celal Efendinin olaydaki rolünün kesin olduğu,

·        VARDA Köprüsünün tamamlanmasından ve tesliminden yaklaşık iki yıl sonra, yine yukarıdaki tablo içindeki yazıda adı geçen Baş Mühendis Nicholas Mavrogordato’nun yardımcısı Fransız Mühendis Mösyö Deduval, bölgede bulunmasının da hayatın doğal akışına aykırı olacağı düşüncesindeyim.

 

Bu konudaki, derlemelerin ve yazıların çelişkilerle dolu olması ve hangisine inanacağımı bilememek duygusu yanında, başvurulabilecek belgelerin eksikliği beni oldukça rahatsız ettiğinden hem tarihe bir not düşmek hem de sizlere bilgi vermeyi görev saydım.

-----------------------

ACADEMİA.EDU

Çukurova'da Fransız Tanklarını Durduran İstihkam Teğmen Cemal Efe

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder