Kayıp Sancak, Mehmet Uluğtürkan,
1347-15 / CCI
“Kurtuluş Savaşının
fitili, 19 Mayıs 1919’dan altı ay önce 05 Kasım 1918’de,
İskenderun Limanına çıkmak isteyen İngiliz
Birliklerine ait bir geminin, Mustafa Kemal’in şifreli emri üzerine,
batırılmasıyla ateşlenmiştir.”
-o-
Bilindiği gibi Kurtuluş Savaşı denince akla hemen Batı Cephesi
gelir. Bugüne kadar bizlere aktarılanlar da hep bu cephedeki gelişmelerle
ilgilidir. Oysa bu kitapta anlatılanlara ve dayanılan belgelere göre;
§ Kurtuluş Savaşının fitili, 19 Mayıs
1919’dan altı ay önce, 05 Kasım 1918’de,
İskenderun Limanına çıkmak isteyen İngiliz Birliklerine ait bir geminin Yıldırım
Orduları Gurup Komutanı, Mustafa Kemal’in şifreli emri üzerine, batırılmasıyla
ateşlenmiştir.
§ Batı’daki işgalin bir benzeri Doğu ve
Güney’de de yaşanmıştır.
§ TBMM Hükümetinin uluslararasında
tanınmasını ve direnme gücünü arttıran - Fransızlar ile yapılan- Ankara
Antlaşmasının arkasında, 700 kişilik bir Fransız seçkin birliğini, -sancaktarı
tarafından gizlendiği sanılan- sancağı ile beraber esir alan 44 kişilik Kilikya
Kuvâ-yi Milliye birliğinin Karboğazı Zaferi vardır.
§ Bu zaferi sağlayan Kilikya Kuvâ-yi Milliye gücleri olmasaydı, daha
doğrusu Mustafa Kemal’in 05 Kasım’daki öngörüsü ve izleyen emirleri olmasaydı,
bugün Türkiye’nin güneyindeki kara sınırları belki de Niğde dolaylarında
kalabilirdi…
… deyip, aşağıda kitaptan aldığım bazı notlara yer verirken,
kitabın kurgudan oldukça uzak, belgelere dayalı ve sade bir dille yazıldığını,
Kurtuluş Savaşı Tarihi için önemli bir derleme ve kazanım olduğunu belirteyim.
-0-
Adana’da, 18 Kasım 2018 tarihinde Yıldırım Orduları Gurup
Komutanlığını devralan Mustafa Kemal Paşa, kendisine iletilen Mondros
Mütarekesi koşullarını okur, okumaz yazıcısına ivedi dağıtımı ile aşağıdaki
emrini yazdırdı.
“ Suriye sınırı,
Suriye vilâyetinin kuzey sınırı Lazkiye’nin kuzeyinden Hanşeyhun’un güneyinden
geçmek üzere doğuya doğu uzar. İskenderun, Antakya, Samandağı, Katma, Kilis ve
Halep ahalisinin de dörtte üçünün Arapça konuşan Türkler olduğu her vesile ile
hatırda tutulmalı ve her davada bu esas gözetilmelidir. “
Mondros Anlaşmasına göre jandarma birlikleri bulundukları
bölgede kaldıklarından, ilk iş olarak Adana ve çevresindeki ordu birliklerinin subay
ve erleri donanımları ile birlikte jandarmaya kaydırıldı. Koşullara uygun
olmayan bazı yerlerde de silahlar güvenilir köylüler aracılığı ile saklandı.
Mustafa Kemal Paşa’ya göre artık Harb-i
Kebir, Dünya Savaşı bitmiş, Harb-i
Sagir, gerilla savaşı başlamıştır. Anlaşıldığı gibi, Mustafa Kemal, Kurtuluş
Savaşının alt yapısının hazırlıklarına çoktan başlamıştır. Nitekim İskenderun
Limanı’na çıkmak isteyen İngilizler, İstanbul’un her türlü boyun eğme içeren emirlerine
karşı çıkan, Mustafa Kemal’in şifreli emri ile İskenderun Limanına hâkim bir
bataryanın bir İngiliz gemisini batırarak yaptığı, güc gösterisi ile
durdurulunca… Yıldırım Orduları kaldırılarak, Mustafa Kemal Harbiye Nezareti
emrine verilir.
19 Mayıs 1919’da başlayan süreçte, Bandırma vapurunda yer alan,
Kemal Doğan, Sivas Kongresi öncesinde Kozanoğlu Doğan kod adıyla Adana Kilikya Kuvâ-yi
Milliye komutanlığına atanırken… kongre sonrasında, Osman
Nuri Bey, Aydınoğlu Tufan kod adıyla Doğu Kilikya, Ali Ratıp Bey de Tekelioğlu
Sinan kod adıyla Batı Kilikya Kuvâ-yi Milliye
komutanlıklarına atanırlar.
Kilikya Kuvâ-yi Milliye komutanlığının aldığı ilk emir, Fransız ordusunun gereksinimleri
karşılayan Pozantı – Ulukışla demiryolunun kullanımını engellemektir. Bu
nedenle Varda Köprüsünün[1] havaya uçurulmasına karar verilmiş, ancak köprüyü inşa edenlerden
bir Avusturyalı mühendisin ricası ile 19 Mart’ta, eşi ender bulunur bir sanat
eseri olan Vardar değil, aynı yoldaki Koçak Köprüsü havaya uçurulmuştur.
Bu hızla, 25 Mart’ta Kamışlı yeniden vatan toprağına katılırken
Tekelioğlu Sinan’ın konuya ilişkin duyurusunun bazı satırlarına dikkatinizi
çekmek isterim.
“ Muhterem Müslüman
Ahaliye, Cenab-ı Hakk’ın birliği ve Hz. Muhammed’in yardımlarıyla… bu mukaddes
toprağa girdik… Osmanlı hükümetinin kanunları ve nizamları tamamen yürürlükte
olacaktır… Devlet binalarına ve resmi dairelere Osmanlı bayrağı çekilecektir. ”
Kuvâ-yi
Milliyenin Niğde, Tarsus ve Osmaniye üçgeninde ele geçirdiği alan
egemenliğini, 28 Mayıs 1920’deki Karboğazı zaferiyle taçlandırıp, perçinlemesiyle,
Fransızlar TBMM Hükümeti 30 Mayıs 1920 de ile ateşkes anlaşması yapmış… 05
Ağustos 1920’de yapılan Pozantı Kongresi ile Pozantı il merkezi olmak üzere
Pozantı Valisi seçilmiş… 20 Ekim 1921’de Fransızlar ile TBMM Hükümeti arasında
Ankara Antlaşması yapılmış… 20 Aralık 1921’de Adana, 27 Aralık’ta Tarsus, 04
Ocak 1922’de Mersin Fransızlardan teslim alınmıştır.
Pozantı Kongresinden sonra Mustafa Kemal’in bizzat kaleme
aldığı, taktik bir başyapıt olarak nitelenebilecek, beyannamedeki bazı
alıntılar; Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı süresinde adım, adım, gittiği yoldaki taşları nasıl kullandığının, nasıl
döşediğinin ve bu süreçte taşların nasıl niteliksel bir değişime uğradığının
örneğidir.
“ Adana’nın saygıdeğer
Müslümanları! Peygamberin tutsaklık tanımayan ümmetinin… Adanalı dindaşları!...
Avrupa’nın… gadrine uğrayarak her türlü esaret acısını çekmiş olan Mısır’daki,
Hindistan’daki, Rusya’daki ve Afrika’daki Müslüman kardeşlerimiz,…
tecavüzlerini peygamberimizin kabrine kadar uzatmış olan düşmanlarımızın
kahrına çevirerek,…yayılmacı zulüm dünyasını, yıkmakta olan bu muazzam kuvvet…
“
-0-
Yazara teşekkür ederek, Mustafa Kemal Atatürk’e bin minnet ve şükranla… Kalın, tasasız ve sağlıkla ve kitapla!
13.11.2021 mehmetealtin,
https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
-----------------------------------------------------------
İnkilâp Kitabevi 2021
[1]
https://tr.wikipedia.org/wiki/Varda_K%C3%B6pr%C3%BCs%C3%BC
-----------------------------------------------------------------------------------------
Facebook’ta
Bir Sevdadır Demiryolu adlı öbekte Varda Köprüsünün kısa tarihi ve efsanesine
ilişkin aşağıda bir tablo içine aldığım bir yazıyla karşılaştım. İlgi ve
dikkatle okudum.
VARDA
KÖPRÜSÜNÜN KISA TARİHİ VE EFSANESİ
1896 da
Konya'ya ulaşan, 1898 yılında kesin anlaşması yapılan, Bağdat'a kadar
devamına karar verilen ilk Bağdat Demiryolları İnşaat Projesi'nde bulunmayan
Ulukışla-Pozantı-Belemedik-Hacıkırı-Varda Köprü inşaatı, finans sıkıntısı
nedeniyle 1903 de başlayan Konya - Konya Ereğlisi – Bulgurluk, demiryolu
inşaatı Konya, başlangıç noktası olarak sıfır kilometre kabul edildiğinde,
izleyen iki yüz kilometre demiryolu
1904 yılında Bugurluk’da bitirilirken, inşaatı gerçekleştiren Bağdat
Demiryolları İnşaat Şirketinin Taşaronu "Konya-Ereğli-Bulgurluk
Demiryolu İnşaat Şirketinin de taşaronu olan Alman Philipp Holzmann GmbH'ın
iki ünlü İnşaat ve Demiryolu yüksek mühendisleri Winkler ve Nicholas
Mavrogordato, Bulgurluk hattı devam ederken, bundan sonra devam edecek olan
hattın nerden geçebileceğini araştırıyorlardı.
Birinci
güzergâh: Bulgurluk – Halkapınar – Gülek – Durak - Adana… İkinci güzergâh:
Ulukışla – Çiftehan – Pozantı – Belemedik – Hacıkırı – Bucak – Durak - Yenice
olarak varsayılmıştı. İkinci güzergâhda,
Tüm
hazırlıklar bittikten sonra, inşaat 1905’de başladı ve 1907’de kaba inşaat
bitirildi. Teknik eksikler ve donanım 1912’de tamamlandı. 1916 yılında kullanılmaya başlanan köprünün üzerinden,
Almanlar’ın çekilirken kullandıkları ilk özel tren 9 Ekim 1918 de geçti. 18
Şubat 1917’de köprüden ilk geçen, Osmanlı idarecisi ise Enver Paşa olup,
buradaki Taşdurmaz mevkiindeki tünellerin arası Enveriye istasyonu adını
taşır.
Varda
Köprüsü, (Giaurdere Viyadüğü), Hacıkırı ile Alçakgedik denen mevkii arasında
Gavurderesi üstündedir. Konya, başlangıç noktası olarak sıfır kilometre kabul
edildiğinde, izleyen üç yüz altıncı kilometrede yer almaktadır. Yatay kurpu
1.200 yarıçap/metredir. Uzunluğu 172 metredir. Orta ayağın yerden yüksekliği
99 metredir. İki büyük ayak arasındaki kemer genişlikleri 12 şer metredir.
Köprünün örgü taşları ve inşaat malzemeleri teleferik sistemi ile
demir,çimento gibi inşaat malzemeleri ise gemilerle Mersin'e oradan da deve
kervanları ile Tarsus-Bucak üzerinden Hacıkırı ve Alçakgedik mevkii'ne
taşınmıştır. Ayaklar yükseldikten sonra kemer iskeleleri ayakları yere
değmeden, burada ilk defa denenerek yukarıda çakılmıştır. Bu güzergahta Varda
benzeri köprülerden 7 tanesi tüneller arasında, 2 tanesi de Bucak ile Kelebek
arasında yapılmıştır.
Varda
Köprüsünün/Viyadüğünün iki büyük ayağı, doğu-batı istikametinde
birbirlerinden sağa ve sola birer metre farkla, aynı hizada değildir. Bu
teknik
Varda
Köprüsü/Viyadükü Kurtuluş Savaşı döneminde, Çukurova’nın kurtarılmasında
-kayıtlara aşağıdaki gibi geçerek- önemli bir rol oynamıştır. Şöyle ki;
Çukurova’yı işgal eden Fransızlar’ın Pozantı'ya asker ve askeri malzeme taşıyamaması
için, köprü ayaklarını uçurma emri alan, Karaisalı Milis Güçleri Komutanı
Emin Polat Ağa, köprüyü tam dinamitle uçuracakken, işgal sırasındaki anlaşma
üzerine burada görevde bırakılan Nicholas Mavrogordato’nun yardımcısı Fransız
Mühendis Mösyö Deduval, saatlerce Emin Polat Ağa'ya yalvararak köprünün
dinamitlenmesine mani olmuş ve Deduval'in gösterdiği Yaramış Köprüsü
dinamitlenerek, işgal boyunca, Fransızlar’ın asker ve malzeme ikmali
engellenmiştir.
VARDA adına
gelince; köprü inşaatında çalışan iki Türk işçisi, köprü ne bu kadar yüksek
diye merak etmişler. Çünkü o ana kadar ülkenin hiçbir yerinde bu kadar büyük
ve yüksek köprü görmemişler. Aralarında anlaşmışlar. Paydos olunca biri
köprünün üstünde duracak, diğeri aşağıya inecek… yukarıdaki bir kereste
parçası atacak ve kaçta yere düşecek, sayacaklar. Paydosta, dediklerini
yapmışlar. Yukarıdaki bir iskele parçasını aşağıya atmış ve hemen sormuş
"Ne oldu Memo?” demiş. Aşağıdaki "Var daha…” demiş. 1, 2, 3, 4,5,
6… Yukarıdaki “ Ula ne oldu?” demiş…
diğeri aşağıdan “VAR DAHA dedik ya!” demiş. 7, 8, 9, 10, 11… Yukarıdaki “Ula
ne oldu, varmadı mı? demiş. Aşağıdaki "VAR DAHA... VAR DAAAAA VARDAAAA
dedik ya!” demiş. Bağırtıya, Almanlar koşmuşlar. Durumu görüp, “Ne oluyor? diye onlar da meraklanmışlar.
İşçiler de meraklarını anlatmışlar ve bundan sonra Almanlar da bu köprüye
VARDA demişler. Onlar da köprüden aşağıya taş atıp (VARDAAAA) deyip artık
bizim işçilere gülüyorlarmış. Adı,
TCDD kayıtlarına VARDA olarak yeni giren köprünün, Alman kayıtlarında
adı, GİAURDERE VİADUKT'tür.Yani Gavurdere Viyadüğüdür.
Not: Bu kısa
bilgi A.Nadir İşisağ'a ait "Belemedik Tarihi" kitabından
alınmıştır.
|
“https://www.dogakolik.com/adana/varda-koprusunun-kisa-tarihi-ve-efsanesi/
“ ‘ den alınmış ve tarafımdan yeniden düzenlenmiştir. Mehmet Altın. 05.12.2021
-0-
Yazıyı
ilgi ve dikkatle okudum, çünkü Mehmet
Uluğtekin'in Kasım ayı ortasında okuyup, sizlere sunduğum "Kayıp Sancak -
Toroslarda yakılan istiklal ateşi" adlı kitabının:
·
56. ve 57. sayfalarında, köprünün
Heyet-i Temsiliye'nin talimatıyla kullanılamaz hale getirilmesi için İstihkâm
Teğmen Cemal Efendinin görevlendirildiği...
·
59. sayfada da "Avusturyalı bir
mühendisin yakarışlarıyla tahribin daha aşağıdaki Koçak köprüsünde
gerçekleştirildiğini söylenmektedir.
Bu konuda bulabildiğim ve aşağıda
sunduğum “ACADEMİA.EDU Çukurova'da
Fransız Tanklarını Durduran İstihkâm Teğmen Cemal Efe” adlı
alıntıda, Teğmen Celal Efendinin olaydaki rolü doğrulanmakla beraber,
engelleyenin uyruğu, yani Fransız mı, Avusturyalı mı olduğu, konusunda ise bir
bilgi verilmemektedir.
Bana
sorarsanız;
·
Varda Köprüsü gibi bir köprünün
tahribinin uzmanlık gerektirdiği…
·
Bu nedenle yukarıdaki tablo içindeki
yazıda adı geçen ve belgelere göre 15 Mart 1920’de Kuvay-ı Milliye’ye katılan
Emin Polat Ağa’nın, 19 Mart 1920 günü VARDA yerine Koçak Köprüsünün tahribinin
komutasına verilmesinin hem yetenekleri hem de zamanın kısalığı açısından
hayatın doğal akışına aykırı olacağı… kendisinin bu eylemde, yardımcı müfreze komutanı
olarak yer alabileceği…
·
Kayıp Sancak adlı
kitabın 57. Sayfasında adı geçen İstihkâm Teğmeni Celal
Efendinin olaydaki rolünün kesin olduğu,
·
VARDA Köprüsünün tamamlanmasından ve
tesliminden yaklaşık iki yıl sonra, yine yukarıdaki tablo içindeki yazıda adı
geçen Baş Mühendis Nicholas Mavrogordato’nun yardımcısı Fransız Mühendis Mösyö
Deduval, bölgede bulunmasının da hayatın doğal akışına aykırı olacağı
düşüncesindeyim.
Bu
konudaki, derlemelerin ve yazıların çelişkilerle dolu olması ve hangisine
inanacağımı bilememek duygusu yanında, başvurulabilecek belgelerin eksikliği
beni oldukça rahatsız ettiğinden hem tarihe bir not düşmek hem de sizlere bilgi
vermeyi görev saydım.
-----------------------
ACADEMİA.EDU
Çukurova'da Fransız Tanklarını Durduran İstihkam Teğmen Cemal
Efe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder