Oduncular,
Roy Jacobsen 646/ CXC
Çeviri: Deniz Canefe
“
Sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
Bir
şafak vakti değişmiş olur.
Bir
şafak vakti karanlığın kenarından
Onlar
ağır ellerini toprağa basıp, doğruldukları zaman
En
bilgin aynalara, en renkli şekilleri aksettiren onlardır
Asırda
onlar yendi, onlar yenildi
Çok
sözler edildi onlara dair ve onlar için
Zincirlerinden
başka kaybedecek şeyleri yoktur denildi.
-----
Memleketimden
İnsan Manzaraları, Nazım Hikmet “
Özellikle Yapı Kredi Yayınlarının öne çıkardığı
günümüz İskandinav Edebiyatı, benim de kütüphanemdeki diğer kitaplar arasına
girip omuz atar hale geldi. Norveç Edebiyat Eleştirmenleri Ödülü ve Tarjei
Vesaas Ödülü de dâhil olmak üzere pek çok ödül kazanmış Norveçli yazar Roy
Jacobsen’in aslı ‘Hoggerne’ adıyla yayınlanmış Oduncular, bunlardan birisi.
Kitabın başında, yazarın özgeçmişinde ; “Bu
romanda Norveç Kültüründe ‘Büyük sınıf
yolculuğu’ denilen ve 20. Yüzyılda Norveç toplumunun büyük bölümünün üst
toplumsal katmanlara geçmesiyle yaşanan olgu, net ve doğrudan ele alınmıştır…” denilirken, bu deyişin puslu, karlı ve
karanlık bir dönemde Fin toplumundaki yansımaları, 'Oduncular'da, şu sözlerle yer
buluyor.
“Bir gün
bana budala diyenler ertesi gün süt veya et verirdi. İkisini de aynı anda
verdikleri enderdi; azar azar verilen türden olduğumdan azla, -başkalarının
gözünde hiç değeri olmayanlarla- yetinmeyi öğrenmem gerekmişti. S.8”
-0-
1939'un Noel’i
öncesindeki soğuk kışta, Finlandiya'nın Soumossalmi kasabasında Timmo
Vatanen’in şahsında başlayan roman, bizi II. Dünya Savaşı'nın hemen
başlangıcında, Finlandiya'nın merkezi Karelya'da bölgesindeki kasabada, ülkenin
en dar yerinden kesilerek belini kırmak amacıyla takviye güçlerini bekleyecek
Kızıl Ordu birliklerinin tehdidi altında boşaltılan küçük kasabaya götürüyor.[1]
Ancak, kasabadan
ayrılmayı reddeden, tek kişi, hayatta daima istediği şeyi yapmayı arzu eden,
alçak gönüllü, Oduncu Timmo Vatanen’in, bunun nedenine verdiği yanıt ise
basittir. “Buranın oduncusuyum, evlere
odun dağıtan ‘ve kim olursa olsun[2]’ insanları sıcak tutan
benim.”s.21
Rusların gelmesi dahi Oduncu’nun görev
anlayışını değiştirmez. Aksine,
kişiliğinin pamuklara sarılmış gizli nitelikleri… insan çöküşünün başlangıcı
diye nitelediği uykusuzluk ve pisliği her koşulda reddi, beraber çalıştığı
kişiler kim olursa olsun onlarla proleter dayanışması ve giderek buzlu kış
aylarında hayat kurtaran bir kahramana dönüşmesi koşutunda kendini de
tanımasına ve uyanmasına neden olurken… bunu kimilerinin ait olduğu sınıf
temelinde yaşamlarının doğdukları andan itibaren
içine sokulduğu ve asla uzaktan bakmayı öğrenemedikleri bir karanlığı
andırdığını giderek keşfeder.
Diğer deyişle, yaşadığı çevrede çok fazla itibarı
olmayan Timmo Vatanen kriz durumunda medetsiz insanlar arasından sıyrılıp
büyümektedir. O bir kahramandır, hain değil, sadece bir oduncudur. Bu nedenle, Kızıl
Ordu tarafından aralarında suçluların da bulunduğu odun kesmekle
görevlendirilen ekipteki, zorda kalan, işini zorlukla yapan, donarak ölebilecek
siyaseten düşman, ahlaken yoldaşları Ruslara da yardım etmektedir.
Zaten, proleter enternasyonalizmin gereği de bu
değil midir?
Savaş ve ahlakın aynı fikirde olması çok nadirdir.
Bence Oduncu’nun inisiyatifi, dirayet ve cesareti ile yarattığı ortamda Rusların
hayatlarını kurtardığı için onların Timmo'ya teşekkür borcu olduğu kadar, onun
da onlara, -ona bir insan olarak büyüme fırsatı verdikleri için- bir teşekkür
borcu vardı ki, bakın ne der? “ Antanov’un
bu andan itibaren benim için ölmeye hazır olduğunu anlamıştım yaşamımda böyle
bir şey hiç olmamıştı. Barışta değil savaşta olmamıza rağmen onun Rus benim Fin
olduğum aklıma bile gelmedi. S.91” “Bizim gibi değeri olmayan adamların gidebileceği
kadar uzağa gitmiştik. S.99”
Kısaca Oduncu,
II. Dünya Savaşı başlangıcında, Fin sosyal sınıfları arasındaki mahcup
mesafeyi anlatırken, sınıf üyelerinin nereden nereye savrulduklarını gösterdiği
kadar, savaş da dâhil her koşulda doğru ve dik duruşun erdemleriyle donatılmış,
Finlandiya’nın insanın iliklerini donduran ormanlarında, bir yudumda okunup
insanın içini ısıtacak bir roman.
Çeviri sübvansiyonları yoluyla Norveç edebiyatının
ihracatını teşvik eden… NORLA Norwegian Literature Abroad, desteğinde Deniz Canefe’nin
kusursuz çevirisiyle…
Kalın kitapla, tasasız ve sağlıkla…
04.01.2021 mehmetealtin,
https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/
Yapı Kredi Yayınları 1.
Baskı, Ağustos 2020,
[1]
Savaştan sonra, sessiz geçen on yılın ardından yanıp kavrulmuş bu minicik
kasabadaki savunma taktiği, askeri akademilerde okutulması zorunlu bir vaka
olarak ortaya çıktı. Elli bin askeri kapsayan, Kızıl Ordunun kıskaca alınıp
tankı, topu, hava desteği olmayan kayaklı küçük savunma birlikleri tarafından
dilim dilim edildiği bir vaka…
[2]
Benim notum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder