4 Ocak 2021 Pazartesi

 


Oduncular, Roy Jacobsen 646/ CXC

Çeviri: Deniz Canefe

 

“ Sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı

Bir şafak vakti değişmiş olur.

Bir şafak vakti karanlığın kenarından

Onlar ağır ellerini toprağa basıp, doğruldukları zaman

En bilgin aynalara, en renkli şekilleri aksettiren onlardır

Asırda onlar yendi, onlar yenildi

Çok sözler edildi onlara dair ve onlar için

Zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur denildi.

-----

Memleketimden İnsan Manzaraları, Nazım Hikmet

 

Özellikle Yapı Kredi Yayınlarının öne çıkardığı günümüz İskandinav Edebiyatı, benim de kütüphanemdeki diğer kitaplar arasına girip omuz atar hale geldi. Norveç Edebiyat Eleştirmenleri Ödülü ve Tarjei Vesaas Ödülü de dâhil olmak üzere pek çok ödül kazanmış Norveçli yazar Roy Jacobsen’in aslı ‘Hoggerne’ adıyla yayınlanmış Oduncular, bunlardan birisi.

Kitabın başında, yazarın özgeçmişinde ;  “Bu romanda Norveç Kültüründe  ‘Büyük sınıf yolculuğu’ denilen ve 20. Yüzyılda Norveç toplumunun büyük bölümünün üst toplumsal katmanlara geçmesiyle yaşanan olgu, net ve doğrudan ele alınmıştır…”  denilirken, bu deyişin puslu, karlı ve karanlık bir dönemde Fin toplumundaki yansımaları, 'Oduncular'da, şu sözlerle yer buluyor.

“Bir gün bana budala diyenler ertesi gün süt veya et verirdi. İkisini de aynı anda verdikleri enderdi; azar azar verilen türden olduğumdan azla, -başkalarının gözünde hiç değeri olmayanlarla- yetinmeyi öğrenmem gerekmişti. S.8 

-0-

1939'un Noel’i öncesindeki soğuk kışta, Finlandiya'nın Soumossalmi kasabasında Timmo Vatanen’in şahsında başlayan roman, bizi II. Dünya Savaşı'nın hemen başlangıcında, Finlandiya'nın merkezi Karelya'da bölgesindeki kasabada, ülkenin en dar yerinden kesilerek belini kırmak amacıyla takviye güçlerini bekleyecek Kızıl Ordu birliklerinin tehdidi altında boşaltılan küçük kasabaya götürüyor.[1]

Ancak, kasabadan ayrılmayı reddeden, tek kişi, hayatta daima istediği şeyi yapmayı arzu eden, alçak gönüllü, Oduncu Timmo Vatanen’in, bunun nedenine verdiği yanıt ise basittir. “Buranın oduncusuyum, evlere odun dağıtan ‘ve kim olursa olsun[2]’ insanları sıcak tutan benim.”s.21

Rusların gelmesi dahi Oduncu’nun görev anlayışını değiştirmez. Aksine, kişiliğinin pamuklara sarılmış gizli nitelikleri… insan çöküşünün başlangıcı diye nitelediği uykusuzluk ve pisliği her koşulda reddi, beraber çalıştığı kişiler kim olursa olsun onlarla proleter dayanışması ve giderek buzlu kış aylarında hayat kurtaran bir kahramana dönüşmesi koşutunda kendini de tanımasına ve uyanmasına neden olurken… bunu kimilerinin ait olduğu sınıf temelinde yaşamlarının doğdukları andan itibaren içine sokulduğu ve asla uzaktan bakmayı öğrenemedikleri bir karanlığı andırdığını giderek keşfeder.

Diğer deyişle, yaşadığı çevrede çok fazla itibarı olmayan Timmo Vatanen kriz durumunda medetsiz insanlar arasından sıyrılıp büyümektedir. O bir kahramandır, hain değil, sadece bir oduncudur. Bu nedenle, Kızıl Ordu tarafından aralarında suçluların da bulunduğu odun kesmekle görevlendirilen ekipteki, zorda kalan, işini zorlukla yapan, donarak ölebilecek siyaseten düşman, ahlaken yoldaşları Ruslara da yardım etmektedir.

Zaten, proleter enternasyonalizmin gereği de bu değil midir?

Savaş ve ahlakın aynı fikirde olması çok nadirdir. Bence Oduncu’nun inisiyatifi, dirayet ve cesareti ile yarattığı ortamda Rusların hayatlarını kurtardığı için onların Timmo'ya teşekkür borcu olduğu kadar, onun da onlara, -ona bir insan olarak büyüme fırsatı verdikleri için- bir teşekkür borcu vardı ki, bakın ne der? “ Antanov’un bu andan itibaren benim için ölmeye hazır olduğunu anlamıştım yaşamımda böyle bir şey hiç olmamıştı. Barışta değil savaşta olmamıza rağmen onun Rus benim Fin olduğum aklıma bile gelmedi. S.91” “Bizim gibi değeri olmayan adamların gidebileceği kadar uzağa gitmiştik.  S.99”

Kısaca Oduncu,  II. Dünya Savaşı başlangıcında, Fin sosyal sınıfları arasındaki mahcup mesafeyi anlatırken, sınıf üyelerinin nereden nereye savrulduklarını gösterdiği kadar, savaş da dâhil her koşulda doğru ve dik duruşun erdemleriyle donatılmış, Finlandiya’nın insanın iliklerini donduran ormanlarında, bir yudumda okunup insanın içini ısıtacak bir roman.

Çeviri sübvansiyonları yoluyla Norveç edebiyatının ihracatını teşvik eden… NORLA Norwegian Literature Abroad, desteğinde Deniz Canefe’nin kusursuz çevirisiyle…




Kalın kitapla, tasasız ve sağlıkla…

04.01.2021 mehmetealtin,

https://iskenderiyekutuphanesi.blogspot.com.tr/

Yapı Kredi Yayınları 1. Baskı, Ağustos 2020,



[1] Savaştan sonra, sessiz geçen on yılın ardından yanıp kavrulmuş bu minicik kasabadaki savunma taktiği, askeri akademilerde okutulması zorunlu bir vaka olarak ortaya çıktı. Elli bin askeri kapsayan, Kızıl Ordunun kıskaca alınıp tankı, topu, hava desteği olmayan kayaklı küçük savunma birlikleri tarafından dilim dilim edildiği bir vaka…

[2] Benim notum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder